17 bana yalvarman daha eğlenceli olabilir

1.3K 218 333
                                    

🥺🥺lütfen🥺🥺🥺🥺yorumlar🥺🥺🥺🥺bırakın🥺🥺🥺🥺🥺okurken🥺🥺🥺🥺çok🥺🥺eğleniyorum🥺🥺🥺

ÖNCEKİ BÖLÜMÜ OKUDUĞUNUZDAN EMİN OLUN ❗️

"numarayı engelledik, chan ile de konuştuk. artık sana bulaşamaz."

"evet öyle." cümleme devam etmeye korktuğundan susmuştum ama bunu fark etmeyecek kadar salak değildi.

"ve?"

"aslında üzülüyorum."

"o seninle yanlış biçimde iletişim kurmaya çalıştı sonra sen ona odana gizlice girecek raddeye gelen takıntılı sevgisinden rahatsız olduğunu söyledin, ben de o biraz ısrar edince yumruklarıma kafa atmasına izin verdim, bunda üzülecek bir şey yok."

"yumruklarına kafa attı."

"aynen öyle. tamamen kendi kararıydı, benimle hiçbir alakası yok."

dediğine gülerken ileride bir markete girdik ve dondurma aldık, çıkıp sahil tarafından yurda dönüş yoluna koyulduk.

o günün ardından iki gün geçmiş bugün pazardı, hyunjin dışarı çıkalım da dışarı çıkalım diye odada herkesin başının etini yiyordu, en son minho yatağından ona bağırmış hyunjin susmayınca yastığının yakındaki box eldivenini kafasına fırlatmıştı. o şey neden minho'nun yanında bilmiyorum, sorgulamıyorum da.

jisung, "ben gelirim." demişti, ama felix "yok gidemezsin." diye kolunu boynuna atmış beraber dışarı çıkmışlardı. kapıdan çıkarken, "unuttun mu..." gibi bir şeyler fısıldadıklarını duymuştum. zaten sonra da hazırlanıp biz dışarı çıkmıştık.

"pazar günleri beraber takılırdık, diğerleri neden gelmek istemedi?"

"ah evet. onlar." gözlerini hızla kırpıştırıp dudaklarını ıslattı. "gelmemelerini ben istedim." dondurma çubuğunu dişiyle kırıp yanından geçtiğimiz çöp konteynırına attı. "jeongin, sana bir şey söylemem gerek ama ondan önce bir şey sormam gerekiyor."

başımı sallayıp, "tabi, seni dinliyorum." dedim. gergin görünüşü ister istemez beni de geriyordu.

"benimle vakit geçirmeyi seviyor musun? evet ya da hayır. çok seviyorum da kabul edilebilir bir cevap, her neyse." cevap için yüzüme bakıyordu, garip mi davranıyordu bu çocuk?

"tabi ki seviyorum, seninleyken eğleniyorum. şimdi de olduğu gibi." diyip bu anı kastederek gülümsedim.

"peki, ya birisi seni çok. ya da boş versene. sadece söyleyeceğim ve olup bitecek."

anlamaz anlamaz ona bakarken yoldaki gözlerini benimkilere çıkarıp yürümeyi kesti.

elindeki peçeteyi top yapıp avucunun içinde sıktı. "jeongin." bu garip haller... aklımdaki şey olma ihtimali yüzde kaçtır? "ben," durup nefeslendi ve devam etti ama bu arada benim yaptığım tek şey kelimenin tam anlamıyla mal gibi yüzüne bakmaktı. "seni seviyorum... yani öyle galiba."

son kelimesiyle kendimi tutamadan gülmüştüm. "galiba mı?" kollarımı önümde bağlayarak yüzüne baktım.

"ya galiba değil de seviyorum işte." gözünün içine baktım, çok eğleniyordum o kıvranırken.

"yani galiba değil ama seni seviyorum ama sevdiğimden eminim galiba seni hem yanlış yeri vurguluyorsun!" kelimeler havadaymış da biri orada biri burada yazılıymış gibi okuyup yan yana getirip asla doğru yerleştiremiyordu.

üstüne daha çok gidip onu köşeye sıkıştırırken lafımı bölüp ne olduğunu kavrayamadan kendimi yüzüm sırtına bakarken bulmuştum, bacaklarıma bir koluyla sarılıp boşta kalanıyla da belimden tutuyordu. omzuna almıştı beni manyak.

şehirlerarası otobüs, hyuninWhere stories live. Discover now