2

314 48 4
                                    

Bölümü beğenirsiniz umarım. ♡

-

Acelesiz adımlarla yürürken çalan telefonumu kulağıma götürüp karşı tarafı dinledim.

"Geç mi kalacaksınız hepiniz? Daha bir sürü işim var."

Kaşlarımı çatıp daha önce bahsetmediği için meraktan soyutlanmış sesimle sordum. "Diğerleri de mi gelecek?"

Melih derin nefes alıp ağzındaki baklayı çıkarmayı reddederek "Önce gel de gerisini öğrenirsin." dedikten sonra telefonu kapattı.

Önünden geçtiğim çiçekçi aniden ayaklarımın yere çivilenmesine sebep olurken kayıtsızca onları izledim.

Babamın yıllar önce buradan aldığı bir buketi elime tutuşturup sevdiğime götürmemi istemesi aklıma gelirken donukça dikilip gözlerimi çiçeklerden çekmeme sebep olan simaya baktım.

Gülerek konuşup tüm çiçeklere ilgiyle bakıyordu. Hepsine ayrı ilgi göstermese solup gidecekti çiçekler gözümün önünde.

Saçları öne düştüğü için yüzünü seçemesem de gözümde renklendirmeye çalışmaktan kaçınamıyordum. Elimdeki telefonu sıkarak ona doğru ilerlerken sihirbaz olduğundan emin olmuştum artık. Mavi elbisesiyle çiçeklerin arasında tüy gibi uçuşurken beni kendine çekmekten kaçınmıyordu.

Yeni bir adım atıp onunla aramızda mesafe bırakıp arkasında onu izledim. Kendime şaşırırken elimle kalbimin üzerine yavaş bir yumruk atıp kafamı iki yana salladım. Ne yapıyorum ben?

Geri dönüp gitmem gereken yere gideceğim sırada karşıdan gelen kaldırımdaki motoru görünce afallayıp geleceği yönde olan maviliğe adım attım. Her şeyden birhaber demet topladığı için onu omzundan yakalayıp yanıma doğru çektim. Anında ön taraftaki bütün çiçekleri deviren motor arkasındaki küfürleri üstlenip hızla uzaklaştı.

Korkuyla dolan vücudu göğsümle birleşince panikle bana bakıp ne olduğunu anlama çalıştı. Yüzünü ilk defa görünce böylesine yankıyla beni afallatacağına asla inanamazdım. Mavi gözler yuvalarından çıkarcasına büyürken saçları rüzgârın lütfuyla hafif dalgalanıyordu. Aralık parlak dudaklarını kapatıp "Pardon."dedi ve rahatsızca omuzlarını hareket ettirdi.

Gözlerimi bir kaç kırpıp kolumu üzerinden çektim. Geri doğru bir adım atması ile etraftaki gürültüleri duymaya başlamıştım. Az önceki durumuma anlam veremediğimde çatılan kaşlarımla ona baktım.

Üzüntüyle söylenen kadına bakıp benden uzaklaştı. "Yarısı ezildi neredeyse. Kime satarım ben bunları?"

Omzunun arkasından bana bakıp tekrar önüne döndü. "Belki bir işe yaramak isteyen birileri vardır."

Az önce öldürücü hızla yaklaşan motordan o beni kurtarmış gibi davranınca sinirle güldüm. "Motorun önünde gün ışığı gibi durarak mı işe yarayabilirim?"

Yere çömeldiği için ayakları üzerinde dönüp bana alttan baktı. Az önce söylediklerimi yeni hazmederken ona kızmaya çalışıp, gün ışığı, dememle donup ona baktım.

"Siz beni çekmeseydiniz yönünü değiştirilebilirdi." Mavilikleri bana dikerek konuştuktan sonra beni dinlemeyip önüne döndü ve yerdeki sapları ezilmiş çiçeklerle bir kaç dağınık demet yaptı. "Melek abla bunları alıyorum ben."

Kadın onu yani kollarının arasında tutmaya zorlandığı demetleri gösterip "Daha önünü göremiyorsun olmaz öyle bir şey." diye itiraz etti.

"Bir şey olmaz zaten şuradan taksiye bineceğim." Rahat tavırları aptal olduğunu gün gibi ortaya koyarken kadın tereddütle bana baktı. Neden hâlâ dikildiğimi bilmezken mavi gözlerin beni süzmesi ile yan bir bakışla karşılık verdim.

DİVANE (Yarı Texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin