KUKLACI

230 18 0
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda duvardaki şık ama sade olan saate baktım. Saat 7.30 olmuştu, bugün okula gidemezdim de. En azından eve giderim özürdilerim babamdan tabi kabul etmiyeceğini biliyorum. Tokamı saçlarımın arasından çıkarttım ve tekrar topuz yaptım. Merdivenlerden yavaşca indim. Mutfaktan sesler geliyordu ama anıldan başka kimse olamazdı. "Günaydın" dedim masaya yaklaşırken. Çok güzel hazırlamış gerçekten anıl mı hazırlamıştı? "Günaydım,hadi otur." Dedi melemen tavasını sofraya koyarak. Sandalyemi çektim ve yavaşca oturdum. "Bugün seni biryere götürücem." Dedi tabağıma melemeni doldururken. "Sağol ama gelemem eve gitmem gerek." Dedim. Bir yandan gözüm peyniri arıyor bir yandanda tokmuşum gibi davranıyordum. "Lütfen ama " dedi. Onunla gitmek istemiyorum. Sonuçta daha yeni tanıştık bu samimiyet nerden geliyor? "Olmaz. Israr etme." Peyniri bulmuştum ve çatalımı uzattım bir parçasını tabağımın kenarına koyarak yemeğe koyuldum. Bir yandan eve nasıl gitmeyi düşünürken diyer yandan çatalımla melemeni parçalıyordum. "Benimle geleceksin ya zorla götürürüm yada kendi rızanla. Şimdi yemeğini yediysen yukarda kardeşimin bir kaç parça eşyası vardı birini giyersin." Masadan kaltığında hala arkasından bakıyordum. Ne yani? Emir mi verdi bu bana? Kim oluyorda emir veriyor? Şimdi olmasada hesabını sorarım.
****
Arabadan indiğimizde bir kuklacı dükkanın önündeydik. " ne işimiz var burada?" Dedim anıla tuhaf bakışlar atarak. "Güzel bir yer gel" dedi arkasından gelmemi işaret ederek. İçeri girdiğimizde herşey çok güzeldi. Kuklalar hepsi birbirinden güzel ve etkileyici. Taş deseninde duvar kağıtları yapbozu tamamlayan son parça olmuş gibiydi. Raflarda ayrı ayrı şeyleri anlatan kuklalar vardı. En tuhafıda bütün kuklaların yüzünde gülümseme varken karşımızda asılan kukla üzgün yüzdü. Sanki gerçek bir kişi ve hayattan sıkılmış gibiydi. Anıl düşündüğüm kuklaya ilerlerken "salih amca bu kuklayı alıyorum." Diye içeri seslendi. Sonrada yanında duran tabureye basarak kuklayı aldı ve yanıma geldi. "Baksana nasıl sıkılmış. Sanki herşeyi anlıyor. Ama buda tıpkı senin gibi dışı berbat ama mutlu edilmeye muhtaç." Tek kelimeyle bumuydum. Muhtaç. Hayatımda çok zor şeyler geçirdim. Bir kuklayla aynı halde düşünülceyi aklımın ucundan dahi geçmezdi. Anıl elindeki kuklayı bana uzattı. Kuklayı yavaşca aldım. ""Geliyorum" diyerek içeri gitti. Kuklayla bir birmize bakarken onu birdahı yalnız bırakmıyacağımı kulağına fısıldadım. Artık özel arkadaşımdı. Asla yanımdan ayırmıyacaktım onu. O benim kaderimdendi benim hayatımdan benim kuklamdı.
****
"Dışarda mı yemek istersin evdemi" kuklayla bir birimize dalmıştık. Sanki onun gözleri hep birşey anlatıyor gibiydi. "Evde" desim kestirip atarak. Kuklayı tekrar karşıma koyarak olucakları düşündüm. "Neden senleyimki tanımadığım birinin evindeyim ve huzurluyum yeterincede saçma değilmi." Dedim anıla dönerek. Ellerini direksiyona bağlamış ful dikkat yolu izliyordu. "Değil. Saçma falan değil. Seni korumaya çalışıyorum. Bunun nesi saçma? Söylermisin?" Dedi birden bağırarak. Korkmuşmuydum?
Evet.
Sadece "haklısın" diyebildim. Sesim okadar kısıktıki duyduğunu pek sanmıyorum. Kuklayı bebek tutarmış gibi kenme çektim ve sarıldım. Bir insan bir kuklaya neden sarılır? Yanlızlıktan? Onu kendi gibi hissettiğinden olsa gerek. Eve geldiğimizde anıl kapıyı açtı ve içeri girdik. Üstümdeki hırkayı astıktıktan sonra kuklayla beraber merdivenlerden çıkmaya başladım. "Nereye?" Anılın sesi durdurdu. "Odaya" dedim kafamı sallıyarak. Ne yani izin alıcam? "Yemek?" Diye sordu. Zaten kavaltı yapmıştık saat daha 1.40 açıkmamıştım. "Hayır"dedim ve merdivenlere çıkmaya devam ettim. Uyuduğumuz odanım kapıyı açarak yatağın üstüne attım kendimi. Kuklayı yanıma yatırdım ve gözlerimi sımsıkı kapattım.
***

KARANLIKTAN AYDINLIĞA (yenileniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin