𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘧𝘰𝘶𝘳𝘵𝘦𝘦𝘯

Mulai dari awal
                                    

"Ne?" Odağını kaybetmeden söyleyebildiği tek kelimeydi bu.

"Beni duydun Carmen, soruya cevap verecek misin?" Kendisinin aksine Frank hala aynı pozisyondaydı. Pek endişeli ya da olacaklardan korkmuş gibi bir ifadesi yoktu.

"Seninle zaman kaybetmeyeceğim." Aralarındaki mesafeyi bir saniyede kapayıp başından tutup hızla yere eğdi ve sırtına sert bir tekme atıp onu yere düşürdü.

Ağaçların arasından kesik kesik gelen güçlü ışık gözlerine çarptığında suratını buruşturdu. Bir dakika bile geçmeden Sharon'u ve yanındaki Ward'u gördü.

Frank hafifçe sendeleyerek yerden kalktı ve yanından uzaklaştı ama Carmen'in onu bile görecek durumu yoktu. İrisleri karşısında duran iki haine çoktan kilitlenmişti bile.

"Lütfen, şaşırmış gibi yapma."

Carmen'in gözleri öfkeyle parladı. "Şansın varken beni öldürmeliydin."

"Bunu her gün ben de kendime söyledim ama..." basitçe omuz silkerken ellerini açıp bulundukları yeri işaret etti. "sonuç olarak buradayız."

"Senin ikinci bir şansın yok."

"Henüz bir şansım yok. Ama İntikamcılar cesedini parçalara ayrılmış bir şekilde kapılarının önünde bulduğunda olacak."

Carmen gülümsedi. "Denemek ister misin?"

Sarışın kadın suratındaki sırıtışı bozmadan devam etti. "Aslında Frank benim için onu halletti. En fazla birkaç dakikan var."

Carmen yemek aklına geldiğinde başı dönecek gibi oldu ama kendini toparladı, birkaç dakika bile yeterliydi onun için.

Kendisine çoktan birkaç adım atmış kadın suratına bir yumruk attığında siyah saçlarını arkasına atıp dudağının kenarına kadar akmış olan kanı parmağıyla sildi. Beklemeden ona karşılık verirken diğerleri çantada keklikmişçesine orada beklediler.

Carmen kolundan çekip ayağını bacaklarının altından geçirerek onu yere düşürdü ve boynunu bacaklarının arasına sıkıştırıp kolundan sıkıca tuttu. Kadının omzundaki elinin üzerindeki tırnakları ince tişörtünün altından derisine batıyor, tenini yakıyordu ama bunu umursayamayacak kadar dönmüştü gözü.

Ani bir hamleyle üzerine çıktı ve bulanıklaşan görüşünü umursamadan kafasını sertçe kavrayıp yere çarptı.

Güçlü kollar belinden tutup çektiğinde başını geriye attı ve dirseğini karnına geçirdi. Ward kollarını bırakmadan arkada birleştirip dizini sırtına bastırdı ve onu yüzüstü yere yatırdı.

Carmen bedeninden yavaşça çekilen gücü hissedebiliyordu, her saniye daha da yorgun hissediyordu. Karanlık, uzakta duran yumuşak bir yatakmışçasına ona rahatlık hissi verirken gözlerini kapadı.

Bedeni uykudan uyandığında bir arabanın içindeydi. Diğer arabaların korna sesleri arabanın içine kadar ulaşıyor, Ward olduğunu tahmin ettiği şöför keskin manevralar yapıyor ve arada bir diğer sürücülere sövüyordu.

Carmen şehir içinde olduklarına emin olana kadar gözlerini açmadı, anayolda en fazla birkaç metre ilerleyebilirdi ama şehirde nasıl gizleneceğini iyi biliyordu.

Bir süre daha hareket etmeden durdu ve dinledi. On beş dakikadır Ward dışında kimseden nefes sesi bile gelmiyordu, muhtemelen Sharon çoktan planını uygulamaya koymuştu ve en iyi ihtimalle Frank'ı öldürmüşlerdi.

Sakin bir nefes alıp gözlerini yavaşça araladı, Ward gözlerini yoldan ayırmadığından kolaylıkla camdan dışarı baktı. Karanlık geceye rağmen önünden geçtikleri binaları görebiliyordu. Araba durana kadar bekleme gibi bir lüksü olmadığından aklındaki tek plana güvendi.

Bir dakika içinde Ward hızını azalttığında gözlerini tamamen açıp elini yavaşça kapıya götürdü. Ölecek bile olsa üstüne çok düşmeyeceği bir şeydi bu.

Saniyeler içinde derin bir nefes alıp doğruldu ve Ward daha ona bile bakamadan kapıyı açarak atladı. O birkaç metre yuvarlanırken araba hızından dolayı birkaç metre uzakta durdu. Carmen elindeki ağrıyı görmezden gelip ayağa kalktı ve arkasına bakmadan gece olmasına rağmen kalabalık olan sokaklardan birine daldı.

Arkasından birkaç el ateş edildiğinde peşini bırakmayacağını anladı. Sokaklarda hızla ilerlerken hangi şehirde olduğunu bile kestiremiyordu.

Bir mermi yanından geçip solundaki sivillerden birine isabet ettiğinde birkaç çığlık sesi sokakta yankılandı.

Carmen koşarken etrafına bakıyor, girebileceği bir yer olup olmadığını kontrol ediyordu. Bir anlığına arkasını döndüğünde Ward'u gördü. Fazla uzakta değildi ve Carmen'e göre daha hızlı ilerliyordu.

Kadın tekrar önüne döndüğünde arabasına binmek üzere olan genç birini gözüne kestirdi. Kendini zorlayarak biraz daha hızlandı ve kapıyı açmış bekleyen kadının yanında durdu. Elindeki anahtarları alıp arabaya bindi ve çalıştırmadan önce şaşkınlıkla kendisine bakan kadına döndü.

"Söz veriyorum yenisini alacağım." Tony'ye ödetirdi nasıl olsa.

Sonunda bu bölümü yazabildiğim için paylaştıktan sonra oturup şükür duası okuyacağım.


Yazarken kafam karıştı ve sürekli yazıp sildim ve kontrol etmeden atıyorum bu yüzden hatalarım varsa affola.


Umarım hayal kırıklığına uğramazsınız çok gerginim bu bölüm hakkında.

İyi günler.

WE HAD TIME-TONY STARK [TAMAMLANDI]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang