İlk Randevu

246 19 3
                                    

Alec koşuyordu. Hiç bu kadar hızlı koştuğunu zannetmiyordu. Ne kadar geç kalmıştı? Magnus ondan vazgeçmiş miydi?

Neden Jace bütün günlerin içinden bugün antrenman yapmak istemişti ki? Ve neden Alec bir çıkış yolu bulamayacak kadar kötü bir yalancı olmak zorundaydı?

Alec, Magnus'un merdivenlerini çıktı ve zile bastı. Kapı açıldı ve Alec, Magnus'un dairesine doğru yol aldı.

Terliyordu. Muhtemelen korkunç da görünüyordu. Görünümünü iyileştirmek için yaptığı küçük girişimler, Magnus'u görünce önemini yitirmişti zaten. Magnus her zamanki gibi muhteşem görünüyordu. Duruşu rahattı ve umursamaz görünüyordu. Belki de Magnus fikrini değiştirmişti ve Alec'i eve yollayacaktı.

Magnus kedisini tutuyordu. Dünyada hiç de umrunda değilmiş gibi koltukta zarifçe oturuyordu.

"Geç kaldığım için özür dilerim," dedi Alec. "Jace biraz silah eğitimi yapmamızı istedi ve ben de nasıl kaçacağımı bilemedim - demek istediğim, ona söyleyemedim."

Magnus, "Ah, demek Jace'ti," dedi. Alec gözlerini kırptı.

"Ne?" dedi Alec. Magnus, Jace'i mi bekliyor muydu?

"Şu sarışının ismini bir an unutuvermiştim," dedi Magnus ilgisiz bir tavırla parmaklarını şaklatarak.

Alec, Magnus'un ne demek istediğini anlayamadı. Magnus, tüm insanların içinden Jace'i, JACE'i, unutmuştu, Alec'in büyücüye karşı unutulmaz olması için bir umudu var mıydı?

"Ah. Ben... Ben Alec. " Magnus'un eli, Alec konuştuğunda hareketini yarıda kesti.

Magnus Alec'e bakıyordu. Alec'in randevuları için güzel giyinmek amacıyla yaptığı üzücü girişimlerini tartıyor gibiydi. Alec daha önce hiç kullanmadığı bir parfüm sıkmıştı. Onu Jace'den çalmıştı ama bunu Magnus'a söylemek istemedi. Alec, sahip olduğu iki güzel mavi gömlekten birini seçmişti ve üzerinde delik olmayan bir çift kot pantolon giymişti. Bu girişiminin sonucunda deliksiz sadece bir çift kot pantolonu olduğu ortaya çıktı. Bu, tüm ihtişamıyla Magnus ile karşılaştırıldığında, gerçekten çok az görünüyordu.

"Evet," dedi Magnus yavaşça. "Senin adını hatırlıyorum." Alec rahatladı ve biraz şaşkına döndü. Magnus, Jace'i unutmuştu ama onu hatırlamış mıydı? "Takma kafanı. Bir içki al."

Daha sonra Magnus kendi içkisini Alec'in eline tutuşturdu. Alec bunun için hazırlanmamıştı. Geç kalmak hakkında endişelenmekle çok meşguldü, Magnus 'un bunu kötü bir plan olarak değerlendirmesinden korkuyordu, pek çok şey için endişeleniyordu, gerçekten bir randevuda olmak dışında her şey hakkında yani. Randevu hakkında endişe edecek vakti yoktu, Magnus Bane ile bir randevuydu hem de! Birdenbire çok gergin hissetti, elleri titriyordu ve kırmızı içeceği kendi üstüne ve yere döküverdi.

O bir Gölge Avcısı'ydı! İyi refleksleri vardı. Onun nesi vardı öyle? Alec çok utandı, bir şey söyleyemedi. Yerin yarılıp onu yutmasını diledi.

"Vay," dedi Magnus kuru bir sesle. "Halkın sahiden Nefilimlere özgü elit reflekslerini gereğinden fazla övüyormuş."

"Ah, Melek adına. Çok... çok özür dilerim." Ve öyleydi. O anda, hayatındaki hiçbir şey için daha fazla üzgün olduğunu hatırlayamadı. Tabii gergin olduğu için de olabilirdi bu.

Magnus başını iki yana salladı ve ellerini havada mavi kıvılcımlar oluşturacak şekilde hareket ettirdi, böylece kan kırmızısı sıvı ve kırılmış cam birikintisi yok oldu.

"Özür dilemene gerek yok," dedi. "Ben bir büyücüyüm. Temizleyemeyeceğim hiçbir kir yoktur. Neden bu kadar parti veriyorum sanıyorsun? Sana bir şey diyeyim, eğer tuvaletleri kendim temizlemek zorunda kalsaydım asla parti vermezdim. Daha önce  bir vampirin kustuğunu görmüş müydün? İğrençtir."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Malec'in Gözünden Ölümcül OyuncaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin