𝑫𝒊𝒙

484 49 29
                                    

Lunaparka gitmiş eğlenmiştik. Atlı karıncalara binmiş, pamuk şeker almıştık. Changbin'i ilk defa böyle eğlenmiş görüyordum. Artık sık sık gülümsüyor, fotoğraf çekileceği zaman renkli fotoğraf çekiliyor ve benimle çekiliyor, herkese karşı ilgili davranıyordu.

Sanırım yavaşça onu acıdan uzaklaştırıyordum.

Şu an ise odamızdaydık. Akşam yemeğimizi otelin akşam yemeği saatine yetişemediğimiz için başka yerde yemiştik. Şimdi ise ben bıkkınlıkla etrafa bakınıyor, Changbin de telefonla ilgileniyordu. Ani bir cesaretle Changbin'in elinden telefonu alıp kapatmış ve yanıbaşımdaki komidinin üstüne koymuştu.

"Neden böyle bir şey yaptın?" dedi Changbin.

"Çünkü sadece telefona bakıyorsun hadi biraz konuşalım!" dedim şirin bir sesle.

"Ne konuşacağız?" dedi Changbin. Bir süre düşünmüştüm ancak aklıma konu gelmeyince dudağımı büzüp 'bilmiyorum.' demiştim.

O sırada gözlerinin dudaklarıma kaydığını farketmiştim. Ardından hemen dudağımı eski haline getirip gülümsedim.

"Senin bir fikrin var mı?" dedim. O sırada aniden tepemde durunca şoka girmiştim.

Yüzlerimiz....çok yakındı.

"Bence çok güzel şeyler yapabiliriz." dedi sırıtarak.

O sırada imayı anlamamla çığlık atıyormuş gibi ses çıkardım.

"İmdaaat odamda bir sapık vaaaar." Changbin ise gülümsemişti.

"Ben aslında uyuruz diye düşünmüştüm. Ama düşündüğün şeyi istiyorsan..." dedi ve yüzlerimizi baya yakınlaştırdı. Artık aramızda 6-7 cm ya var ya yoktu.

".....neden olmasın." diyerek cümlesini tamamladı Changbin. Ardından ise komidinin üstündeki göz bandını almıştı.

"Ama şimdi olmaz şu an uyumam gereken konular var." dedi ve göz bandını gözüne takıp iyice uzandı yatağa.

"İyi geceler Lix."

"İ-iyi geceler hyung."

Changbin uyurken ben ise gözlerim açık tavanı seyrediyordum. Aklıma o an geldiğinde kızarmadan edememiştim.

Yakınlaşmadan değildi onu yanlış anladığımdan kızarmıştım.

Cidden öyle.

Changbin'e baktığımda mışıl mışıl uyuduğunu farketmiş ve ben de uyumak için hazırlandığım sırada belimde hissettiğim ellerle donup kalmıştım.

"Sarılabilir....miyim Lix-ah?" dedi tereddütle. O görmese de kafamı sallamış ardından göremediğini hatırladığımda boğazımı temizleyip yanıt verdim.

"Tabii ki hyung." bunu dememle belimdeki ellerini sıkılaştırması ve bana iyice yaklaşması bir olmuştu.

Artık yaşayamıyordum sanırım.

Ben de anın huzuruyla ve kalp atış hızımı umursamadan gözlerimi kapatmış ve kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.

Helöööö
8393939 sene olmuş yb atmayalı
Neyse umarım beğenirsiniz <333333

pain don't go away ✧ changlixWhere stories live. Discover now