eyes on you ✦ middle

39 4 70
                                    

Gururunun biraz da olsa-az anlamı taşıyan kelimeler kullanmak gereksizdi, kesinlikle çok sinirli ve hasarlı hissediyordu bu durum hakkında- yara aldığı o olaydan sonra belirli bir süre geçmiş, zamanında hastaneye yetişmesini sağladığı için dikik siyah saçlara sahip oğlanın kolu çok kısa bir sürede iyileşmişti. Doktorun eğer biraz daha geç kalınmış olsa yarasının enfeksiyon kapıp da başka kötü sonuçlar doğurma ihtimalinin varlığından bahsettiğini her hatırladığında gidip köpek tipli genci parçalarına ayırma, ölümüne ısırarak yaptığı hatanın farkına vardırma isteği ile doluyordu. Tamam sinirlerini uzun zaman sonra bu kadar bozan o davranışını yaptığından beri bir haftaya yakın bir süre-daha fazla ya da daha az da olabilirdi, Hibari'nin tarihlerle arası hiç iyi değildi- geçmiş olabilirdi ama elinde değildi işte, o konuşma esnasında kahverengi gözlerinin nasıl korku dolu olduğunu görmüştü sonuçta. Bir ihtimal tekrar en sevdiği şeyi yapamayacak olmasının düşüncesi bile ürkütmüştü onu ki bu çok normaldi, uzun bir süre yaparken eğlendiği tek şey buydu sonuçta. Ama gri gözler bu sahnenin ardındaki sebebi anlamış olsa da hiç iyi hissetmemişti, içini burkmuştu resmen o titreyen kapaklar ve bu canını yakan, istemediği hissin tamamen susması için-belki de önemsiyor olduğundan- asla bakışlarının acı çeker ifadeye dönüşmesini istemiyordu. İşte bu  yüzden hastaneden çıktıkları zaman bir kere daha sormuştu aynı soruyu sesine endişenin yansımış olmasına bile takılmadan.

"Kendini feda etmek konusunda gerçekten de kararlı mısın? Yapmana gerek yok, normal bir şekilde hayatını yaşamaya geri dönebilirsin her an, kimse seni yargılamak gibi bir şey de yapamaz da."

Aldığı cevap yine kocaman bir gülümseme ve rahat şekilde söylenen bir eminim sözü olmuştu. Hiç düşünme ihtiyacı bile duymamış, sanki kendisinden beklediği cümle bunun aynısıymış gibi davranmıştı. Boynunun arkasında birleştirdiği iki kolu ile birlikte tek ayağını da havaya kaldırıyor, ayağının gittiği yöne ters biçimde de aşağıya yöneltiyordu vücudunu eğlenir halde. Sağ kolunu kaplayan sargı ise çok net şekilde seçiliyordu uzaktan bile olsa... 

Birkaç dakika-belki de sadece saniyeler geçmişti, Hibari bu konuda yine hiç emin değildi- aralarında geçmiş olan bakışmanın ardından el sallayarak eve gideceğini söylemiş, kısa boylu genci kendi düşüncelerinin arasında boğulur halde bırakmıştı farkında bile olmadan. Gri gözlerini saçları içine girdiğinden dolayı kısıp gittiği yönün tam tersine yani okula doğru ilerlerken onun bir daha acı çekmemesi için elinden geleni yapma kararı almıştı kalbinin en derinlerinden yükselen sesi dinleyip de.

Şimdi ise kendi odasının da bulunduğu beton yapının en üst kattaki camından aşağıya kafasını hafifçe sarkıtmış, tek elini yumruk yaparak çenesine dayamış halde beklerken zihninin içinde dolaşan tek düşünce buydu. Korumak istiyordu, bunun için de elinden geleni yapmaya fazlasıyla hazırdı ama aralarında var olan koca boşluğu kapatmadan ve kendi kişiliğinden de ödün vermeden  bunu yapma şansı var mıydı ki?

Derin bir nefes verdi dışarıya doğru, bu aralar bu eylemi de çok yapmaya başlamıştı zaten. Şu anlık yapabileceği herhangi bir çözüme sahip olmadığını çok iyi biliyordu. Sonuçta sihirbaz değildi, cebinde veya şapkasında numaralar saklamıyordu ya. Bu yüzden düşüncelerini susturdu önce. Ardından da gri gözlerini bahçeye, beyzboldaki iyi hareketlerden birini yapmış olduğu için heyecanla hareket eden ve rüzgarın etkisiyle sallanan siyah saçlara çevirdi. Yarın maçı vardı bu da sürekli kötü şeylerin, onun üzülmesine yol açacak olayların gerçekleşmeyecek olduğunun bir göstergesiydi işte. Tabi bu rahatlama hissi sadece birkaç saniye sürmüş, onun uzun zaman sonra düzgün şekilde gülümsediği yakın arkadaşlarının tam yanında konuşmalarını dinlemişti ses çıkarmadan. İzleme şanslarının bazı durumlar yüzünden olmadığını öğrenmişti ki bu olabilecek en kötü senaryolardan biriydi, kahverengi gözler az da olsa parıltısını yitirebilirdi çünkü...

eyes on you ✦ yamabariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin