29

1.9K 154 110
                                    

Jade Gryffindor ortak salonundaki büyük kırmızı koltuğa yerleşti ve kendisine gelen mektubu bir kez daha okumaya başladı.

"Sevgili kızım,

Biliyorum sen bana fazlasıyla kızgınsındır, hatta nefret ediyor bile olabilirsin. Sonuna kadar haklısın. Annene ve sana haber vermeden çekip gitmem seni yıpratmıştır. Ama benim de bir sebebim vardı. Nasıl tepki verirsin bilmiyorum ama yine de söyleyeceğim, kendi isteğimle ölüm yiyenlere katıldım. Umarım kötü karşılamazsın.

Bu yaz seni görmek için eve döneceğim. Umarım teklifimi kabul eder ve bize katılırsın.

Seni çok seven baban

Elindeki parşömeni tekrar buruşturup cebine attıktan sonra çantasından temiz bir parşömen çıkardı ve tüy kalemini eline aldı. Her ne kadar hoşuna gitmese de bir-iki kelime yazması lazımdı.

Bu, buruşturup bir kenara fırlattığı 5. parşömendi. Hiçbiri olmamıştı. Babasına ne demesi gerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Sabır dilercesine nefes verdikten sonra yeni bir parşömen aldı ve tekrar yazmaya koyuldu.

Fred arkadaşlarının yanından ayrılıp ortak salona girdi. Jade tek başına büyük kırmızı koltukta oturuyor, dizlerini kendine çekmiş bir şekilde parşömene birşeyler yazıyordu ve fazlasıyla bıkmış görünüyordu. 

"Jade?"

Sevgilisinden cevap alamadı.

"Ne yazıyorsun?"

"SİKTİR! OLMUYOR İŞTE!"

Jade sinirle elindeki parşömeni buruşturup diğerlerinin yanına fırlattıktan sonra alnını dizlerine yasladı ve bıkkınlıkla nefes verdi. Gözlerini kapatıp sakin olmaya çalıştıktan sonra ne yazabileceğini düşünmeye başladı.

Fred sevgilisinin bu sinirli haline çaktırmadan gülerken büyük kırmızı koltuğa, Jade'in yanına oturdu.

"Bebeğim biraz sakin mi olsan acaba hm?"

Jade birden gözlerini açtı. Az önce yazmayı düşündüğü ne varsa hepsi aklından uçup gitmişti. Beyninde sadece Fred'in sesi yankılanıyordu. "Bebeğim...bebeğim...bebeğim..."

Jade yavaşça başını kaldırdı. Yanakları kıpkırmızıydı ve yüzünde aptal bir sırıtış vardı.

"Sen...az önce ne dedin Fred?"

"Bebeğim dedim. Ne var bu- Ah sen..."

Fred Jade'in kıpkırmızı yanaklarını görünce gülmeye başladı. Jade sahte bir sinirle ona baktı ve koluna bir yumruk geçirdi.

"Gülme!"

Fred gülmeye devam ederken Jade'i kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Jade kafasının Fred'in göğsüne çarpmasıyla kıkırdadı ve ellerini onun göğsüne yasladı.

"Ama sen çok sevimlisin Jadie~"

"Jadie mi? O nerden çıktı şimdi Fred?"

"Bilmem"

Jade küçük çaplı bir kahkaha attıktan sonra başını kaldırıp Fred'e baktı.

"Tamam Fredie böyle diyebilirsin izin veriyorum"

Koşar adımlarla Gryffindor ortak salonuna giren George ve Angelina heyecanla bağırmaya başladılar.

"Hey! Romantikliğin sırası değil şimdi! Mükemmel bir haberimiz var!"

Jade hızla Fred'in kollarından kurtulup George ve Angelina'ya baktı.

"Ne var yine?"

"Blair okuldan kovulmuş!"

"NE?!"

Jade kocaman gülümseyip ayağa kalktı.

"Siz nereden öğrendiniz?"

"Isadora söyledi. Profesör Dumbledore kavga ettikleri için ikisini de odasına çağırmış. Isadora'ya ufak da olsa bir ceza vermiş. Blair'ı ise Fred'e gizlice aşk iksiri vermesinden ve Jade'e büyük bir affedilmez lanet uygulamasından dolayı okuldan atılmasına karar vermiş"

"Isadora nerede şimdi?"

"Han'a söylemeye gitti"

"Peki ne zaman gidecekmiş Blair?"

"Trene giderken gördüm onu"

Jade sinsice gülümseyip zaman kaybetmeden ortak salondan çıktı. Fred onun ne yapacağını anlamış, bu manzarayı kaçırmamak için Jade'in peşinden gidiyordu. George ve Angelina'da anlamsız bakışlarla onları takip ettiler.

Jade trene girmekte olan Blair'ı durdurdu. Fred, Angelina, George ve onlara sonradan katılan Han ve Isadora ikisini uzaktan izliyordu.

"Blair. Gidiyormuşsun..."

"Evet. Çok mutlusunuzdur, değil mi?"

Jade alayla gülümsedi.

"Hayatta tek bir kişi hariç kimseye nefret beslemedim. Sen değilsin üzerine alınma"

Bir süre duraksadıktan sonra devam etti.

"Arkadakilere bak. Aramızda hep anlaşmazlıklar oldu. Örneğin Han ve Fred...Ama şu an gayet iyiler. Çünkü Han ona verdiğimiz ikinci şansı akıllıca kullandı ve Fred'den özür diledi. Şu an hepimiz onu çok seviyoruz. Ama sen? Fred'e aşk iksiri verdikten sonra pişman olup özür dilemek yerine bana saldırmayı tercih ettin"

Blair sessiz kaldı. Jade memnunca gülümseyip elini Blair'ın omzuna koydu.

"Yolun açık olsun. Umarım bir daha bize bulaşmayı aklından bile geçirmezsin"




𝑺𝒉𝒆 𝑰𝒔 𝑵𝒐𝒕 𝑨𝒇𝒓𝒂𝒊𝒅- 𝑭𝒓𝒆𝒅 𝑾𝒆𝒂𝒔𝒍𝒆𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin