b i r

1.5K 154 65
                                    

Umarım açıklamayı okumuşsunuzdur çünkü orayı anlatmadan başlayacağım <3
Otel kartını medyaya koydum <33

Az önce ayrıldığı havalimanından kurtulmanın rahatlığıyla gülümseyerek, önünde duran ve uçuşundan bu yana, burada onu bekleyen siyah arabanın yanına ilerledi. Onun için özenle hazırlanan bu araba, şoförününde dahilinde, babasının Jeongin'e iş yerindeki tutumlu ve özenli çalışmasının sonucunda, tatili için ona karşıladığı tek lükstü. Ne kadar zengin olsalar da babası Jeongin'in hiçbir şey için kendisinden en ufak bir şekilde yararlanmasına izin vermiyordu. Çocuklarının kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlamak ve şirketini onlara bıraktığında, "hazıra kondu, babası sayesinde buralara geldi," gibi saçma sözcüklerin onlara karşı kullanılmasını istemiyordu. Her şeye en baştan başlatarak, başarılarıyla kademe atlamalarını ve bununla bütün konulara eksiksiz hakim olmalarını sağlamıştı.

Her şekilde, yalnızca başarısından elde ettiği parayla çıkmıştı bu tatile ve hiçbir aksilik yaşamak istemiyordu. Şirkette patronun oğlu olması onu diğerlerinden üst seviyede göstermemişti hiçbir zaman. Kendisinden üstte çalışan bir sürü insan olmasına rağmen yerinden şikayet etmemişti. Yeri geldiğinde onların işlerine bile sarılmış "babası şirketi batırmasından ne kadar korkuyorsa onu sekreterinden bile alt katmanda çalıştırıyor" dedikodularından kaçamamıştı. Yine de hiç ses çıkartmıyordu. Babasının bunu onun iyiliği için yaptırdığını biliyor ve onun sayesinde kendinden üst kademede çalışan insanlardan daha çok şey bildiği için babasına teşekkür ediyordu. Ne babası isterdi patranun oğlu damgasıyla tanınıp başarısının umursanmamasını ne de kendisi.

Kendisine tanıdık gelmeyen sima, yaklaşarak elindeki valizleri aldığı gibi arabanın bagajına yerleştirdi ve daha sonra onun için arabanın arka kapısını açtı. Jeongin teşekkür ederek arka koltuğa yerleşti ve arkasına yaslandığı gibi uçağın kendisinde yarattığı etkiyi üzerinden atmak için gözlerini kapattı. Küçük bir uçak yolculuğunun kendisini bu kadar yoracağını tahmin edememişti, oysa şirkette neler neler yapıyor yine de sağlam kalabiliyordu... Oturduğu koltuğun, hemen sağındaki kapının kapatılmasıyla sarsılmasından birkaç saniye sonra ön çaprazındaki kapıda da yaşanmıştı aynı şey.

Şoför kemerini takmanın hemen ardından, düzelttiği dikiz aynasından ona bakarak "Sizi nereye bırakmamı istersiniz?" sorusunu yöneltti ona. Jeongin bulunduğu durumu bozmadan yalnızca dudaklarını oynatarak "Yeni beş otelleri" şeklinde yanıtladı. Ki o bilmiyordu, otelin özelliklerinin adında gizli olduğunu. Şoför başını salladığı gibi arabayı çalıştırdı. Şaşkın bakışlarını arkasında oturan ve yalnızca kendisi için patronun oğlu sayılan gence göstermemişti. Kendisi oranın nasıl bir yer olduğunu çok iyi biliyordu...

Yolculuğunun kısa sürmesini istiyordu lakin on beş dakikayı geride bırakmışlardı çoktan. Başı dönüyordu ve midesi bulanıyordu elini kapıda bulunan kola yasladığı gibi uzun parmakları pencere tuşlarına ulaştı. Yarılanan camdan içeri giren hava onu yavaş yavaş kendine getirirken "Bana adını söylemeyecek misin?" dedi önünde dikiz aynasından ara sıra onu izleyen gözlerin sahibine, onu fark etmemiş gibi yaparak

"Üzgünüm efendim, ben Christopher. Kısaca Chris diyebilirsiniz."

"Memnun oldum ben de Jeongin bana adımla seslenirsen çok mutlu olurum." cümlesini söylerken rahatsızca kıpırdandı oturduğu koltukta. Alışık değildi kendisine "efendim" kelimesiyle hitap edilmesine.

two foreigners and a hotel room | hyuninWhere stories live. Discover now