Is this a date?

254 34 9
                                    




Bunu Louis olmadan yapamam.

İyi geceler.

Harry .xx


"Bu çok iyi, Harry." dedi Louis. Dün geceki günlüğümü okumuştu. Utandım. En içimde yaşayan düşüncelerimi okumuştu. "İlk yazına göre beklediğimden de uzun yazmışsın. Seninle gerçekten gurur duyuyorum" Bana bakarak gülümsedi.

Günlüğü(Adı Daisy) masaya bıraktı.

Yorganımı evde unutacağımı düşünmüştüm ama unutmamıştım.

"Öyle mi?" derince bir nefes verdim. Benimle gurur duyduğunu söylemesi rahatlatıcıydı.

Onayladı. "Evet, ama biraz üstünden geçmemiz gerekiyor." Bilgileri yazmaya hazır bir şekilde kalemini ve not defterini kavradı. "Bunu sırf senden istediğim bir iş olarak düşünmeni istemiyorum. Bu günlüğü-" "Daisy" diyerek düzelttim. Başını sallayarak devam etti. "Evet Daisy" ciddileşmeden hemen önce ufak bir gülümseme gönderdi. "Daisy'nin senin en yakın arkadaşın olmasını istiyorum, Bunu düşün Harry. Bu bir görev ya da iş değil. Duygu ve düşüncelerinden oluşan bir kitap olarak görmeni istiyorum."

Hafifçe başımı salladım. "Peki"

"Daisy ile hava almalısın, Bu beynindeki gerginliği atmana yardımcı olacaktır."

Yani basitçe ellerim kopana kadar yazmamı istiyor. Bunu yapabileceğimi düşünmüyorum. Sonu gözyaşları ve acıyla bitecek ve hiçbir şey beni daha iyi yapamayacak. Hiçbir şey.

Dirseklerine yaslanıp öne doğru eğildi. Bana o kadar dikkatle baktı ki başka bir yöne bakmam gerektiğini hissettim.

"Güçlü olmadığından birden fazla defa bahsetmişsin" dedi. " Buna bir anlığına bile inanmadım, Harry. Buna inan ya da inanma. İstediğin her şeyi başarabilirsin." 

Tüm bu ilgi beni sersemlemiş hissettirdi. İyi hissetmiyordum.

Bunu hissetmiş olmalı. " Parka gitmek ister misin? ya da şehir merkezindeki kahve dükkanına?" dedi. "Biraz solgun gözüküyorsun. Hasta olmanı istemiyorum." Birkaç blok ötede çok güzel ve sağlıklı yiyecek seçenekleri olan bir pastane de var." 

Onayladım. "Pastane olabilir."

"O zaman pastane, hadi. "Elini yatıştırıcı bir şekilde sırtımın alt kısmına koydu." Yavaşça ovdu. "Çok acıkmış olmalısın, zavallı şey"

Ah o ve onun takma adları...

Pastaneye geldiğimizde beni yemek bölümüne götürdü.  Bir salatada karar kıldım ve kafasını salladı.

"Genelde enerji versin diye sürekli salata yerim." dedim. "Salata sosunda sağlıksız ve istenmeyen malzemeler oldukça fazla bulunur." diye tavsiyede bulundu. Biraz sola kaydık ve küçük bir kutuyu gösterdi. "Bunlar çok sağlıklı. Birazcık beyaz ekmek, domates marul ve jambon."

Oldukça tatmin ediciydi onayladım ve benim için aldı.

Louis sandviçlerimizin parasını ödedikten sonra hemen arkamızdaki masaya oturduk. Benim için su da almıştı. Bunu fark etmiştim. Teşekkür edip sudan birkaç yudum içtikten sonra sandviçimi açmaya başladım.

Aklıma gelen şeyle yüzüm kızardı. Bunu fark etmiş olmalı ki tek kaşını kaldırdı. "Trafik ışığından bile daha fazla kızarmanı sağlayacak şey nedir?" Trafik ışığı kadar kızarmadığıma emindim. Haaa.. bu bir... espiriydi...

Ona baktım. "Bu bir randevu mu?"

Ağzı dolu halde hafifçe gülümsedi. Yemeğini yuttuktan sonra cevap verdi.

"Olmasını ister misin?"

"Çok."

Bana Yol GösterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin