19. BÖLÜM - Ses

7.1K 338 115
                                    




Umarım hayatınızın hiçbir döneminde böyle bir sesi duymazsınız... Hepinize iyi okumalar bebeklerim... <3

******


*

Annelere bir şey olamazdı, olmamalıydı. Bu dünya üzerindeki tüm anneler sonsuza kadar yaşamalıydı.

*

19. BÖLÜM - Ses

''Se... Siz ne yapıyorsunuz burada?''

Gözlerimden alevler saçarken bu alevlerden bir top oluşturup tam da Uraz'ın suratının ortasına fırlatmak istiyordum.

''Hoş geldiniz... Biz de Nihal Hanım'la tam sizden bahsediyorduk...''

Elini tutunduğu yatak korumalığından kaldırıp yine tüm ukalalığıyla sırıtmış suratıma bakıyordu. Benim ona 'siz' diye hitap etmem gözünden kaçmamış olacak ki hoş geldiniz derken sondaki z harfini özellikle bastırarak söylemişti. Ya da çoğul konuşmasının tek nedeni kucağımdaki bebekti.

''B... Benden derken?''

İstemsizce kucağımdaki Nehir'i daha da sıkı kavramışken devam etti konuşmaya.

''Evet. Annenizin ve doktoru olarak benim de size açıklamamız gereken birtakım şeyler var. Şöyle oturmaz mısınız?''

Bir eliyle gösterdiği koltuğu es geçip annemin yatağının başucuna yöneldim. Uraz'ın birden ciddileşen surat ifadesi ve çatılı kaşlarından ciddi bir şeyin gerçekleştiğini anlamak zor değildi. Ayrıca... Bir dakika... Doktoru olarak mı?

''Anne neler oluyor? Doktoru olarak da ne demek?'' gözlerimi annemden kaldırıp Uraz'a döndüm. ''Kardiyolog olduğunuzu sanıyordum...''

Sorgular bakışlarımdan sonra Uraz yanıma gelip ellerini omuzlarıma yerleştirdi. Beni oturmam için koltuğa yönlendirirken annemin yüzündeki ifade bana hiç ama hiç iyi hissettirmedi. Sanki... Sanki aramızda değil gibiydi.

''Kardiyolog değil, Kalp ve Damar Cerrahı... İkisi arasında fark var. Her neyse... Sanıyorum ki birkaç saat öncesinde hastaneden ayrıldınız, öyle değil mi?''

Sanki bunu birlikte yapmamışız gibi gayet ciddi bir ifadeyle sorması kaşlarımı şaşkınlıkla yukarı kaldırmama neden oldu. Ne kadar iyi yalan konuşabiliyordu böyle, tüm ciddiyetiyle... Acaba bana da yalan söylemiş miydi saatler önce?..

''Evet... Yani, çok önemliydi. Yoksa ayrılmazdım.'' anneme dönüp devam ettim. ''Sen de biliyorsun anne. Yoksa asla yalnız bırakmazdım seni.'' yeniden Uraz'a döndüm. ''Ama anlamıyorum... Neler oluyor?''

Annemin gözleri yarı aralık bizi dinleyip dinlemediğinden bile emin değilken odaya girdiğimden beri bir şeyi fark edememiştim. Annemi en son odada bıraktığımda üzerinde bebe mavisi pijaması vardı ancak şu an... Bebe mavisi pijamalar gitmiş onun yerine mavinin olup olabileceği en çirkin tonu olan bir ameliyat kıyafeti vardı. Şu arkadan bağlamalı olanlardan... Üstelik arkadan bağlı olmadığı bile belliydi, göğsünden uzayan sargı bezlerinden.

Benim gözüm bu sargı bezlerine takılı kalmışken Uraz boğazını temizleyerek korkunç bir ciddiyetiyle başladı konuşmaya.

''Siz hastaneden ayrıldıktan dakikalar sonra anneniz tekrar fenalaşmış. Sabahkinden biraz farklı olarak sakinleştirici ilaçlar işe yaramayınca doktorumuz müdahale etmiş ancak... Annenizin... Uzun zamandır yaşadığı bir kalp yetmezliği sorunu varmış. Bunu buradaki hastane kayıtlarından öğrendik. Doktoru bu hastanedeki kardiyolog olan Aydın Bey. Yaklaşık bir yıl öncesinde tüm tedavilerini aksatıp, muayeneye de gelmediğini söyledi. Zaten araya hamilelik de girince bir daha sadece jinekolojik muayene için gelmiş hastaneye. Ve şimdi de... Anneniz fenalaşınca... Onu ameliyata almak zorunda kalmışlar. Hastanenin önceki Kalp Cerrahı başka bir hastanede çalışmaya başladığı için hastanede Kalp Cerrahı açığı vardı. Ben de bugün sözleşme imzalamak üzere buraya geliyordum ki bu ani ameliyat karşısında tabii ki annenizi başka hastaneye sevk edemezdik. Bu yüzden annenizin ameliyatını ben gerçekleştirdim. Kendisine by-pass uyguladık. Bu ameliyat onu kısa bir süre daha idare edecek ancak adını organ bağışı listesine eklemekten başka çaremiz de yok maalesef...''

BEBEK (Kitap Oldu!)Where stories live. Discover now