olayların üzerinden aylar oluyordu günden güne içime dönüyordum, bayıldığım o günden sonra bidaha johnny'i görmeye gitmemiştim. evet gitmedim. gidecek yüzüm yoktu, utancımdan içim içimi yiyor kahroluyordum. hepsi benim yüzümden olmuşken karşısına çıkmak için gücü kendimde bulamıyordum. kütüphane'ye gidip orda saatlerce oturup yaşadığımız anıları hatırlayıp eve gelirken biraz daha kahrolup evde ağlama krizlerine giriyordum. jaehyun beni her seferinde Johnny'ye götürmeye çalışsa da onu itiyordum, yüzüne bakamazdım kimse anlamıyordu. yine de her iki güne bir Johnny'ye ziyarete gidiyor ardından bana geliyordu. sürekli Johnny'nin beni özlediğinden, beni görmek için herşeyi yapabileceğini söylüyordu. ben bunları adımdan daha iyi biliyordum, o benim için birini öldürmüştü bunu yapmasa bile o herşeyi benim için yapabilecek biri.
hakim Johnny'nin davasında ona 4 yıl hapis cezası vermişti, yani jaehyun bana duruşmadan sonra öyle demişti, tabiki de ona inanıyordum. hapise girdiği ceza verildiği günden beri jaehyun ile mektuplar yazıyor bana onunla birliktey yolluyordu. korkağın teki olan ben hiçbirini okumuyor kutunun içine koyuyordum. artık kütüphane'ye gitmeyi de bırakmıştım, orda çalışan arkadaşım olan Kun beni merak ettiği için evime gelmişti. onu kendime yakın buluyordum ve çoğu olan oylardan haberi vardı. hep destek olmak istercesine tesseli ediyordu.
Kun'un geldiği öğlen saatlerinde jaehyun'da evdeydi. onlara kahve yapmıştım, beraber mutfakda oturuyorduk.
"taeil hyung artık gönderdiği mektupları okusan, birikti. belki önemli bişey yazmıştır johnny hyung."
"hayır kun, okuyamam. anlamıyorsunuz."
"nereye kadar devam edecek böyle? eninde sonunda çıkacak johnny hyung."
sözler bu sefer jaehyun'da gelmişti, masadaki ellerimle kafamı sıkıştırdım. bunalıma girdiğimi söylediklerinde kabullenmesemde, evet bunalıma girmiştim.
"burdan gideceğim."
ikiside bana şok bakışlarını yönlendirirken ben avucumdaki ellerimle oynamakla meşguldüm.
"hyung sen ciddi misin?"
"evet kun. bu şehir, bu ülke bana johnny'i hatırlatıp acı çekmeme yardımcı oluyor."
"peki nereye gideceksin? Busan falan mı?"
"hayır. Çin'e gideceğim. yarın gece için bilet aldım kun."
"hyung vazgeç lütfen, herşey iyi olacak."
sinirlenmiştim, Kun sürekli beni vazgeçmem için çabalıyordu jaehyun ise sadece dinlemekle yetiniyordu.
"kun yeter artık! acı çekiyorum, bunalıma giriyorum görmüyor musunuz? benim yüzümden katil oldu hayatını mahvetti ben burda onun gelmesini beklemeye yüzüm yok. gideceğim onun hayatından siktir olup gideceğim."
bana destek vermek için omuzuna ve elime pat pat yapıyorlardı. gözlerim dolarken yaşlarım akmaya hazırladı, kendimi sıkmadım ve izin verdim. jaehyun telefonuna bakıp ayağa kalkıp bana sarıldı.
"hyung gitmem gerek."
diyerek evden çıkıp gitti kun beni sakinleştirmeye çalışıyordu onu yormak istemiyordum, toparlanmaya çalıştım.
^^
6 aydır burda duruyordum ama bir kere olsun beni ziyarete gelmemişti. onun için canımdan vazgeçerim ama o mektuplarıma bile yanıt vermiyordu. jaehyun ile nasıl olduğunun haberini alıyordum ama yine de yüzünü görmeyi deli gibi istiyordum. o şeref yoksunu piçi öldürdüğüm için zerre pişmanlık duymuyordum,o benim sevgilime tacizler, tehtitler yağdırırken o da pişman olmadığını söylemişti. bunu hakime dediğim için cezam 4 yıla çıkmıştı, avukatım pişman olduğumu dememi istiyordu cezann azalması için ama ben demedim. her jaehyun'da onun haberini aldığımda ertesi gün mektup yazıyordum bir daha ki gelişinde ona veriyordum taeil'ime vermesi içindi,ama o mektupların hiç karşılığı gelmemişti. yine de yüzümü düşürmedim, umudumu kaybetmedim. bi gün eskisinden daha iyi olacaktık buna inanıyordum.
bugün jaehyun geldiğinde yüzü beni gördüğü için gülmüyordu, enerjim yüksek kalması için hep umutla olan jaehyun bugün pek öyle değildi. karşıma oturduğun da ona baktım, yalandan gülümsemesini sundu bana, bişeyler vardı bunu seçmiştim.
"dostum yüzün neden bu halde? herşey yolunda mı?"
"nasılsın johnny?"
"ben iyiyim, aynı işte. yüzünün neyi var?"
derince nefes alıp yüzüme baktı, gözlerine bakıp ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"taeil hyung'un yanından geliyorum."
onun güzel ismini duyduğum için heyecanlanmıştım ama bu heyecan yerini hemen korkuya bıraktı. telaşla jaehyun'a baktım.