7

219 41 7
                                    


-

Dudaklarını izlememe garip bir bakışla karşılık verip belimde duran ellerini hafifçe oynattığında utançla gülümsedim. Beni hatırlıyor muydu?

Yüzümü ona doğru yaklaştıracağım sırada hızla inip kalkan göğsümü durdurmaya çalışılıp kahverengi gözlerine baktım.

Beni hatırlıyorsa neden bu yakınlıktan rahatsız gibiydi? Neden beni anlayıp benden önce dudaklarımızı birleştirmiyordu?

Bir anda elleri bedenimden ayrılırken ceketin boşalan yerinde hissettiğim serinlik ile irkilip geri doğru bir adım attım. Ayakkabım çamura saplanınca gözlerimi kocaman açıp dengemi sağlamaya çalıştım.

Panikle gözlerimi kapatınca elimde hissettiğim el ile gözlerimi yavaşça aralayıp onun göğsüne tekrar çarpmamla dejavu yaşadım. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp hemen ondan ayrıldığımda az önceki olaydan dolayı yüzüne bakamıyordum.

Ne sanmıştım ki? Beni hatırlamazdı. Hatırlasa bile alelade bir insan olarak hatırlardı. Konuştuğumuz bile olmamıştı neredeyse. Resmen onu öpebileceğimi düşünmüştüm.

Gözlerini kaçırmadan bana baktığını hissetsem de cesaretlenemiyordum. Ceketi hafifçe sallayıp gösterdiğinde utancım ikiye katlanmıştı. Sadece onu almak için bana dokunmuştu ben ise yanlış anlayıp burun buruna gelmemize sebep olmuştum.

"Aa sağol onun için." Ellerimi kollarımda gezdirerek konuşmamla kısa bir süre göz göze gelmiştik. Nefesimi tuttuğumu farkedince bir adım yana kayıp ondan uzaklaştım.

"Soğuk, sende kalsın." Üşüdüğümü anlayıp arkama geçtikten sonra ceketi omuzlarıma bıraktığımda işime geldiği için itiraz etmesem de heyecanla gülerek ondan biraz daha uzaklaştım.

"Sağ ol." Kafasını aşağı yukarı sallayıp gideceği sırada bir daha böyle bir fırsata sahip olup olmayacağımı düşünüp hızla arkasından seslendim. "Fırat." Ona ilk defa ismiyle seslenmiştim belki de. Kelime dudaklarımın arasında titrerken gözlerimi kırpıştırıp bana dönen gözlerine baktım. "Arabam yok. İşe geç kaldım."

Çekingen tavrımla düz bakışları altında ezilirken sorduğum isteğime durgunca "Tamam bırakırım."diye cevap verdi.

Aklımdan Esil'i satmak geçerken dudaklarımı birbirine bastırıp düşündüm. Onu unutmuş gibi davransam defile mahvolurdu ve ablam ile Esil bana çok kızardı. Ama Fırat ile baş başa kalma şansımı kaçırmak istemiyordum.

Kendi kendimle cebelleşirken istemeye istemeye "Esil de gelecek ona haber vereyim."dedim.

Kafasını aşağı yukarı sallayıp arkasını döndüğünde hızla eve girip Esil'i aradım. Belki de ona Fırat'a olan duygularımı itiraf etsem kötü olmazdı. Aslında onu gördüğüm ilk anda sadece öfke hissederken şimdi intikam ve sevgi arasında kalmıştım. Ne sevgisi kızım saçmalama! Üzerinden yıllar geçti. Sadece hafif bir gurur. Saçma sapan davranmak yok.

Kendi kendimi telkin edip koltukta uzanan Esil'in omzuna dokundum. "Hadi Fırat bizi bırakacak." Onun ismini söylerken ağzımda bu kadar kolay yuvarlanması garip hissettirmişti.

"Abim mi?" Şaşkınca sorması ile onu onaylayıp acele etmesi için kolundan sürükleyerek dışarı çıkardım.

"Kıyafetlerimizi ablam görmeden değiştirip makyaj yaparsak ablam gece yediğimiz bokları farketmez."

Beni sessizce onayladığında arabaya yaklaşmıştık.

"Niye hepiniz bu kadar sessizsiniz? Tanımasam en sempatik Yiğit diyeceğim."

DİVANE (Yarı Texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin