Final- Özür dilerim

81 12 35
                                    

Rüyanın etkisiyle uyanır-uyanmaz yatağımda doğruldum. Kalbim hızlıydı, nefeslerim kalbime eşlik edercesine hızını koruyordu. Kabus muydu? Yoksa sadece etkileyici bir rüya mıydı? Ümit bana "Bekle beni!"derken neyi kastediyordu?

Afina, kendine gel! Bu sadece bir rüya.

Başını sağa sola sallayıp hızla yataktan kalktım. Bu gün büyük gündü. Garip bir rüyanın etkisine kapılıp geç kalmamalıydım.

Hızlıca hazırlanıp aşağı indim. Annem muhteşem bir kahvaltı masası hazırlamıştı. Babam televizyondaki sabah haberlerini izleyerek kahvaltısını yapıyordu.

Görünüşe göre akşamki dilek dilediğim yıldızı bir çok kişi kameraya almıştı. Muhteşem görüntülere sahip olan ve farklı açılardan çekilem videolar ekranda oynatılıp duruyordu. Haberleri görmezden gelip kollarımı çay koyan anneme doladım.

"Günaydın, millet."Önce annemi, sonra babamı öptüm. Ardından masaya geçtim. Annemin yaptığı sucuklu yumurtanın bana rüyamı hatılarlatmasına rağmen istifimi bozmadan çayımdan bir yudum aldım.

"Bu gün büyük gün." Annem umursamazca ağzına bir zeytin attı.

"Geçen yıl da öyle diyordun."

"Ama bu kez farklı. Kalemim gelişti, kendim geliştim. Koskoca bir yıl sonra bir yayınevi benimle görüşmeyi istiyor. Eğer herşey yolunda giderse, iyi bir yazar olacağım."

"Her ne olursa olsun kendini fazla kaptırma, yıkılmanı istemiyorum."Babam annemin elini tuttu. "İstemiyoruz. Üzülmeni, kırılmanı asla istemiyoruz. Şansını denemekten geri durma. Olmazsa da pes etme. Bu sana yakışmaz. " Babamın bu konuşması geleceğime dair umutlarımı artırmıştı. Başarabileceğime inanıyordum elbet ama herşey olabilirdi. Babama kocaman gülümsedim.

"Ne olursa olsun hep başarmak için uğraşacağım. Söz veriyorum."

"Bize değil." Dedi annem. "Kendine söz ver." Başımı sallayıp sessizce kahvaltıma devam ettim.

***

Kitabın çıktısını alırken çok fazla zaman kaybetmiştim. Sanki herkes tüm işlerini bugün halletmeliydi. Çok fazla insan vardı ve kimse sıra beklemiyordu. Herkes öne atılma telaşıyla durmadan içeri girip ortalıkta dolanıyordu. Önceden gelip flaş belleği teslim ettiğim ve parayı ödediğim için mutluydum.

"Buyurun, dosyanız hazır." Gülümseyerek teşekkür ettim. Dosyamı ve flaş belleğimi teslim alıp insanların bir birine saygı göstermeden karınca gibi kaynaştığı ofisten dışarı attım kendimi. Aklıma ilk gelen şey saati kontrol etmek oldu.

09:35

Lanet olsun!

Geç kalacağım.

Koşmaya başladım. 25 dakika içinde ofise varmam gerekiyordu. Yoksa yazarlık hayalıma daha başlamadan son verecektim .

Köşeyi dönerken birine çarptım. Kollarım arasında yer alan tüm kağıtlar yerle bir olmuştu.

"Lanet olsun." Kağıtları toplayıp bir araya getirmeye çalışıyordum. Ama çok fazlaydı. Koskoca dosya cam kırığı gibi tüm yola saçılmıştı.

"Özür dilerim. " Bana kölge yapan bedeni eğildiğinde farkedebilmiştim. Kafamı kaldırıp benim için kağıtları toplayan adama baktım.

Kıvırcık saçlar, yeşille harmanlanmış mavi gözler, beyaz ten...

Kalbimin hızlandığını hissettim, başım dönüyor, ellerim titriyordu. Oturduğum yerde dizlerimi yere koydum. Bu adam ona o kadar çok benziyordu ki...

Birden bakışları bana dönünce şaşkınlığımı saklamak için konuştum.

"Özür dilemenize gerek yok." Etrafa dağılan kağıtların büyük çoğunluğunu toplamıştı.

"Size çarptığım için özür dilemiyorum. " Geriye kalan son birkaç kağıtı da toparladıktan sonra ikimiz de ayağa kalktık.

"Peki ne için?"

"Beni beklemeni söyleyip geç kaldığım için." Cümle onun dudaklarından dökülür-dökülmez elektrik çarpmış gibi sarsıldığımı hissettim.

Bekle beni!

Kağıtları bana uzattı.

"Demek ki yazdığımız karakter zihnimizdeki kafeslerden çıkabiliyormuş."

Bu imkansızdı. Etrafımdaki birçok kişi Ümit karakterini yazdığımı ve gerçek hayatta onu beklediğimi biliyordu, benimle dalga geçiyor olabilirdiler. Bana böyle bir eşşek şakası hazırlamış olsalar bile rüyamı bilmeleri mümkün değildi.

"Sen gerçeksin." kurduğum cümleye cevap olarak onu incelememi istermiş gibi kollarını açtı ve kocama gülümsedi.

Allahım! Ne güzel gülüyor!

"Kanlı canlı." Onu incelemek yerine kollarımı beline sardım. İmkansızlığın gerçeğe dönüşmesi mümkün olmamıştı hiçbir zaman. Şu an ise imkansızlığın en büyük kanıtı iki kolum arasındaydı.

"Gerçeksin. Benim gerçeğimsin." Kahkaha attığıdı duydum.

"Sadece seninim." Omuzlarımdan tutup beni görebileceği hizaya getirdi. Peki bu nasıl gerçek olmuştu?

"Peki nasıl? Nasıl buradasın?"

"Bir isteğin kalpten gelerek seslenmesi ve bir dilek yıldızının yapamayacağı hiçbir şey yok. İleride bunları konuşacağımız çok vaktimiz olacak. Şimdiyse." Dedi. Önce sol kolumu kendisine çekerek saate baktı, sonraysa elimdeki karmakarışık halde duran kağıtları ve dosyayı elimden aldı. "Sayfalarını düzenlememiz gereken bir kitap ve yetişmemiz gereken bir görüşme var." Yolun kenarına doğru yürüdü. "Yoksa yazar olmak için sana sunulan şansını kaybedeceksin." Gelen taksiye elini kaldırdı. Taksi durunca elini bana uzattı.

"Hadi gidelim." Gülümseyerek elini tuttum.

"Hadi gidelim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Dileğim Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin