" Sana bu aralar kötü şeyler olmuş herhalde. Arasla konuştun mu?" Ah baba o benim yanımdaydı zaten.

"Evet. "

" Kızım bana söz ver kötü hissettiğinde benim yanıma geleceksin! Sen bana annenden kalan bir emanetsin. Annenin emanetine sahip çıkamazsam ben ölürüm. Sana baktıkça anneni hatırlıyorum. "

" Tamam. Söz veriyorum babacım. "

Babam başımdan öptü bende kollarının arasından sıyrıldım.

"Ben gidiyorum o zaman"

" Gülümse öyle git" dedi gülerek.

Babam için zorlada olsa kırık bir gülümseme ile güldüm. Mutlu değilgim çünkü hayat bana sırtını dönmüş durumda.

" Oldu mu?"

"Oldu hadi git bakalım" demesine kalmadan el sallayıp asansöre yol aldım.

Bizim kata geldiğimde oda anahtarımın olmadığını bir kez daha kendime hatırlattım. Kapının önünde oturup beklemekten başka yapılacak bir şey yoktu. Oda arkadaşım neredeydi? Bu saate kadar onu bekledim. Çok bekletmezdi umarım. Daha onu görmedim hiç ama babam ne yaptığını biliyordur umarım. O da mı Aras' a teslim etti. Aras pek doğru kararlar vermez ama hadi hayırlısı.

**

Tam 1.30 saattir odanın önünde oda arkadaşımı bekliyordum. Yani bu kadar bekletilmez ya! Al işte birisi geliyor. Umarım budur buradan tam 10 kişi geçti hepsi bana salak gibi bakıyordu.

"Hey senin burada ne işin var?" Bana mı diyor bu diye baktım ama bu saate kadar herkes uyumuştu tabi. Koridor da kimse yoktu. Ee eğer oda arkadaşım (!) Erken gelseydi bende şuan o sıcak yatakta uyuyor olacaktım.

"Bana mı diyorsun sen? Asıl senin ne işin var be? "

" Gördüğün gibi burası benim odam ve buda anahtarım " elindeki anahtarı bana gösterdi bende süper fikrimle elindeki anahtarı elinden aldım ve odaya girdim. Ohh canıma değsin sabahtan beri öldüm ya biraz da o beklesin.

" Ne yapıyorsun ya sen! Aç kapıyı orası benim odam!"

" Oldu canım benim ya! Benim odam burası! Yürü git işine sabahtan beri seni bekliyorum! Öldüm beklemekten anahtarım kayboldu! Cezanı çek! "

" Ya kaybetmeseydin! Seni şikayet edeceğim şimdi görürsün gününü! "

" Tamam et! Ben geldiğinde uyuyor olacağım çok üzüldüm anlatamam!"

Ses yok! Gitti. Şikayet etmeye. Bebek gibi ya. Al işte Mina başına bela aldın.

**

15 dakika sonra kapının tıklanması ile yerimden sıçramam bir oldu. Delikten baktım evet benim öküz oda arkadaşım ve görevli!

" Hanımefendi açın lütfen kapıyı"

" Olmaz! Beni 1.30 saat boyunca bekletti" oradan öküz

"Ya sen bela mısın? Bir sabah olsaydı da senden kurtulsaydım"

" Aaa öküze bak ya! Sen kendini ne sanıyorsun"

Görevli :" Hanımefendi açın lütfen zorlamayın bizi"

" Bir şartla yanınızda ki öküzün odaya girince dır dırını duymak istemiyorum!"

" Tamam be! Aç kapıyı" kapıyı yavaşça açtım üzerime çullandı hayvan!

" Yavaş olsana!"

Görevli: "iyi geceler efendim"

" Iyi geceler" oğlan kendini benim yatağıma atmıştı.

" Hooop noluyor kalk orası benim!"

" Ya kızım bir sus ya! Odada bir yatak var gördüğün gibi daha gelmemiş diğeri yarına kadar idare et"

" Oldu canım ya. Ya sen şaka mısın? Ben çok ciddiyim seni 1.30 saat boyunca bekledim bir de yatağıma yerleştin utanmaz!" Oğlan sinirle ayağa kalktı ve

" Sus lan artık! " diye kükremişti. Yerimde sıçradım. Aklıma Kıvanç gelmişti. Onun gibi davranacaktı bu da! Bana kötü şeyler yapmak isteyecekti. Titriyordum. Yere çömeldim sessizce. İçimden ağlıyordum hıçkırıklarımı yutarak.

Oğlan bana saşkınca bakıyordu.

" Bakma bana!" Diye bağırdım ona. Ağlayarak banyoya girdim kapıyı kilitledim. Aynanın karşısına geçip güçsüz Mina'ya baktım. Ve kendimi serbest bıraktım. Hıçkırığım artmıştı.

Kıvanç yüzündendi. Kimseye güvenmemem gerekiyordu. Ona güvendim. O beni güçsüz yaptı. Bu oğlan da bana öyle yapacak! Biliyorum. Ben neden her şeye ağlıyorum biliyorum.

Çünkü güçsüz, ezik, kırık bir kalp, bunların hepsi bende varken kendimden bekletilerimin yüksek olması çok kötü.

Çünkü Mina olmak Ezikligi gerektirir...

Biraz kısa olmuş olabilir. Kusura bakmayın :) Sizi seviyorum. Teşekkürler.

Ve de yeni bölümü ne zaman yazarım bilmiyorum :)

EZIKWhere stories live. Discover now