-3-

24 2 6
                                    

(Medya bahsedilen sokak.)

İyi okumalar!

'Kim bilir belki de o kişi her kimse benden önce davranıp beni bulmuştur.'

Evin önüne gelmiş içeri girmeden kapıya bakıyordum sadece.

Ailemin cesedinin olduğu eve nasıl girecektim? Girsem bile nefes alabilecek miydim?

Yelkovanla akrep birbirini kovalarken kalbim her geçen saniye biraz daha uyuşuyordu. Akan gözyaşlarımı durdurmak istesemde buna ne titreyen ellerim ne de yanan gözlerim izin veriyordu.

Buz kesen ellerimi kapıya vurmak için kaldırdım fakat elim havada kaldı. Cesaret edemiyordum o kapıyı çalıp içeriye girmeye ve ablamı cesetlerin başında görmeye cesaretim yoktu.

Annem ve babam kendilerini savunamayacak,koruyamayacak yaştalardı. Bu sebepten ablamda bende ekstrem bir durum olmadıkça yanlarından ayrılmıyor ve nöbetleşe kalarak onları bu tehlikeli yerde Yalnız bırakmamaya gayret ediyorduk.

Ablam anladığım kadarıyla markete gitmişti fakat bana söyleyebilirdi ve dönerken ben neye ihtiyaçları varsa alabilirdim. Bu kadar hassasiyet göstermemiz gereken bir konuda böyle davranması sinirlerimi hoplatmıştı.

Havada ki elimi kalbime götürdüm ve ağlayarak kapının önüne çöktüm. Ailemizi her ne kadar çoğu konuda çok önemsemesekte sadece varlıkları bile içimizde ki bir şeyleri tamamlıyordu.

Aniden ölüp gitmeleri kendileriyle beraber içimde ki bir şeyleri de söküp götürmüştü.

Peki bunlar neden oldu? Benim bildiğim kadarıyla hiç bir düşmanımız yoktu,kendi halinde bir aileydik.

Ölümsüzler merhamet duygusundan yoksun varlıklardı. Bunu biliyorduk zaten bu yüzden de ne olur ne olmaz diye onları korumaya çalışıyorduk ama genede bir şekilde yediremiyordum işte.

Esen rüzgar gece siyahı,uzun saçlarımı savururken kafamı yana doğru eğdim. Saçlarım yüzümü kapatıyordu ve ben sorun etmiyordum çünkü bu işime geliyordu ağladığımı insanların görmesini sevmezdim.

Ne kadar oturdum orada öylece bilmiyorum ama izlenme duygusuyla hızlıca kafamı kaldırdım. Birileri yada birisi şu an beni izliyordu.

İnsan ırkının iç güdüleri genelde çok kuvvetli olurdu fakat benim ki biraz daha farklı bir boyuttu çünkü hissettiğim şeyler hep çıkardı.

Gözlerim hızla etrafta dolaşırken etrafta beni izleyen birinin izlerini arıyordum ama nafile ortada ne iz ne de şahıs yoktu ama hala izlenildiğim iç güdüsüyle yanıp tutuşuyordum.

Bu beni sinirlendirmişti. Hadi ama bu konuda yanılmayacağımdan emindim!
Sadece anladığım kadarıyla kamuflaj konusunda yetenekliydi benimle uğraşan kişi.

Sabrım tükeniyordu şu an benimle uğraşan kişi benim ailemin katilini bilen biri olabilirdi yada belki de bunu yapanın ta kendisiydi!
Bu fırsatı elimden kaçıramazdım.

Ayağa kalktım ve kapıdan uzaklaşarak hızlı adımlarla yolun ortasına geldim
bir yandan etrafımda dönüyor bir yandan da bağırıyordum.

"Kimsin sen?"

Ses yoktu. Ellerimi hırsla siyahın en koyu tonu saçlarıma götürdüm ve çekiştirdim.

"Buradasın biliyorum kimsen cevap ver bana."

Ses yoktu.

