1 otogar

5.2K 440 179
                                    

kaldırımdan yukarı çekiştirdi küçük valizini aynı anda çantasını zıplatıp sırtına tam yerleştirdi rahat taşıyabilmek için. adımları yavaş ve rahattı, otobüse yetişeceği kesindi çünkü erken ayrılmıştı evden. ilk kez tek başına kalacaktı.

"geri dönsem, hiç gitmesem en azından birkaç gün daha kalsam ne olur ki?" diye geçirdi içinden.

"saçmalama, ay salak mısın jeongin." kendi kendine güldü şirin çocuk.

sağ yanını telefonu titretti. durdu telefonunu aldı eline ve bildirimleri süzdü hızlıca o sırada kaldığı yerden yürümeye devam etti, daha yavaş. mesaj atan annesiydi.

dünyanın en bal çocuğunu doğuran arı kişisinden 4 mesajınız var.

annecim gelmiş mi otobüsün?
bak ne diyeceğim hani şu tilkili kabın var ya, bugün yaptığımız kurabiyeleri sıcacıkken peçeteye de sarıp içine koydum soğumasın diye yolda giderken ye onların hepsini tamam mı? aç kalma sakın, döndüğünde kilo verdiğini görürsem kötü yaparım 😠😠😠😠
bak evde dediğim gibi, beni aramayı unutma bir tanem
baban duymasın da derslerine kapanıp kendine işkence etme sakın! gez dolaş, arkadaşların olsun

"annem be." vay be, başının çaresine bakacaktı bu yaz... bir birey olarak!

söz verdim ya sana anne, sayılı günüm var çabucak bitecek geri döneceğim
beni merak etmeyin
sizi seviyorum

dünyanın en bal çocuğunu doğuran arı kişisine gönderildi.

telefonunu cebine geri yolladı ve terminalin içinden geçip otobüs peronlarının olduğu büyük alana yol aldı, yavaş adımlarla kendi peronuna ilerliyordu: peron 08

etrafına baktığında boş yer bulamayınca kaldırımın bir kenarına oturuverdi. yanında ondan daha yapılı bir genç vardı, uzun boyluydu fakat kendinden en az bir en fazla iki yaş büyük olabileceğini düşünmüştü. saatine baktığında hala bekleyecek çok vakti olduğu için kulaklıklarını çıkardı hemencecik sırt çantasının ön gözünden. telefonunu aldı tekrar eline ve oynatma listesini karıştırmaya başladı, rastgele ve döngüye alıp öylesine bir tanesine bastı. otobüsünün perona yaklaştığını gördü ve ayaklandı yavaşça. "işte başlıyorum."

valizini aldı ve bagaj tarafına geçip muavini bekledi, bakışları yere dalmış ayağıyla şarkıya ritim tutturuyordu. muavin geldiğinde valizine etiket takmasını izledi ve daha sonrasında saygı gereği hafif bir eğildi, otobüsün kapısından içeri girmeden önce bir daha baktı ardında bıraktığı bu yere.

lise son öğrencisi olacaktı seneye, babası yaz kursu için bir sürü yer araştırmıştı ve en iyisinin il dışında bir yerlerde olduğunu söylemişti. yılın bitmesine yakın biletini almış, tembihlendirilmeye başlanmıştı. annesi en başta ev tutmanın daha iyi bir fikir olduğunu savunsa da tek başına kalmasının da tehlikeli bir fikir olduğunu dile getirmişti. bu yüzden herkesin ortak kararı olarak yurtta kalacaktı, iki ay süresince. ilk kez ayrılıyordu evden böyle uzun süreliğine, umuyordu ki çok zorlanmadan etrafına uyum sağlardı.

şehirlerarası otobüs, hyuninWhere stories live. Discover now