'sᴀᴛüʀɴ' II

88 15 145
                                    

Sürekli olarak içimde hissettiğim hüzünle arada sırada hikaye yazarak geçiriyor bazen ise yalnız başıma yürüdüğüm sokaklarda dinlediğim müzikler ile vaktimi geçiriyordum. Ders bittiği zaman işe yeniden gittim. Dükkan sahibi iyi birisiydi ya da babamın tanıdığı olduğu için bana artı olarak iyi davranıyordu. Gelen kitapları yerine yerleştirirken bazılarının içini karıştırıyor bazılarını da alacaklar listesine ekliyordum. Patronum Muhsin abi küçük bir işi çıktığı için dükkanı bana yeniden emanet edip gitti. O gittikten yarım saat içerisinde bir kaç kitap satışı yapmış bir müşteri ile de fazlasıyla samimi olmuştum.

Kadın daha otuzlu yaşlarındaydı. Ve benimle konuşurken yaşın önemini hiç takmadan dostça benimle muhabbet etti. Gitmeden önce bana öylesine bir öğüt vermişti ki sürekli olarak içimde savaşıp durduğum aşık benliğime cevap olmuştu.

"Daha küçüksün. Önünde kocaman bir hayat var ve sakın gönlünce yaşaman gerektiğini unutma. Eğer o an onu yapmak istiyorsan yap. Eğer gezmek istiyorsan gez, sinemaya gitmek istiyorsan git. Sakın yalnızım diye düşünme. En büyük dostun sen kendinsin aslında. Eğer birisinden hoşlanıyorsan da git söyle. Belki şu an burada acı içinde kıvranmak yerine, onun sana gelmesi yerine ona ilk adımı sen at. Eğer şimdi yapamazsan belki ileri de hayatının şansını kaçıracaksın. Belki şu an orada seni bekleyen adam senin hayatındır,"

Gülümsedim. Başımı sallarken "Teşekkürler," diyebildim sadece. İçeriye giren müşteri olduğunu biliyordum fakat kadınla öylesine muhabbete dalmıştım ki karşımda kendimin orta yaşlı hallerinde halini görüyor gibi hissediyordum. "Ben senin yaşındayken birisine deli gibi aşıktım. Sabah akşam onun aşkıyla yanıp bitiyordum. Sonra beni görücü birisi ile evlendirmek istediler. Ben ise tanımadığım bir adam ile gitmek yerine aşık olduğum kişiye gittim. Ona, onu sevdiğimi söyledim. Ve eğer biraz daha geç kalırsam onsuz bir hayata adım atmak zorunda olduğumu da. İlk başlarda benden uzak dursa bile sonradan onun peşine koşmaktan vazgeçmedim ve onu elde ettim." Elini havaya kaldırdı. Parmağında ki tek taş yüzüğü gösterirken "Şu an o adam ile evliyim. Ve hayatımda bir kez olsun pişman olmadım. Eğer o an ona gitmeseydim hiçbir zaman onunla birlikte günlerimiz olmayacaktı. Bu yüzden güzel kızım hayatını yaşa. Gençken yaşayabildiğin tüm güzel günleri yaşa."

Kadın anlatırken sadece gülümseyebiliyordum. Öylesine güzeldi ki o an kadına sarılmak istedim. Gözlerimin dolduğunun farkındaydım fakat bu güzelliğe karşı bir çok şey söylemek yerine sadece "Çok güzel. Teşekkür ederim her şey için," diyebiliyordum.

"Merhaba,"

Başımı kaldırıp ne zamandır orada olduğunu bilmediğim ve kalbimi yerinden söküp alan adama baktım. Onu karşımda görünce öylesine şaşırmıştım ki. Burada ne işi vardı?

"Ah, Merih!"

Kadın ikimize baktı. "Ya genç delikanlı. Sen sen ol bir kez olsun keşke yapsaydım diye pişman olma. Neyse çok konuştum başını şişirdim senin de,"

"O nasıl söz öyle. Söylediklerinizin her birini aklıma kazıdım. Çok sağ olun yeniden,"

"Ben gidiyorum. Kendinize iyi bakın. Hadi iyi akşamlar,"

Kadının arkasından el sallarken gülümsememe engel olamıyordum. Az önce başıma gelen en güzel anlardan birisiydi. "Böyle insanları çok seviyorum. Bana her defasında umut veriyorlar."

Onunla konuşurken zorlayarak kendimi ona döndürdüm. Ona bakmaya cesaret bile edemiyordum halbuki. Ve hala içimde benden haberi var mı korkusu vardı. Başını salladı. "Dünya böyle güzel insanlar olduğu için hala dönüyor,"

"Evet,"

Sonra kısa bir sessizlik oldu. Kadının söylediği sözler hala aklımdayken ağzımı açıp onunla konuşmak için güzel bir fırsat diye düşündüm.

Merkür Retrosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin