37

26K 1.4K 185
                                    


Kapşonumu kafama geçirip, kulaklığımın tekini kulağıma takıp sesi fulledim. Bir taraftanda mavi spreyimi duvarda gezdirmeye başladım.

Günlerden cumartesiydi. En son Cuma günü okul çıkışından sonra olmayan pasta deneyimimden beri Arel ile konuşmamıştık.
Beni bulacağını iddia ettiğinden beri de anonim olarakta yazmamıştım.

Çünkü doğruyu söylemek gerekirse, isterse beni bulabileceğini biliyordum. Bu düşünce beni oldukça tedirgin edip, giriyordu. Daha beni bulmasını istemiyordum. Karşına çıkıp seni seviyorum diye haykıracak gücüm yoktu benim.
Mor spreyi alıp mavinin üstünden geçtim. Saat gece üç, dört civarıydı ve ben grafiti yapıyordum. Çoğunlukla yaptığım şeyler arasındaydı.

Evden kaçıp bu saatlerde duvarlara bir şeyler çizmek acayip rahatlatıyordu. Kafamı dağlıyordu. Moru spreyi bırakıp, gri spreyi alacakken ensemde nefes hissetmem ve ıslık sesi duymam ile hemen arakma dönüp spreyi arkamdaki kişinin suratına ısıktım. Acı dolu bir inleme ve "Aptal sarışın." Diye boğuk bir ses duymam eş zamanlı olmuştu. "Manyak mısın sen?" Dedim kolumu tutan kolunu tutarak.

"Bu soruyu benim sormam gerekiyordu." Dedi gözlerini ovuşturarak. Tam açamıyordu gözlerini. "Sürekli bir şekilde bana zarar veriyorsun."

"Ama sende haklısın ki bu saate ne bok yiyorsam." Dedi kendi kendine konuşarak. Kolumu elinden kurtarıp su şişemi suratına boşalttım.

"Balın!" Dedi bu hamlemi beklemediği için. "Önemli değil." Dedim sırıtarak. Aptal çocuğu kör ediyordun. "İyi misin?" Sesim fazla endişeli çakmıştı.
"Bunu şimdi mi sormak aklına geldi." Dedi gözlerini açmaya çalışarak. Umarım kör olmazdı.
"Soranda kabahat " Deyip yere düşen boyamı aldım. "Çok mu endişelendin kör olucağım için?" Dedi muzipçe.
"Aynen." Dedim umursamadan.
Ama fazlası ile umursuyordum. "Şu an tam görmediğimden bu saate burada ne bok yiyorsun?" Dedi yanıma gelerek. Gözlerini zar zor kırpıştırıyordu. "Sanane?" "Bu saate buralarda tek gezme." Dedi gözünü tekrar ovuşturarak. "Endişelendin mi benim için?" Dedim onu taklit ederek. Karşısına geçip bir omuzunu tutarak parmak ucuma çıktım. Kısa boylu olma problemi.

Yüzünü yüzüme eşitleyip, gözüne üflemeye başladım. O da bu sırada "Evet?" Dedi benim aksime ciddi bir şekilde cevap vererek. "Farkındaysan saat üç ve sen tek başına ıssız bir sokakta takılıyorsun." Dedi konuşmama izim vermeden konuyu değiştirdi. Ben bu sırada gözüne üflüyordum. "Napıyorsun sarı kafa?" dedi gözlerini zor zor aralayıp bana bakarak. "Kör olmanı engellemeye çalışıyorum." dedim üflemeye devam ederek. "Üfleyerek mi engel olmaya çalışıyorsun?" dedi yarım ağız sırıtarak. Cevap vermedim ve üflemeye devam ettim. Konuyu yine değiştirdi.

