Chapter two

53 6 13
                                    

2. Bölüm: Şans

Onun yokluğunu herkesten daha fazla fark etti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Onun yokluğunu herkesten daha fazla fark etti. Boş kamp sandalyesini, herkesin biraz önce tadını çıkardığı s'more'ların yanında terk edilip soğumaya bırakılmış metal çatalları fark etti.  Burada olmayan çocuğun abisinin terk edilmiş sandalyeye hüzünle baktığını fark etti ve bir tartışmaya girip girmediklerini merak etti. Acaba onun gitmesine sebep olan şey kendisinin ona söyledikleri miydi merak etti.

Ama gerçeklerdi, en yakın arkadaşını özlemişti. Onunla yazı geçirmeyi ve yeşil gözlü çocuk yanındayken babasıyla quidditch maçı izlemeyi özlemişti. En yakın arkadaşının babasıyla onlar okuldayken kimin daha iyi quidditch oyuncusu olduğu hakkında şakalaşmasını ve babasının okul kayıtları tersini söylese de 'Bendim elbette.' diye iddia etmesini özlemişti. Büyük odasında uyanık kalmayı ve aileleri hakkında, okul hakkında ya da herhangi bir şey hakkında konuşmalarını özlemişti. Albus'u özlemişti. 

Okul yaklaşmıştı ve sömestr başladığında oğlanlar Slytherin'in rutubetli zindanlarında bir yurt odası paylaşmaya geri döneceklerdi. Sınıflarında sırayı paylaşacaklardı çünkü her ne kadar diğer öğrencileri sevseler de, en iyi birlikte çalışıyorlardı. Büyük salonda birlikte oturacaklar ve Vincent Goyle'un ( babasına göre, Gregory goyle'un en yakın arkadaşından esinlenerek koyulmuş.)  bütün kekleri yeyip***** yine de aç olduğundan şikayet etmesini şaşırarak izleyeceklerdi.

Bütün bunlar ve daha fazlası: Eskiden Scorpius ve Albus'un arkadaşlıklarını tanımlayan şeyler günlük hareketler olacaktı. Ama oğlanlar artık Scorpius ve Albus değildi; onlar Scorpius, ve Albus'tu: Ayrı bireyler. Görünüşe göre, bir yaz süresinde ilgi alanları değişen bireylerdi.

Kaşlarını çattı, yüzünün önünde şıklatılan soluk tenli parmakları görene kadar Albus'un boş sandalyesine bakmaya devam etti. Gri gözlerini kırptı ve ona merakla bakan Rose'u bulmak için döndü. 

"Biraz önce söylediğim herhangi bir şeyi duydun mu, Scorp? Ayrıca bana yalan söyleme de." sordu ve Scorpius kafasını salladı. Kafası tamamen başka bir yerdeydi.

"Dedikodular diyor ki," Rose baştan başladı ve Scorpius kendisine rağmen kendisini dikkatli buldu. "Mcgonagall sadece kendi evimizle oturmamız hakkındaki kuralı bozacakmış. Görünüşe göre savaştan sonra bile evler hakkındaki ön yargı büyük, bu yüzden serbest oturmak öğrencileri diğer evlere karşı daha konuksever olmaya itebilirmiş. Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun değil mi?"

"Ne anlama geliyor?" Scorpius soru anlamsız olsa da sordu. Cevap zaten ortadaydı ama kız arkadaşının kendi açıklamayı sevdiğini biliyordu ve onu bu yüzden seviyordu.

"Seninle oturabilirim, birlikte oturabiliriz!" Neşeyle söyledi ve Scorpius yanağına hızlı bir öpücük kondurarak ona gülümsedi. 

"Bunu ne zaman öğrendin, Rosie?"  Merakla sordu.

That Feeling WhenWhere stories live. Discover now