Bölüm 15/ Comer

Start from the beginning
                                    

Esen rüzgar saçlarını uçurduğu için biraz karışmış ve dağılmıştı. Hâlâ çok güzel görünüyor oluşu Barış'ın dikkatini çekmişti. Üstelik bu haliyle çok da tatlıydı. Gülümseyip denize doğru baktı. Az önceki olanlardan sonra bu an kendisine ilaç gibi gelmişti.

Peki ya o?

Tekrar ona baktığında gözlerinin neredeyse kapalı olduğunu fark etti. Elini ürkekçe kaldırıp saçlarına doğru götürdü. Rahatsız olup olmayacağını düşünüyordu. Fakat denemeden öğrenemezdi. Hafifçe saçına değdiğinde gözleri açıldı Nisa'nın. Okşamaya başladığındaysa belli belirsiz bir tebessüm gördü yüzünde. Gözlerini tekrar kapadığında gülümsedi Barış.

Rahatsız olmamıştı.

Evet rahatsız olmamıştı çünkü bir erkek tarafından en son dört yıl önce saçı okşanmıştı. Selim amcasıydı yapan da.

Saçında gezinen o el onun içini kısa süreli dahi olsa rahatlıkla dolduruyordu. Kendini birine teslim etmeyeli uzun zaman olmuştu.

Neden ona bu kadar çabuk güvenmişti? Biraz duraksaması lazımdı. Yavaşlaması ve nefes alması gerekiyordu.

Fakat bunu biraz bekletebilirdi değil mi?

Bu anın bozulmasını, rahatının kaçmasını istemiyordu. Yaptığı bencillikti ve bunun da farkındaydı. Kötü de olsa biraz kendinin de bencil olmaya hakkı olduğunu düşünüyordu. Düşünceli olmak onu yormuştu. Fark etmişti ki bencil olanlar bu hayatta daha kolay var oluyordu daha kolay yaşıyordu. Biraz kolaylık istiyordu hayatında.

Yavaş yavaş bilinci kapanırken aklında kalan son şey saçında dolaşan eldi.

Bir saatin ardından Barış artık eve gitmeleri gerektiği için Nisa'yı uyandırmak istiyordu. Seslenmeye başladığında Nisa biraz kıpırdansa da uyanmamıştı. Fiziki ve ruhi olarak yorgundu.

Her ne kadar zorlamak istemese bile Nisa utanmıyordu ve Barış bu durumda kucağına almak zorundaydı. Çok sarsmamaya dikkat ederek arabaya taşıdı. Üşümesin diye de üstüne battaniyelerden örtmüştü. Denizin karşısında ve tepede yeterince üşümüştü zaten.

Çok da uzun sürmeyen bir yolculuk ardından Nisa'nın evine varmıştı. Fakat tekrar kucağına almak istemiyordu. İlkinde olmazdı belki ama ikinci kez yaparsa rahatsız olabilirdi. O da bunu istemiyordu. Tekrar çağırmaya başladı.

Nisa bu kez uyandığında etrafa bakır önce. Nerede olduğunu kavramaya çalışıyordu.

"Uyandırmayı denedim ama uyanmadın. Bende yorgunsun zaten diye çok zorlamak istemedim. Sorun olmaz umarım."

İki yana salladı başını Nisa. Bu kadarı sorun değildi. Fakat düşünmesine sevinmişti. Hem yorgun olduğu için uyandırmamış olmasına hem de rahatsız olabileceğini düşündüğü için sormasına sevinmişti. Bu kadar düşünülmek onun için çok fazlaydı aslında. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamıştı.

"Daha iyi misin?"

"İyiyim." deyip derin bir nefes çekti ciğerlerine. Ardından Barış'a döndü.

"Teşekkür ederim. Beni dinlediğin, yanımda olduğun ve iyi hissetmem için çabalayıp bunu başardığın için... O ilacı almak istemiyorum. Aldığımda bi' kez görmüştün zaten. Öyle oluyorum. Geceden kalma gibi. O şeyi içmeyi ya da sonrasında olanları sevmiyorum."

"Seni anlayamıyorum. Ama anlamak için çaba sarf ediyorum. İlaç almadığım için ne yaşıyor olduğunu sadece tahmin edebiliyorum. Acı veriyor sana. Kendi benliğinde değilmişsin gibi oluyor."

"Evet. O ilaçtan sonra ben Nisa Bölükbaşı olmuyorum. Çok farklı biri oluyorum."

"Ama gün gelecek o ilacı almaya ihtiyaç duymayı geçtim o ilacın var olmasına bile ihtiyaç duymayacaksın." gülümsedi Nisa.

QUERENCİA |•| NisBarWhere stories live. Discover now