'Sakin ol hana sinirlenmen onun hoşuna gidebilir sonuçta karşımızda ki kişinin kim olduğunu bilmiyoruz.'

İç sesime hak verdim ve ellerimi bu sefer iki yana açıp alaylı bir tavırla konuştum.

"Hadi ama oyun mu oynuyoruz? Ne bu oyunun adı saklambaç mı? Yoksa seni bulmamı falan mı bekliyorsun? Çık ortaya uğraştırma beni buralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum."

Ses yoktu! Çıldıracağım ama.

Ayağımı sertçe yere vurdum. İzliyordu beni. Biliyordum,emindim.

Biraz etrafa bakındığımda gene kimsenin olmadığını görünce pes edip kapının oraya eski yerime gidecekken bir şey oldu.

Bir ses geldi!Evet,bu adım sesiydi.

Hızlıca arkamı döndüğümde uzakta bir binanın orada yan dönmüş,simsiyah giyimli,kafasında 'D' yazılı şapka olan,yüzünü göremediğim,erkek ve anladığım kadarıyla genç biri vardı.

"Hey sen! Ne işin var burada,kimsin sen?"

Duyduğu sesimle duraklamıştı. Bir kaç dakika öylece bekledi ve sonunda bana doğru dönüp ellerini pantolonunun cebine soktu.

Kafası eğik olduğu için şapkadan yüzünü göremiyordum. Kısaca vücudunu süzdüm.

Yaklaşık 1.86 boylarında gösteren,siyah pantolon ve siyah üstüne hafif bol olan uzun kollu bir şey giymişti,görebildiğim kadarıyla oldukça iyi bir vücuda sahip olan biriydi.

"Kimsin sen?"

Ses yoktu.Dejavu yaşıyoruz sanırım?!
Gene kendi kendime konuşuyormuşum gibi hissediyorum..
Duvarla konuşsam daha iyiydi cidden en azından hâlden anlardı bence.

CEVAP VER BANA!

Sesim boş sokakta yankılanmıştı.

"Yüzümü bak ve cevap ver!!"

Sessizlik. İşte. Bende ki sabırın sonunu getiren şeydi.

Üzerine doğru yürümeye başlamıştım.
Cesaretimin kaynağı sorgulanacak cinstendi.
Ona doğru adım atmaya başladım.

1.Adım

2.Adım

3.Adım

4.Adım

5.Adı-

Ah!İşte yakalamıştım 5.Adımım da kafasını kaldırıp bana bakmıştı geç bile kalmıştı. İlla bana bakması için icraat mı yapmam lazımdı?

Bakışlarımı suratına odakladığımda donup kalan bu sefer ben olmuştum.

Gözlerimin en içinine bakıyordu.

O.. Aman tanrım..

İçimden okkalı bir küfür savururken bir kaç adım geriye gittim ve arkamı dönüp soluğum kesilene kadar koşmaya başladım. Uzun zamandır bu kadar hızlı koşmamıştım.

Evin önüne geldiğimde hala hissettiğim izlenilme hissi bu kapıyı kırarak içeri girme isteği uyandırıyordu bende.

Kapıyı yerinden oynatırcasına bir hızda yumruklamaya başladım. Öyle ki avuç içlerimin yaptığım yumruktan ve vurduğum şiddetten kızardığına emindim.

Kapının açılmasıyla kendimi açan bedenin üstüne doğru bıraktım ve kapıya çarparak kapattım.

Ablama bir şey demeden dizlerimin üstüne yere çöktüm ve sırtımı kapıya yasladım.

Aldığım nefesleri bir türlü kontrole sokamıyordum.

Ellerim saçlarımda,kafam eğik,gözlerim ise yere odaklıydı.

O adam kim bilmiyordum ama tek istediğim şey o adamın ailemin ölümüne sebep olan kişi olmamasıydı.




Saat 05:55.
Bölüm yazdım ve yayınlıyorum.

Parelel evrenimin etkisinden çıkmamanız dileğiyle.
Diğer bölümlerde görüşürüz!

Dark University {Parallel Universe}Where stories live. Discover now