*5*

559 53 12
                                    

Meyveli pastalarını yiyen Mark ve Donghyuck, film izlemek için bilgisayarın başına geçmişlerdi. Donghyuck'un düşen kafası omzuna gelinceye kadar Mark, Donghyuck'un uyuduğunu fark etmemişti bile.

"Hyuck? Uyudun mu?" Ses gelmediğinde ise uyuduğuna kanaat getirip kucağındaki laptopun kapağını kapatmış ve yan taraftaki komodine koymuştu. Sadece bilgisayar ekranının ışığıyla aydınlanan oda böylelikle karanlığa bürünmüştü. Yaslandığı yatak başlığından sırtını ayırıp omzundaki Donghyuck ile aşağı doğru kayıp sırtını yatakla buluşturmuştu.

Elinin yanındaki eli tutmamak için kendini engellemeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Eğer Hyuck sorarsa da haberi olmadığını, uykudayken tutmuş olabileceğini söyleyecekti. Evet, tam olarak böyle söyleyecekti.

Üstlerini örtüp burnunun ucundaki saçları koklayarak gözlerini kapatmışken odanın kapısı açılmış ve içeri koridorun yanan ışığı süzülmüştü. Mark yerinden doğrulmuştu ama Donghyuck'un elini bırakmamıştı. Üstlerindeki örtü de ellerini kapatıyordu zaten.

"Donghyuck uyudu mu Mark?" Fısıldayarak konuşan Bayan Lee'ye karşı o da fısıldayarak konuşmuştu. "Film izliyorduk ama uyuyakaldı. İsterseniz uyandırayım."

Mark bunu söylerken Bayan Lee görmese de dudağını ısırmıştı. Donghyuck'un uyanmasını istemiyordu. Aksine, sevdiğinin kokusuyla uyuyup huzurlu bir gece geçirmek istiyordu.

"Yok, uyusun. Yarın sabah çıkar yukarı o."

Derin bir nefes veren Mark, gülümseyerek kafasını onaylarcasına sallamıştı. Odadan çıkan Bayan Lee ile oda tekrar karanlığa bürünmüş, yine burnuna Donghyuck'un kokusu gelmişti. Elinin arasındaki eli baş parmağıyla okşayarak bir süre görebildiği kadarıyla Donghyuck'u izlemişti. Ardından o da uyuyakalmıştı.

-------

Mark sen çok fırsatçısın haa

Cherry Blossom 🌸 MarkHyuck ✅Where stories live. Discover now