Anlatmaya devam ederken Bulut'un yüzündeki merak ve şaşırma ifadelerini çok iyi görebiliyordum. 

-Aradan aylar geçti ve Gizem..

Aklıma geldikçe kendimi tutamadım. Gözyaşlarıma hakim olamadım. Hıçkırarak ağlamaya başladım ve zar zor bu acı cümleyi kurdum :

-Gizem doğumda öldü..

Bu sefer kendimi gerçekten tutamadım ve aslında tutmak istemediğimi de fark ettim. Bulut'un gözünden damlayan göz yaşını gördüğümde hıçkırıklarım artmaya devam etti. Hiç bir şey demedi. Sadece ayağa kalktı, ayağa kalktım. Herkes bize bakarken Bulut beni kendisine doğru çekti ve kafamı göğsüne yasladı. Orada beni sakinleştirdiğinde eve doğru yürümeye başladık ve yolda devam ettim anlatmaya.

-Gizem'in öldüğünü büyüdüğünde ona açıklayamazdım, açıklayamazdık. Hem annesi olmayacaktı, hem de babası. Benim küçüklüğümde böyle geçmişti ve ne kadar kötü bir durum olduğunu farkındaydım. Onunda gecelerce ağlamasına izin veremezdim. Onunda bu kadar üzülmesine bu duyguları yaşamasına izin veremezdim. İlk başta yurda verdik ve her gece yanında durdum. Sonrasında evlatlık almak istedim. Bunun için evli olarak gözükmem gerekiyordu. Yine bizim okuldaki Barış isminde birisi bunu kabul etti. Yani kağıt üzerinde bir evliliğimiz olacaktı Kumsal'ı evlatlık alabilmemiz için. Durum bu kısacası.

Ne diyeceğini nasıl bir tepki vereceğini bilemedi. Sadece sustu ve gözlerimin içine baktı. Gözleri bir çok şeyi anlatıyordu zaten. 

-Güneş, bunu neden günlerdir söylemedin peki bana ? Anlatmadın. Bende.. bir an gerçekten çocuğun senin olduğunu düşünmüştüm. Sana olan güvenimi boşa çıkarmadığın için teşekkür ederim. Birine kolay kolay güvenemem. Ama bu güveni seni ilk gördüğümde sağladın. Bu yaşta bu kadar masum ve temiz kalpli kalabilmenin sırrı ne ?

Bulut bana övgülerini yağdırmaya devam ederken, şu an gerçekten kalbimin acıdığını hissediyordum ve hiç bir şey, Bulut'un güzel sözleri bile yüzümü güldürmeye yetmiyordu. Bir bencillik yapmış ve onu, Kumsal'ı bırakıp buraya gelmiştim.  Evet kendisi şu anda 7 yaşında, büyüdü ve bir şeyleri anlayacak yaşa geldi. Yine de onun üzülmesi, annesi için bir damla göz yaşı dökmesini bile kaldıramıyordu kalbim. Çünkü o gözyaşlarının binlercesini dökmüş ve ne kadar can acıtan bir duygu olduğunu bizzat yaşamıştım.. Bana bakan derin bakışlara, Bulut'a bir cevap vermem gerektiğini hissettim. 

-Bulut, teşekkür ederim güzel sözlerin için. Ama şu an da gülecek eğlenecek durumda değilim. Bu mesajın yani Kumsal'ın beni özlemiş olmasının ne kadar gerçek olduğunu bilmiyorum. Evet bende onu çok özledim ama aynı şey değil. O beni annesi biliyor ve annesinin olmaması veya ondan uzak olması duygusunu çok iyi biliyorum, onu anlıyorum ve bu duyguyu yaşamasını istemiyorum. 

-Anlıyorum ben seni. Bak şimdi sana bir teklifim var. Bana güveniyorsun değil mi ?

-Tabi ki.

-O zaman bu konuyu bana bırak. Ben bir şekilde bunu halledeceğim. Merak etme Kumsal bir damla bile gözyaşı dökmeyecek. Üzülmeyecek. Onun yüzünü güldüreceğim, senin için.. Ama şimdi çok stres olduk biraz rahatlayalım. Benim eve gidelim, sana bir çorba yapayım, bir şeyler atıştıralım. Belki bir film izleriz. Ne dersin ?

Biraz düşündükten sonra cevap verdim.

-Tamam eve çıkalım.. ama Kumsal konusunda emin değilim. Yanlış anlama sana kendimden bile daha çok güveniyorum. Ama bu konuya dahil olmanı istemiyorum. Barış.. takık bir tip ve tam dört senedir kafayı bana takmış biçimde. Belki de Kumsal'ı evlatlık almayı kabul etme sebebi de bendim. Beni tekrar oraya döndürmek, yanına almak için elinden geleni yapacaktır. Benim yüzümden başının belaya girmesini istemiyorum. Bu konuyu bırak, ben bir şeyler düşüneceğim olur mu ?

GÖKYÜZÜWhere stories live. Discover now