"kan gölü"

5.2K 66 3
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım bugün okul yoktu çünkü günlerden cumartesiydi. Aynı zamanda da annem ve ablam için de özel bir gündü çünkü annem ve ablam her cumartesi düzenlenen vakfın bir davetine katılırdı. Bir tek babam ve evde ki hizmetçiler evdeydi. Günlüğü alabilirdim. Annemin boş zamanlarını geçirdiği bir odası vardı. Günlük orada olmalı. gözlerim telefonda ki saate kaydı öğlen 3 olmuştu. Bütün gece dışarıda bekleyip eve geldiğim zaman da ya şimdi odaya gelirlerse korkusundan doğru düzgün uyuyamadığım için bu saate kadar montofon ineği gibi uyumuştum. Annem ve ablam muhtemelen şuan davet için hazırlanıyorlardır. 

Çantamın yanına ilerleyip geçen gün yaptığım sandviçi bitirdim sonra biraz su içtikten sonra vakit geçsin diye ders çalışmaya karar verdim. Matematik çalışma gereği duymuyorum çünkü en iyi olduğum ve en sevdiğim dersti. Aslında bende ki bu zekayla neler yapılabilirdi ama neyse. Biraz ders çalışıp başka şeylerle ilgilendikten sonra etrafın artık çıkmam için müsait olduğuna karar verip kapıyı açtım babam çalışma odasındadır. Tek kötü yanı çalışma odası benim girmem gereken oda ile yan yana. Neyse bakacağız çaresine. Odamdan çıkıp girmem gereken odaya doğru ilerliyordum ve bunu yaparken tam bir gizli ajan gibiydim. Geçerken duvarların arkalarında saklanıyor biraz bekleyip yoluma devam ediyordum. Odaya geldiğim zaman elimi kapı koluna açıp aşağı indirdim. Siktir be! kilitli. Saçımda ki tel tokayı alıp anahtar deliğine soktum ama hiç bir işe yaramamıştı sikiyim ya. Anahtarın annem ve babamın kendi odalarında olabileceği düşüncesiyle ayaklarımı onların odalarına çevirdim. Onların odasına girince ilk işim annemin takı kutusuna bakmak olmuştu. Biraz karıştırmanın sonucu bulduğum metal bir anahtarla yıllardır yapmadığım şeyi yaparak odadan çıktım. Gülümseyerek odadan çıktım. Tekrar aynı odaya geldiğim zaman odaya girip ardımdan kilitledim. Hemen hiç bir şeyi dağıtmadan odayı karıştırmaya başladım. Odayı 5 dakika da talan etmiştim ama dün gördüğüm defter oda da değildi. Lanet olsun! Mutsuz bir şekilde odadan çıkıp anahtarı geri yerine bırakıp odama girdim. İyi ki yakalanmadım ama istediğim şeyi elde edememiştim. Günlük nerede olabilirdi ki. En son gördüğüm zaman mutfakta yazıyordu. Belki mutfaktadır diye düşündüm ama şuan asla inemezdim çünkü hizmetçiler vardı. Anlaşılan beklemeliydim.

Gece herkesin yattığından emin olduktan sonra mutfağa indim bir iki yeri karıştırmıştım ama hiç bir sonuç alamamıştım. Aramaya devam ederken gözüm yerdeki zemine takıldı sanki taşın bir tanesi çıkmış gibiydi. Eğilip taşı biraz oynatınca tamamen çıktı. Hassiktir günlüğü buldum. Bu kadın manyak mı bunu buraya saklamış hemen açıp sayfaları çevirmeye başladım anladığım kadarıyla günü gününe yazılmamış sadece yıllar içinde yaşanan önemli olaylar yazılmıştı çünkü çevirdiğim sayfalarda bir 12 Ocak 2009 bir 26 Nisan 2013 yazıyodu. Sayfalardan birinde kendi doğum tarihimi görünce durdum ve okumaya başladım. 

7 Haziran 2003

 Çok mutlu açtım gözlerimi. Çünkü istediğim olmuştu. Biricik kızım doğmuştu. Abisinin kahramanı doğmuştu. O verecekti abisinin ihtiyacı olduğu iliği. O kurtaracaktı abisini kanserden. Gökhan'ım annesinin biricik yavrusu o da Arin gibi inatçı. Ama Allah'ta bizi oğlumuzun acısıyla sınıyor. Doktorların bize oğlunuz kanser iliğe ihtiyacıvar dediği ilk günü hatırlıyorum. Sonra hiç birimizin ki uymayınca bir kardeşi olursa onun iliği kullanılabilir dediğini de çok net hatırlıyorum. Az zamanı kalmıştı oğlumuzun. Çok uğraştık Ahmet ile ve nihayet oldu. Dilruba oldu. Kurtaracaktı abisini. Ailemizin en değerli üyesini kurtaracaktı. Ama o zamandan belliydi sürtüğün uğursuzluğu. Hiç bir işe yaramadı iliği. Aldılar oğlumu benden kara toprağa koydular. Hepsi Dilruba'nın suçu. Allah onu kahretsin o sürtük-

Daha fazla okuyamadım hikayenin devamını. Kaldırmadı yüreğim. Hemen defteri bulduğum yere bırakıp odama çıktım. Bu yüzden mi? Bu yüzden mi nefret ediyorlardı benden. Abimi kurtaramadığım için. Allah kahretsin! Kendimi evden bir hışımla atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ama benim ne suçum var ki. İliğimin uymaması benim suçum mu? Göz yaşlarımdan önümü görmüyor hıçkıra hıçkıra sokağın ortasında ağlıyordum. Etrafta gezen bazı insanlar bana bakıyordu ama umurumda değildi. Dayanacak gücüm kalmamıştı her an düşüp bayılabilirdim. Biraz ilerleyince bir adama çarptım. Geri geri düşerken adam beni tuttu. Kendimi adamın üzerine bırakıp gözlerimi kapadım.

Bölüm sonu

Vaveyla (+18) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin