2 otobüs

2.6K 397 188
                                    

geçenlerde düzenlenen kural ve kanunlara göre artık şehirler arası otobüslerde koltuk numarası kullanılmayacaktı, yani bu herkesin istediği yere oturma hakkı var demek oluyordu.

"arkada boş yer var mıdır ki?" sadece kendim duymuştum, arkalara bakınırken yan yana boş iki koltuk gördüm ve adımlarımı hızlandırarak koltuklara ulaştım. boştu, kimsenin eşyası falan da yoktu. sırt çantamı arkamdan alıp cam tarafındaki koltuğa koydum, koridor tarafına da ben oturdum.

nefes alış verişimin normale dönmesi için bekledim bir süre sonra telefonumu aldım tekrar elime. "mixtape#4" dinlemeyi üçüncü kez bitirmiştim ve nefret edene kadar dinlemek gibi bir niyetim olmadığından şarkıyı değiştirdim.

fear, seventeen.

bu günlerde dilime dolanmış şarkının sesi yüzlerce şarkı arasından tekrar kulaklarımı doldururken gülümsedim, bu şarkıdan asla kurtulamayacağımı düşünmek eğlenceli gelmişti.

sol kulağımdaki kulaklık düştüğünde daha doğrusu çekildiğinde soluma dönüp kulaklığı tuttum ve sinirli sayılabilecek bakışlarımı karşımdaki. teyze? annemden tahminen on yaş büyük bir teyze vardı karşımda.

"teyze?" şaşkınlığım onu gülümsetmişti, garip olmasın diye karşılık verip bende güldüm, daha çok tebessüm gibiydi.

"oğlum, çağırdım çağırdım bakmadın kulağında şu zımbırtılardan var ondan duymadı herhalde diye şey ettim. kusura bakma çektim öyle birden." biraz mahcup gözüküyordu ama gerçekten biraz, çok da değil. başımı önemli değil der gibi salladım. haklıydı da yaptığında, sesi tamamen açmıştım dışarıda kıyamet kopsun mümkün değil duymazdım.

"durup dururken çekmezsiniz, bir şey mi oldu?" çektikten sonra omzuma düşen kulaklığı alıp parmaklarım arasında sallayarak gösterdim.

"evet... hani ne bileyim arkadaşın olur sevgilin de olur yakışıklı çocuksun yani olabilir, yanını birine ayırmadıysan geçeyim mi ben oraya? görüyorsun otobüste boş yer kalmamış."

"olur, olur ne demek!" yerimden kalktım, koridor boşluğuna çıkıp teyzeye yer verirken bir iki adım geri çekildiğimde sırtımın bir şeye değdiğini hissettim. anlık başımı çevirdim, bu o kaldırımda yanına denk geldiğim çocuktu. şaşkın bakışlar atıyordu fakat çok sürmeden toparlandı.

"affedersin. yanlışlıkla çarptım, yerime geçebilir miyim?" bir elinde abur cubur poşetini tutuyordu diğeriyle koltuğa tutunuyordu. başıyla benim koltuğumun hizasında, üstüne dikkatsizce atılmış kot ceket olan koltuğu işaret etti. geçebilmesi için çekilmeliydim ama yapamazdım çünkü teyze de çantalarıyla yerleşmeye çalışıyordu. bir teyzeye bir ona baktım.

"biraz bekler misin? teyzeye yardım edeceğim." cevap beklemeden tekrar arkamı dönüp teyze ile gözlerimiz kesiştiğinde, elinden çantasını aldım ve yukarıdaki küçük bagaja koymak için kollarımı yukarı uzattım.

o sırada jeongin fark etmemişti belki ama siyah hırkasının altındaki beyaz tişörtü pantolonunun içinden kurtulmuştu, teninin çok azıcık bir kısmını seriyordu gözler önüne ve o çocuğun bakışları ister istemez oraya kaymıştı. fakat teyze.

çantayı yerleştirmiş geriye doğru itiyordum birden tişörtüm aşağıya çekildi, "AA oğlum ayıp, ayıp!"

çantanın kolunu bırakıp tutunacak bir yer aradım çünkü sendelemiştim ve arkaya düşüyordum.

aslında o genç yerine geçmek için bekliyordu jeongin'in arkasında, kesinlikle kollarına düşmesi için değil.

"ups. tuttum seni." sağ elimle koltuğa tutunuyor, sırtım uzun boylunun vücuduna yaslı duruyor ve sol eli sol bileğimi tutuyordu. bir dakika. sol eli ne?

bileğimi parmakları arasından kurtardım ve arkama dönüp, "sağ ol." dedim.

o da sağ elini saçları arasından geçirirken gözleri kısılana kadar gülüp, "önemli değil. olur öyle şeyler." demişti.

şehirlerarası otobüs, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin