Özel Bölüm (Part 1)

39.4K 1.5K 195
                                    

Herkese selam!

Sonunda be zalim yazar dediğinizi duyar gibiyim ama öyle bir özel bölüm yazdım ki bunca zaman yazmamış olmamı kesinlikle telafi ettim! Açık ve net söylüyorum.

Bu yüzden olabildiğince çok yorum ve oy bekliyorum!

Çok uzun olduğu için 2 part şeklinde yüklüyorum! 🌸 Diğer partta yarın gelecek. ❣️

***

Amerika'ya geldikleri ilk gün, evleri keşfedilmeye hazır bir şekilde, tamamen hazırlanmış olarak onları bekliyordu ama Ada yorgunluktan etrafa hiç göz gezdirmeden, kendini doğruca yatak odasına atmayı tercih etti.

Devrim her zamanki gibi büyük bir şefkatle ve yavaşça, ayakkabılarını dahi çıkartmamış olan genç kızı soydu. Ada'nın kalabalık bavullarını açıp eşyalarını karıştırarak ortalığa saçmak epey zor geldiği için kendi bavulunda en üstten bulduğu bir tişörtü aldı ve genç kıza giydirdi. Zaten tişörtü Ada için kısmi bir gecelik görevi görüyordu.

Bütün bu zaman boyunca genç kız hiç uyanmadı. Tişört giydirildiğinde birkaç mırıltı çıkartıp yan döndü ve yastığa sarılıp yarı çıplak olan kalçalarını havaya doğru dikerek uyumaya devam etti. Devrim dudaklarındaki şefkatli tebessümle genç kızın dolgun kalçasını yumuşakça okşadı.

Aslında yolculuk sıkıntılı veya uzun değildi. Zafer'in onlar için hazırlatmış olduğu özel uçakla gelmişlerdi ve her şey son derece konforluydu. Sorun, Ada'nın uçaktan korkmasıydı.

Bu yüzden kendini kasmış, sürekli Devrim'e sokulmuş, her ne kadar sevdiği adama güvense, onun çok güçlü olduğunu bilse de uçak olası bir arızayla yere çakılırken bu gücünün hiçbir işe yaramayacağını bilerek korkusunu yenememişti ve zihninin gücüyle bir süre sonra fiziksel olarak da yorgunluğa ulaşmıştı. Kendini kasmaktan bitap düşmüştü...

Ada yatakta, sonunda ayaklarını yere basmış olmanın verdiği rehavetle derince uyurken, Devrim kısa bir duş aldı. Üzerini değiştirdi. Ada'yı uyandırmamak için bavullara dokunmadı ve saçlarını kurutmadı. Bunun yerine evi gezmeye başladı. Her şey planladıkları ve istedikleri gibiydi. Olmamış ya da kusurlu sayılabilecek hiçbir şey görmedi. Zaten küçük ayrıntıları birlikte tamamlamak üzere bırakmışlardı.

Evi dolaştıktan sonra yavaşça koltuğa çöküp dinlenmeye, uçak yolculuğunun etkisini üzerinden atmaya çalıştı. Havanın kararmasına yakın ayaklandı, yatak odasına gitti. Ada sabah nasıl yattıysa hala öyle, mışıl mışıl uyuyordu. Bir bacağını yastığın üzerine atarak sarılmış, zaten kısa olan tişörtü beline kadar kıvrılmış ve siyah çamaşırının sardığı yuvarlak, sıkı kalçalarıyla belirgin olan bel gamzeleri harika bir manzara sunmuştu.

Devrim bu manzarayı görünce sırıtmadan edemedi. Yavaşça yatağa yürüdüğünde genç kızın kıpırdanmaya başladığını fark etti ve uyanmasının yakın olduğunu anladı. Karnı epey acıkmış olacağından, o uyanmadan önce akşam için bir şeyler söylemeye karar verdi. Odadan çıkmadan hemen önce eğilip Ada'nın yanağını öptü. Ada, bir şeyler mırıldanarak yüzünü yastığa sürttüğünde ve iç çekip dudaklarını büzerek uyumaya devam ettiğinde sırıttı.

"Uykucu bebek."

Tolga ile sık sık tercih ettikleri Çin lokantasından harika bir lezzeti olan sebzeli erişte ve Ada'nın çok sevdiği sushi'lerden söylemeye karar verdi. Yatak odasından çıkmış, telefonuna bakarken parkeden yükselen yumuşak adım seslerini duydu.

Yalnızca birkaç saniye sonra Ada sevdiği adamın yanına gidip, ince kollarını adamın vücuduna oranla daha dar olan beline doladı ve parmak uçlarında yükselip kaslı sırtının ortasına minik bir öpücük kondurdu. Yanağını bir kedi gibi çıplak tenine sürtünerek sırtına yasladı.

ZOR AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin