*9*

502 45 13
                                    

Donghyuck: Mark

Sözleştiğimiz gibi yarım saat sonra size geliyorum?

Mark: Tamam

Bekliyorum

Geç kalırsan gebertirim seni

Mark offline

Donghyuck: yav hehe

Donghyuck offline

-----

Elindeki laptop çantası ve kucağındaki birkaç kitap ile Mark'ın kapısının önünde duran Donghyuck heyecan yapmıştı. Her ne kadar sayamayacağı kadar çok kez bu eve girmiş olsa da kalbi küt küt atıyordu.

"Donghyuck, neden kapının önünde mal mal sırıtarak bekliyorsun?"

Kapıyı açan Mark'ın yüzüne kıpkırmızı olmuş yüzüyle bakan Donghyuck içeri geçmeden önce dil çıkarmıştı. " Bir şey düşünüyordum. Hem sana ne Mark sana ne.
"
Aklına birlikte uyudukları gece gelen Mark da içeri geçen Donghyuck'un arkasından sırıtmaya başlamıştı.

Mark'ın odasına giren Donghyuck ise Mark gelmeden odadaki kokuyu içine çekmişti. Bu kokunun müptelasıydı.

"Ne demek sana ne Hyuck? Arkadaş değil miyiz biz?"

Hay arkadaşın batsın senin diye geçiren Donghyuck acı bir şekilde gülümsedi. "Aynen. Arkadaşız biz."

Bu sözle Mark'ın bakışları donuklaşmıştı. Bakışlarını yatağına çevirdi. Donghyuck da Mark'ın gözlerini takip edip baktığı yere bakmıştı. Yatağa. Sonra Donghyuck'a.

O gece huzurlu bir şekilde uyuyan Mark'ın gözleri, bu laflarla dolmuştu. Bunu fark etmeyen Donghyuck ise ellerini birbirine çırpmıştı. "Haydi başlayalım."

Cherry Blossom 🌸 MarkHyuck ✅Where stories live. Discover now