"Saçma saçma ima yapma." Yankı'ya bakarak boğazımı temizledim. "Korkmasın diye yanıma aldım, uyuyakalmış."

"Korkmasın diye yanına aldın...sen, Yankı'yı?"

"Evet." dudağını ısırarak gülüsmsedi.

"Vicdan yapmışız."

"Vicdan falan değil sadece..."aklıma birkaç saat önce yaşananlar gelince yutkundum. "Evin içinde kayboldu, zor buldum."

"Evin içinde nasıl kaybolabilir Ayaz?"

"Bulamadım işte, yukarı çıkmış duymamışım sesini." yastıkta dağılan saçlarına baktım. "O bana emanet, başına bir şey gelse Meral'e ne diyecektim."

"Ha ondan endişelendin yani..."

"Başka ne olacak Nilay?" kaşlarımı çattım, yüzündeki ifade sinir bozucuydu. "Salak salak şeyler düşünme."

"Bebişim salak olan ben miyim, eve nasıl girdiğimi bile sormadın hala." eliyle dudaklarını kapatarak kıkırdadı. Yankı bir elini dizime atınca tüm bedenim gerildi. Bir rahat uyu be çocuk.

"Nasıl girdin?"

"Kapıyı açık unutmuşsunuz, Allah'tan başka biri girmemiş." Ben önden girmiştim eve, sonradan gelen Yankı'ydı. Kapıyı kapatmamıştı demek ki.

"Ulan Yankı..."

"Aman sen bir de bunun için azarlarsın çocuğu, unut gitsin."

"Azarlarım tabii, eve biri girse ne bok yiyecektik?" kaşlarımı çattım. Ben uyurken Yankı'ya bir şey olabilirdi.

"Aman Ayaz, olmadı işte bir şey." yatağın kenarına oturup elimi tuttu. "Senden bir şey istemeye geldim ben."

"Hayır."

"Ya daha isteğimi duymadın!" sabırsızca nefes verdim.

"Söyle, çabuk ol."

"Sana telefonda bir işten bahsettim hatırlıyor musun, çok iyi oldu şirket adına. Büyük iş başardık falan demiştim." konuşmayı kesik kesik hatırlayınca başımı salladım. "İşte o yüzden ay sonuna kutlama düzenlendi, benim de bir kavalyeye ihtiyacım var."

"Anladım, inşallah bulursun."

"Ya Ayaz!" dudaklarını büzerek başını eğdi. "Senden başka kimim var benim?"

"Ben sevmem kızım öyle şeyleri, bilmiyorsun sanki." Kucağımda duran Yankı'nın eline baktım. "Çocuk da var."

"Biliyorum, bu minnoşu da getirirsin."

"Oldu, parti de Yankı'yla uğraşayım bir de."

"Ya Ayaz uğraşacak bir şey yok, küçük bir kokteyl olduğunu düşün. Eğlenip, geleceğiz. Bu kadar."

"Ayaz abi..." Yankı mırıldanarak gözlerini araladı. Elini kucağımdan çekip doğrulduktan sonra omzuma yasladı başını. Nereden geliyordu bu samimiyet anlamıyorum ki.

"Günaydın Yankı'm, buradayım."

"Nilay." uykulu uykulu gülümsedi. "Hoş geldin."

"Yankı'm derken?" göz kırpıp başımı iki yana salladım. İki günde neydi bu samimiyet?

"Biz de Ayaz abinle kokteyl hakkında konuşuyorduk, çok eğleneceğiz."

"Ne kokteyli?" derken omzuma biraz daha ağırlığını verdi Yankı. "Gidecek misin Ayaz abi?"

"Hayır, Nilay ablan boş boş konuşuyor." ablan kısmına vurgu yaparak kurmuştum cümlemi, bir tek ben ondan büyükmüşüm gibi davranıyordu.

"Sen de geleceksin Yankı'da, hem beni de çağıracaklar sahneye. Kardeşinin başarısını görmek istemez misin?" tuttuğu elimi kendine çekip oturduğu yerde zıplamaya başladı Nilay. "Ayaz, herkesin konuğu olacak benim kimsem yok. Lütfen, lütfen..."

"Tamam kızım ya." Nilay heyecanla boynuma atlarken irkilerek omzumdan kalktı Yankı. Bir kolumu beline sarıp kısa süre içinde ayırdım kendimden.

"Yankı'yı da getireceksin ama. Söz ver?" dediğinde Yankı'ya baktım.

"İstiyor musun ufaklık?"

"Bilmem, daha önce hiç katılmadım." parmaklarıyla oynamaya başladı. "Sizi rahatsız etmek istemem."

"Ne rahatsızlığı bebeğim?" Yankı'nın elini tutup kendine çekti Nilay. Gözlerimi devirerek baktım bu görüntüye. "Ayaz abin de istiyor senin gelmeni, öyle değil mi Ayaz?"

Yankı yüzünü bana doğru çevirip, tebessüm etti. Tebessümü koca bir gülümsemeye dönüşürken, boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırdım. "Öyle." dedim sakince. "Senin de gelmeni istiyorum."

Elimde olsa durmadan yazicam ama olmuyo işte siz siz olun mezuna kalmayın :'(

Çokça sevgi♡

Karanlık • [b×b]Where stories live. Discover now