13

5.5K 1K 1.3K
                                    

Gözlerini kirli kırmızı ve siyah gibi görünen alanda gezdirip arkasını döndü Jisung. Nerede olduğunu bilmiyordu. Nasıl geldiğini de hatırlamıyordu.

"Merhaba?" açık alanda etrafına bakınıp birisini görmeyi umdu ama kimse yok gibiydi, bomboştu burası.

Sonra arkasında birisini hissetti. Nefes almak için zaman bile bulamadan beline dolandı iki kol.

"Jisung"

Aynı sesi işitti. Yıllardır yanında olan sesi.

"Evet?"

Kulağına üflenen nefes içini ürpertirken yutkundu stresle. Kötü bir şey olacaktı, içinde yine aynı his vardı.

"Kalbimi kırıyorsun Jisung" parmağına geçirilen parmakları hissetti, az sonra elinin üstü birisinin göğsüne bastırıldı ve Jisung arkasındakinin nabzını yokladı.

"Bir söz verdiğimizi sanıyordum" Jisung'un saçlarını okşayıp elini serbest bıraktı. "Sen iki yüzlü insanlardan kurtulacaktın ve ben seni koruyacaktım"

"Evet" bir süre bekleyip sesin ona cevap vermesini bekledi ama cevap gelmeyince kendisi devam etti "Zaten öyle yapıyoruz"

"O halde neden bana güvenmiyorsun?"

Kalbi hızlandı, içini korku kapladı.

İşittiği ses kırgındı, bir miktarda kızgın. Jisung'un ona duyduğu güvensizlik Minho'nun canını sıkıyordu. Onu tamamen kendisine bağlamak istiyordu, kendisinden başka kimseye güvenmesin kimseyle yakınlaşmasın istiyordu.

Jisung'u kendisine istiyordu Minho.

Changbin ona sahip mi çıkmıştı? Ne büyük yalandı ama! Minho ona sahip çıkıyordu bir kere, Changbin sadece Minho ile arkadaşlığı için Jisung'u sırtlanıyordu.

Ama ne olmuştu? Jisung Changbin'e Minho'dan daha çok güveniyordu.

Sinirliydi Minho, çok sinirliydi hemde. Jisung'un sadece ona inanması lazımdı!

Saçlarında dolanan eller durup aşağı inerken Jisung korkuyordu. Katil içgüdüleri o adamdan hemen uzaklașması gerektiğini söylüyordu ama Jisung hareket bile edemiyordu. Sanki nefes alsa öldürülecekmiș gibiydi.

Minho'nun elleri aşağıya doğru kayıp Jisung'un bacaklarının üstünde durdu, baldırlarıyla aynı hizadaydı. Jisung'u kendisine çekip yaslanırken gözlerini yumdu. "Cevap ver bana Jisung"

"B-ben..." devam edemedi çünkü söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. Yıllardır işittiği ve akla mantığa sığmayan bir sesin ona söylediği yanlış şeyleri doğru bellemesi yeterince tuhaftı. Ona güvenmemesi ise son derece olağandı. Ama bunu söylerse kafasına elveda edebilirdi.

"Sen ne!?" aniden bağırınca korkuyla sıçradı Jisung. Irileșmiș gözlerini etrafında gezdirip titreyen dudaklarını durdurmaya çalıştı. Gözleri dolmuştu. Harbi ağlamayalı ne kadar olmuştu?

"Ö-özür d-dilerim"

Titreyen dudaklarını tek eliyle kapatıp yere düşmemek için direndi. Minho'nun bacaklarında gezinen elleri de destekliyordu onu ama sanki o eller yüzünden düşüp gidecek gibiydi.

"Ne için özür diliyorsun Jisung!? Bana güvenmediğin için mi!? Inanmadığın için mi!? Sözümden çıkmayı düşündüğün için mi!? Hangisi için?!!"

"Hepsi için!" aniden arkasını döndü Jisung. Yanaklarından gözyașları süzülürken karşısındaki adama baktı.

Bunun olmasını beklememiști. Yine arkasını dönünce kaybolacağını ve kimseyi göremeyeceğini düşünmüştü Jisung.

99 Souls & 1 Murder [Minsung]Where stories live. Discover now