≈KALP ACI'M≈

En başından başla
                                    

"Abiii! Ama beynim saşlayım kahviyengi ve kışa deyiy ki. Hem göjleyim kahviyengi deyiy."

Benim gözlerim abim gibi yeşil ve saçlarım abimden farklı olarak sarıya bakıyordu. Garibime gitmişti bu durum. Sonra abim resmini bitirip yerinden doğrularak konuşmaya başladı.

"Canım kardeşim bu kız sen değilsin."
"Kim pekiy?" dediğimde omuzlarını kaldırıp dudağını büktükten sonra konuşmaya başladı.

"Bende bilmiyorum ki. Rüyamda gördüm. Çok tatlı değil mi?"

Sinirlenmiş hâlde yüzüne bakarak yüksek sesle konuşmaya başladım.

"Hayıy! Cok çiykin. Ben beyenmeydim. Hı..." deyip yerimden kalktıktan sonra kollarımı birbirine bağlamıştım. Sinirlenmiş ve kırılmıştım abime. Benden başka hiç kimseyi tatlı bulamazdı. Bu hâline çok kızmıştım. Sonra abim yanıma gelip yüzümü avuçlarının arasına alarak konuşmaya başladı.

"Benim tatlı kardeşim. Sen gördüğüm en tatlı kızsın. Ve hep öyle olacak." deyip yanaklarımdan öptü. Bende abimin söylediklerine sevinip kırgınlığımı, kızgınlığımı ve sinirimi unutmuş gitmiştim. Sonra el ele tutuşarak abimin elinde resmimiz, benim elimde boya kalemlerimizle eve doğru koşmuştuk. Anneme resmimizi göstermek için can atıyorduk...

Elimdeki resimle on dört yıl öncesine gitmiştim. Kitaplığımın üstüne koyduğum ve uzun bir süre sonra elime aldığım bu resim, abimle olan tatlı çocukluğumuzu hatırlatmıştı bana. Ne güzel zamanlarımız olmuştu abimle. Ne güzel anılar biriktirmiştik.

Bugün cafede olanları düşündükçe gülümsememe engel olamıyorum. Abim her ne kadar sinirlendirse de beni kızamıyordum ona. O kız siparişleri almak için yanımıza gelip gözlerini abime doğru çevirdiği an, yüzünde şaşkın bir ifade belirmişti. Bu durumdan sonra abime bakmış, yüzünde şaşkınlık ve farklı bir bakış olduğunu görmüştüm. Ben abimin kız kardeşiyim. Kendini her ne kadar gizli tutsa da hissettiklerini anlarım. Tabi bazen anlayamazdım ama bunu anlamıştım. Kızın gözlerinin içine bakarken çekindiğini gördüm. Oysaki abim kimsenin önünde kendini kasmazdı.

Abimle kız arasında gidip gelirken o ara kızı da incelemiştim. Başına bağladığı siyah şalı onu daha masum gösteriyordu. Bosbol giydiği lacivert elbisesiyle bedeni hiç belli olmuyordu. Gözleri kahverengi ve kirpikleri uzundu. Pürüzsüz yüze sahip olan kızın yüzünde gram makyaj yoktu. Çok güzeldi, saklanmış bir inci gibiydi.

O an içimden kendimi düşündüm. Namaz kılmama rağmen nefsime söz geçiremiyordum. Üzerime çok dar giyinmesem bile saçımın açık olması içimi acıtıyordu ama yapamıyordum işte. Annem, benim bu isteğimi bildiği için bana sonbahar renklerinde birsürü şal almıştı. Sonbahar renklerini çok severim. Annem tesettürlüydü ve beni hiçbir zaman sıkmadı. Başkasının demesiyle değil de Rabbimizin rızasını gözeterek yapmamız gerektiğini söylerdi. Onun için kendimi ne zaman hazır hissedersem o zaman kapanacaktım.

O kızı gördüğümde kendimi çok güçlü hissettim. Sebebini bilmiyorum ama yılmayan bir duruş vardı onda. Kim ne derse desin eğilmeye razı olacak baş yoktu. Duruşunun yanında kırılgan bir tarafta sezdim onda. Kırılgan ama güçlü. Kırılan ama toparlanmaktan da geri durmayan...

Sol yanağımdan süzülen göz yaşımı sol elimin tersiyle sildim. Sağ elimde kalan resmi sol elimin yardımıyla kitaplığımın üstüne koydum. Yatmadan önce bir bardak su içsem iyi olacaktı. Mutfağa gitmek için kapıyı açtım ve açık bıraktığım kapıyı arkamda bırakarak merdivenlere doğru yol aldım.

PINARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin