5- "Oyy Dövülürmüşte"

En başından başla
                                    

"Buğra. Buğra kalk Buğra. Buğra oha Buğra. Buğra sen niye beni uyandırmıyon Buğra. Buğra kaç saattir evde yokum Buğra. Buğra azıma sıççaklar Buğra."

''Derin. Biliyonmu ismimden utandım.''

''Haklısın'' diyip ayaklandı bende arkasından gittim. Birlikte merdivenden inip kapının önüne geldik. Kapıyı açtığımda karşımda annem ve babam vardı. Evet şimdi sıçtık.

Burak'ın Ağzından:

Nerde bu gerizekalı Derin.

Rehbere girip adını aradım. 'Beyaz Çöp' bu isim aklıma nerden geldi bilmiyorum ama yıllardır adı böyle. Arama tuşuna bastım. Oha açtı.

"Nerdesin azına sıçtığımın salağı?" dedim sinirle.

"Burak" dedi. Bu,bu Beril aq bu. Telefonu kulağımdan çekip isime baktım Beril. Yohhıammına.

"Ya şey Beril çok böyle pardon. Olm ben Derin'i arıcaktım. Seni niye aradım. Ben sana demedim zaten onları ya Ber-" sözümü kesip bağırmaya başladı.

"Ben anlıyıcağımı anladım Burak siktir git bir daha arama beni!" diyip yüzüme kapattı.

AQ NERDEN GİTTİM BEYAZ ÇÖP KOYDUM O NE HEM HEP TİPİNE SIÇTIĞIM DERİN'İ YÜZÜNDEN.

Rehber'e girip tekrar Beril'i aradım. Açtı.

"Beril" dedim korkak sesle.

"Ne var ya ne var?! Gerizekalı. Derin'i arıcam diyo bide 'D' ve 'B' aradaki farkı göstermemi ister misin?"

Oha kız zeki.

"Ya anlatcam ama inancan. Ben Derin'i 'Beyaz Çöp' diye kaydettim sen de 'Beril' olunca öyle şey oldu. Yani yoksa ben sana asla öyle demem." dedim. O görmesede alt dudağımı sarkıttım.

"Bişey sorcam?" dedi.

"Sor" dedim

"Sen niye benim biricik Derin'imi 'Beyaz Çöp' diye kaydediyon?" diye sordu. Harbiden ben niye Beyaz Çöp diye kaydediyom¿

"Ya hani Derin'in yüzü bembeyaz ya ama beyni çöp gibi o yüzden." dedim gülerek.

"Hımm" diye mırıldandı. "O zaman görüşürüz Derin'e selamlar öptüm."

"Görüşürüz" dedikten sonra telefonu kapattım.

"1 DAKKA BERİL BANA ÖPTÜM MÜ DEDİ¡¡¡!!! OHA!" diye bağırıp telefonumdan 'Harlem Shake' açtım. Kafamı sallayarak dans etmeye başladım.

Niye bu kadar sevindim. Deli miyim neyim?

Buğra'nın Ağzından:

"Anne, baba?" diyebildim kendimi zorlayarak çünkü o adama 'baba' demek gerçekten benim için ölüm gibi bir şey.

Annem ilk önce Derin'e sonra tekrar bana baktı. "Bu kız kim Buğra?" diye sordu.

Hemen ardından o şerefsiz "Bu kızları bizim evimize getirme diye sana ev aldık Buğra unuttun mu?" dedi. Neyi ima ettiğini bende Derinde anlamıştı tabiki.

Derin "Bu kızlar derken? Ben düşündüğünüz gibi biri değilim bey efendi. Ben gidiyorum." deyip kapıdan çıktı.

"Anne, Derin benim arkadaşım." deyip o adamın suratına bakmadan koşarak Derin'in yanına gittim.

"Derin!" diye bağırdım arkasından.

"Ne var?" dedi hala koşarken.

"Dur bi Derin." dedim bende.

"Niye ailene beni nasıl sürtük diye tanıttığını anlatman için mi?" diyip hızlı hızlı yürümeye başladı.

Nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde koştum ve yanına yetiştim. "Derin, annem ve o şerefsiz seni tanımıyorlar bile. Aneme karşı beni kötülemek için böyle bir cümle kullandığına eminim." Bir anlık stresle o adama baba demeyi unuttum, yap bakalım açıklamanı şimdi Buğra.

"Baban hakkında nasıl konuşabilirsin böyle?" derken kaşlarını çatarak yürümeyi bırakıp bana döndü.

"O adam benim babam değil."

"Ne?"

"Babam gitti benim, ben daha 9 yaşındayken bıraktı bizi." Üzüldüğünden midir bilmem ama yüzü biraz daha yumuşadı -yada en azından bana öyle geldi-

"Peki neden şerefsiz diyorsun o adama?"

"Annemle o, ben 12 yaşındayken evlendiler. Onlar evlenmeden önce iyi anlaşıyorduk, sonra evlendiler ne oldu bilmiyorum ama bana karşı berbat bir insan olmaya başladı. Ben büyüdükçe öfkesi de arttı gibi. E haliyle benim de öyle..."

Birkaç dakika sustuk. Sonra, "Neyse, boşver onu. Yani o adam da annem de seni tanımıyor. Emin ol annem senin hakkında böyle düşünmemiştir. O adam yerine de özür dilerim. Kaç yaşına gelmiş ama hâlâ nerede ne konuşacağını bilmiyor." dedim.

Gülümsedi, "Tamam, senin suçun yok. Ama lütfen bir daha o adamla karşı karşıya getirtme beni. Yoksa suratına yumruğu sallayıp sövebilirim."

"Yapıcağım en son şey falan ikinizi yanyana getirmek."

"Ben gidiyim o zaman." derken kafasını hafif sağa yatırdı.

"Ben bırakayım seni." deyip bir adım attım. Elini ve kafasını sallayarak, "Yok,yok. Gerek yok, ben giderim şöyle yürüyerek." dedi.

"Salak mısın sen?" dedim, kafasını aşağı yukarı salladı.

"Nasıl gideceksin yürüyerek, bir taksi çağırayım, öyle git."

"Haklısın, mantıklı." dedi, gülümsedim.

Taksi durağını arayıp bir taksi çağırdım, Derin'i bindirdikten sonra eve geri dönmek için yola koyuldum.

Derin'den:

Kafamı taksının camına koyup dizilerdeki klasik düşünme sahnesini gerçekleştirmek istedim fakat benim kafam parçalanacak gibi cama çarptığından kafamı kaldırıp dik bir şekilde düşünmeye başladım.

Eğer Buğra bana bu anlattıklarını anlatmamış olsaydı, orada büyük bir kıyamet koparır üstüne trip atardım. Ama anlattıkları biraz üzmüştü beni ve çok da uzatmak istemedim. Zor bir çocukluk/ergenlik dönemi geçirmiş gibi ama çok da olgun. Nasıl böyle olabiliyor? Nasıl babası onu çocukluğunda bırakmışken, ergenlik çağında başına ufak bir felaket gelmişken bu kadar olgun ve ciddi oluyor?

Hiç tanışmamış mı olsaydık? Çünkü gerçekten tuhaf bir hayatı var.

Ama gülümsetebiliyor beni, şu tanıştığımız birkaç günde bile mutlu etti beni.

Yine karasızlık beynimi sömürüyor gibiydi ki evin yakınlarına geldiğimiz için inme kararı aldım ve düşüncelerim bir bulut gibi uçup gitti.

****

Vote ve Yorum Verirseniz Sevinirim Sizi Seviyorum!

Yaz BelamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin