Gülümsemeden edemiyorum.

- Son iki Yiğit bireyi olarak Yusuf Eymen hassaslığı bizi aptala çeviriyor. Kabul edelim.

Hamza da küçük bir gülümsüyor. Şimdi yanımızda Eymen olsa kahkahalar atacağımıza eminim. Onun eksikliği bize anca tebessüm ettiriyor.

Bana bakıp derin bir nefes alıyor. Söyleyecekleri bitmemiş.

- Hep üçümüz beraberdik. Şu çemberi görüyor musun?

Masanın üzerinde, elleri ile yaptığı şekle bakarak başımı sallıyorum.

- Bu bizim çemberimiz. Seneler boyu üçümüz bunun içinde beraber kaldık. Sonra sen gittin, geldin. Ve ikiniz birden farklı bir çember çizmek istediniz.

İlk çizdiği şeklin dışına bir tane daha çember çiziyor.

- Bu beni korkuttu. Bir çok açıdan. Koca çemberin içinde tek başıma kalmak. Olayın dışına itilmek. Bu kadar iç içe olmamıza rağmen bunları sonradan öğrenmek. Sonra ikinizinde üzülebilecek olması. Yani senin hayatında ya da onun hayatında başka biri olsa... Yani şimdi sen kalkıp onu üzsen ne yapabilirim ki. Hiç bir şey. O kalkıp seni üzse, "Kim o seni üzen gidip dövelim" diyemem ki. Bunların hepsi birleşince kendimi birden boşlukta korkuyor hissettim.

Birden ne demek istediğini anlıyorum. Anlamak oldukça fazla geliyor. Ne kadar bencil olduğumu bile fark ediyorum. Hamza o kadar haklı konuşuyor ki. Bu zamana kadar önemsediğim tek şey, Eymen ve benim duygularımızdı. Hamza bu konuya nasıl bakar, Hamza nasıl hisseder diye düşünmedim bile.

Ah, ne kadar bencilim. Kendimi birden çok kötü hissediyorum.

- Özür dilerim.

Gülümsüyor. Bu seferki biraz daha geniş.

- Özür dilemen için anlatmamıştım. Ama evet özür dilemen oldukça mantıklı. Bu zamana kadar kendimi, hiç sizden uzakta hissetmemiştim. Bana bunu hissettirdiğin için özür dilemen gerekiyordu evet.

Tekli koltuktan kalkıp tam yanıma oturuyor. Kolu ile sarılarak beni kendine çekiyor. Başımı yavaşça omzuna bırakıyorum.

Bu hayattaki kaçıncı büyük şansımsın acaba sevgili Hamza Yiğit.

- Onu seviyor olmak benim için o kadar yanlış bir şeydi ki, bunu anlatmak çok zordu.

- Şimdi anlayabiliyorum. Ama biliyorsun, bu hayattaki en doğru kişiyi seviyorsun. En sevilmesi gereken insanı. İkiniz de birbirinizin sevgisini sonuna kadar hak ediyorsunuz. Bu nedenle Hamza Yiğit olarak hep arkanızda olacağım.

Bir şey diyemiyorum. Demesem bile ona içimden defalarca teşekkür ettiğimi bildiğini biliyorum.

- Mustafa'nın dedikleri konusu-

- Buradan gitmem mi? Haklı sayılır. Eymen'i sevgi ile imtihan etmek beni o kadar korkuttu ki aklıma başka hiç bir şey gelmedi. Çok bencilim değil mi? Sizi düşünmedim bile.

Bakışlarımı yüzüne kaldırıyorum. Artık ağlamıyorum çünkü göz yaşım kaldığını bile sanmıyorum. Ve Hamza ile bunları konuşmak, birilerine daha itiraf etmek, beni biraz olsun rahatlatıyor.

Hamza'nın gülümseyen yüzüde...

- Yusuf hassaslığının bizi aptala çevirdiği konusunda o kadar haklısın ki, gerçekten tam birer aptalız değil mi?

Küçük bir kahkaha atıyoruz karşılıklı. Küçücük... Eymen olsa. Keşke Eymen olsa, o da bizimle gülse...

...

PekmezWhere stories live. Discover now