"Hayır Arel sabah yazmış. Biraz daha uyuyalım diye akşam hocaya üşüttüğümüzü söylemişler." Yapay bir mutlulukta "Ne kadar iyi niyetliler." Dedi "Sorma iyi niyetten ölecekler." Dedim gözlerimi devirerek.
🤍

"Kankim bana niye küsüyorsun?"Dedi Egemen yavru köpek gibi nereye gitsem peşimden oraya geliyordu.

"Niye mi? Bir düşün bakalım." Dedim göl kenarında oturan Alinda'nın yanına giderken. Çaktırmadan arkama baktığım da hala peşimden geldiğini görmemle,
"Alinda söyle şu arkamdakine salsın beni artık." Dedim

Dün Arel bitmişti, bugün  Egemen başlamıştı.

"Bunu kovsan  bacadan yine girer." Dedi Alinda.

"Evet affedene kadar gitmem. Hem ben bir şey yapmadım. Bütün her şeyi Barkın planladı."dedi.
Omuz silkmekle yetindim. Sonuçta ortak olmuştu plana.

"Benim civcivim bana küsemez ki." Dedi yanaklarımı sıkmaya başlayınca ellerine vurdum.
"Balın lütfen affet şunu da gitsin." Dedi Alinda bezginlikle.
Bir iki saniye şapşal suratına baktım ve kıyıyamadım.
"Hep bu sevimliliğin yüzünden istikrarım bozuluyor." Dedim kaşlarımı çatarak.
Sıkıca sarıldı bana. "Çok mükemmel bir cazibem var biliyorum ama üzgünüm Bal. Sırada  çok kız var beklemen lazım." Demesi ile Alinda "Kaldırma şunun götünü." Dedi.
"Sus sen Malinda. Bu da beni kıskanıyor çok talibim var onun yok diye." Dedi kulağıma Alinda'nın duyacağı bir ses tonu ile fısıldayarak. "Götümü ye sen benim."

"Pisleşmeyin." Dedim suratımı buruşturarak.

🤍

"Balın!" Dedi biri yanıma gelerek. Sesin sahibine dönüp baktığımda Barış olduğunu gördüm. İstem dışı onu görünce kasılmıştım ama umursamadan önüme bakmaya devam ettim.

"Arel göl kenarımda bir kızla mesafe kurallarını aşmış haber vereyim." Diyip gitti piç.

Bunu söyleyen kişi herhangi biri olsa bir nebze takardım ama Barış olunca pek kaleye almadım. 

Arel'i en son dün akşam görmüştüm onda da koyun gibi peşimden dolanıp özür diliyordu.
Sadece meraktan göl  kenarına doğru yürürken gördüğüm manzara vücudumuda  ki bütün kıskançlık duygumu ele geçirmişti.

Barış'ın dediği az buçuk doğruydu. Sadece mesafe biçiminde yanılmıştı.

Baya eğlenceli bir şey konuşuyorlar gibiydi. Kahkaha eksik olmuyordu her cümlenin sonunda. Yapmacık bir sırıtışla yanlarına doğru giderken "Ben geldim!" Dedim kızı itekleyip ortalarına oturdum. Ve Arel'in yanağını öpüp kıza döndüm. Daha önce Arellerin sınıfında bir kaç kere görmüştüm kızı.

"Ahmet Hoca seni arıyordu." Dedim kıza en sahte gülümsememi yollayarak. "Öyle mi?" Dedi benim attığım gülümsemenin aynısı atıyordu. "Gidip baksana hala oturuyorsun." Dedim gülümsemeye devam ederek. Mesajı almış olacak ki "Sonra görüşürüz Arel." Dedi 
Arkasından "Pek sanmıyorum. " diye fısıldamıştım ama sanırım Arel duymuştu ki gülüyordu.

"Napıyorsun sen?" Dedim tekrar Arel'e dönerek.
"Hiç sen?"  Birde 'hiç sen?' Diyor salak.

"Sadece yedi sekiz saattir aramız limonidir. Ve sen bir kızla konuşuyorsun, gelip özür dilemen gerekirken." Dedim kaşlarımı çatarak.
"Arkadaşım sadece Balın. Dün fazlası ile senden özür diledim ayrıca."

  "Kız çok uyuz bir şeye benziyor." Dedim suratımı buruşturarak. Arel ise "Öyle mi?" Dedi üstüme doğru eğilerek. "Öyle." Nefesi tam dudaklarıma denk geliyordu ve bu aşırı heyecanlanmama sebep oluyordu.

Dönme dolap |Texting (Tamamlandı) Where stories live. Discover now