"Bu arada pasta yiyemedim yaktığın için." Üflemeyi bırakıp yan tarafına geçmiştim.
"Bana hala pasta sözün var."  Dedi yerden siyah spreyi alarak.
"Pasta sözüm yok?" Dedim

"Artık var."dedi Spreyi duvarda gezdirerek.
"Sana pasta ısmarlama mı istiyorsun?" Dedim tek kaşımı kaldırıp yan profiline bakarak. Hala spreyi duvarda gezdiriyordu.
"İstemiyor musun?" Dedi göz ucuyla bana bakarak.
"Yoo olur!" Dedim kendimi tutmayıp fazla çoşkulu bir sesle söylemiştim. Dudağımı ısırdım. Aptal Balın. Sırıtıyor bir de muşmula gibi. "Bu saate burada grafit yapmaya iten şey ne?" Dedi  başka bir sprey alarak. "Can sıkıntısı." Diye kestirip attım. Bu sefer konuyu ben değiştirdim. "Hayret Ekim seni tek salmış." Dedim aklımdan geçen şeyi hiç düşünmeden dile getirerek.

Beynimin yüzde doksanını kullanmadan konuşma Balım. Sorum ona gülümsetmişti. "Uyuyor." "Kış uykusuna yatsa fena olmaz." Dedim fısıldayarak ama duymuştu. "Ekim'le derdin ne? Kıskanıyor musun?"

"Ne alaka?" Dedim çirkefleşerek.
"O kim ki kıskanayım?" Boyayı bırakıp bana döndü. Altında durduğumuz ışık hareketlerimizi belli ediyordu. "Bilmem." Dedi bana bakarak. Omuz silkip elindeki boyayı aldım. O an beklemediğim bir şey söyledi ve kalbimin kırılma sesinin bütün sokakta yankılandı ve sadece ben duydum. "Bir kız var. Sanrım ondan hoşlanıyorum. Konuşuyorduk fakat uzun süredir yazmıyor. Sence yazmalı mıyım?" Dedi Her bir sözü bıçaktan daha çok kesik atıyordu kalbime.

Suratına bakmadan
"Kim?" Dedim sesimin titremesine engel olamayarak. "Kim olduğunu boşver benim için fazla özel biri." Dedi sarı boyayı alarak yerden. Burukça gülümsedim. "Çok mu güzel?" Dedim yine aklıma ilk gelen şeyi söyleyerek.

"Güzelliğinden ziyade çok güzel seviyor." Dedi sol elimi sıkıyordum. Hayır Balın buradan ayrılana kadar ağlamak yok. O eğer mutlu olacaksa ben bir şekilde mutlu olurdum. "Yaz o zaman." Dedim

Spreyi bırakıp bana döndü önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Eserimiz güzel oluyor." Geri çekilip "Aynen." Dedim eser mi kalmış? Ben burada Osmanlı gibi yıkılmışım.

Sevdiğim adamın hoşlandığı kıza yazmasını söylüyordum. Beni seveceğini sanıp mal mal triplere giriyordum. Anla artık sen ve o imkansızsınız.

"Neyse ben artık gideyim. Kız seni gerçekten seviyorsa o kızı kaybetme. Çünkü senin sevdiğin değil seni sevenle olunca mutlu oluyorsun. Tek seven sen olunca hasar görüp yaralarlar alan  sadece sen oluyorsun." Dedim ardından "Devam edeceksen et sen." Dedim boyaları kastederek "Seninle eve kadar geleceğim." Dedi "Gerek yok yakın." "Bu karanlıkta tek gitme. Ben de gelmek istiyorum." Diyip kulaklığımın tekini taktı diğer tekini de bana verdi. Bütün yolu hiç konuşmadan müzik dinleyerek geçirdik.

 Bütün yolu hiç konuşmadan müzik dinleyerek geçirdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2.245 like
@Balıntoral:  Sarı kafa online 🐣
-Yorum kapalı-

Size uzun bir Barel bölümü🥺🥺
Karakter hakkında yorum yapar mısınızz?? En sevdiğiniz karekter kim?? Diğer bölüm hazır sayılır her an gelebilir. Bol yorum atıp oy atarsanızz çok mutlu olurumm ❤️❤️🦦

Dönme dolap |Texting (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin