saat 22,02 gösterirken zilin çalınmıştı, onun geldiğini biliyordum, yerimden kalkıp kapıyı açtım. bana sırıtarak bakıyordu yükünü dağıtmak istiyordum ama kendimi durdurdum.

"naber koca oğlan?"

"kes sesini!"

içeri girdiğinde peşinden bende girmiştim, salona gelip eşyalarımı inceliyordu,adımlarını taeil ile olan resimlerimizde durdurdu. onu izliyordum, en ufak bi hareketinde yüzünü dağıtmak için zaman kolluyordum.

"ne kadar da güzel resimler bunlar böyle?"

"uzak dur ordan!"

bana inat eline alıp çerçevedeki resmimize uzun uzun bakıyordu.

"sana uzak dur ded-

sözünü bitirmeme izin vermemişti,

"taeil'i çok uzun zamandır tanıyorum."

durup kalmıştım öyle konuşmasının devamını merak ediyordum, konuşmasını bekledim.

"küçüklükten beri onun yanındaydım, ya da nasıl denir? arkasında.."

bana bakıp sırıttı, iğrenç gülümsemesine kusmak istiyordum.

"iğrenç bi sapıksın!"

beni dinlemiyordu konuşmaya devam ediyordu, bende konuşsun istiyordum taeil ile alakası neydi? bilmek için sustum.

"küçükken ailelerimiz arkadaşlardı, bize yemeğe gelirlerdi..biliyor musun küçük taeil çok masum ve ufaktı."

nefes alırken ben kendimi sıkıyordum, aklıma gelenler olmamış olsun diye dua ettim.

"ondan hep uzun ve iriydim, onu köşeye sıkıştırdığım zaman kaçamazdı. çilek gibi kokusu ve dudakları onu hep istememe sebep olurdu johnny!"

"kes sesini seni şerefsiz!"

beni dinlemiyordu asla.

"ona dokunduğum zamanlar gözlerinden nehirler akardı, bunu umursamaz ve ona dokunurdum. bu hep hoşuma giderdi-hala da gidiyor."

sırıtırken resimi yere koydu ve konuşup bana baktı.

"onunla yattın mı young ho?"

gözlerinde bu sefer kin vardı, çok net belliydi,kaşımı kaldırıp ona cevap verdim.

"ben taeil istemediği hiçbir an dokunmadım, sen ise ona zorla sahip olmaya çalışmışsın seni piç kurusu aramızda ki fark da bu zaten."

sözlerim onu sinirlendirmişti, gözlerinden herşeyi anlıyabiliyordum. evi tekrar gezerken belinde ki silahı farkettim, demek beni öldürmeye geldin..

"zenginliğin ile mi tavladın onu?"

"taeil hiçbir zaman para ile bişey yapmadı, yapmazdı. ikimizin aşkı bizi birleştirdi. sen onu tanımıyorsun!"

bu sefer sözlerim onu durdurup bana yürümesini sağladı, içim deki öfke daha da büyümüştü, taeil'imi taciz etmişti bu piç kurusu bunun hesabını verecekti.

"onu tanımayan sensin, benden kaçmasını sebebi benim ona yaptıklarımın yanında daha başka şeylerde var, ve sen bunları bilmiyorsum koca oğlan.. taeil seni hiçbir zaman sevmedi."

yüzüne sıktığım yumruğu geçirmiştim, fazla olmuştu üzerine çıkıp yüzünü yumruklara boğdum. burnundan, ağzından kanlar akıyordu, boğazına yapılmıştı, onu boğup öldürmek istiyordum.

"yalan söylüyorsun! yalan söylüyorsun seni piç!"

delirmiş gibiydim, yüzü kandan gözükmez hale geldiğinde yavaşlamaya başladım, hızlı hızlı nefes almaya başlamıştım.

"taeil benim duydun mu johnny? artık onun için bittin sen."

arkam dönük sözlerini devam ettiriyordu, ellerim onun yüzündeki kanla boyanmıştı.

"ve sen seo young ho artık aramıza giremeyeceksin."

arkamı döndüğüm de belindeki silahı bana doğru doğrultmuştu, hızla elinden aldım onu bana bakıyordu yattığı yerden kanlı yüzüyle.

"burda biri ölücek ve taeil diğeri ile mutlu olacak ve senin ölmen gerek koca oğlan."

silahı ona doğrultmuştum ama hala konuşuyordu, sözleri sinir krızıne girmemi sağlıyordu. taeil'ime yaptıklarını düşündüğümde sevgilim onunla mutlu olamazdı.

"senin gibi bir sapık ile sevgilim mutlu olamaz,burda ölemesi gereken kişi ben değilim piç kurusu sensin."

konuşmam biter bitmez silahtan çıkan kurşunun sesiyle kulağım uğuldamaya başlamıştı, dizlerimin üzerine çöktüm. gözlerim yavaş yavaş açılırken o şerefsiz yerde kanlar içinde yatıyordu, ellerim ise onun lanet kanıyla bulanmıştı,onu öldürmüştüm, artık sevgilimi rahatsız edemeyecekti ama ben artık bir katil olmuştum.

--

çok güzelsiniz babalarım

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

çok güzelsiniz babalarım.

ғᴏʀ ʏᴏᴜ ﹣ ᴊᴏʜɴɪʟOnde histórias criam vida. Descubra agora