#SemYel "3"

579 41 5
                                    

Y/N: Semih'i Yeliz'in tek başına bıraktığı günden başlayıp atlayarak anlatmaktadır. Daha çok Semih /S/ ve Yeliz'in/Y/ ağzından yazılmaktadır.

/S/
Hayatım boyunca uyudum en rahat uykulardan birinden telefonumun sesiyle uyandım. Yaklaşık bir haftadır o kadar rahat uyuyordum ki tüm hayatım boyunca uykum sırasında dayak yiyormuş gibi hissetmemi sağlamıştı.

Telefon'u arayıp bulduğumda, babamın sağ kolu sayılabilecek kişinin aradığını fark ettim. Bir şeyler olmuştu ve abim dururken kabak benim başıma patlamıştı.

Ne hikmetse...

"Efendim" dedim, Yeliz'in uyandırmamak için önce yataktan, sonra da odadan çıkarken. Telefondaki ses telaşla konuşmaya başladı.

"Baban vuruldu" dediğini anladım. "Abin bir kızın peşinde Yunanistan'a gitti" dedi peşinden. Sonra bir şeyler daha söyledi. Fakat en son, şunu dedi: "Buraya gelmek zorundasın, durum ciddi"

Karar vermem gereken kısa bir anım vardı. Bu bloktan hayata hiç kimseyi dahil etmek istemiyordum. Ellerinde kan izleri olduğunu şu ana kadar unutmuştum. Birinin kanıyla kirlenmiş paltomu üzerimden çıkarıp Yeliz'in tenine sarıldığımda her şeyi kapının dışında bırakmıştım. Fakat şu an o kapı kırılmıştı.

"Geliyorum" dedim ve telefonu kapattım. Yeliz'in peşimden sürükleyemezdim. Abimi bulup bu işlerden sıyrılarak ve Yeliz'e geri kavuşacaktım. Odaya geri dönüp üzerimi değiştirdim. Evin anahtarını yanıma almadım ve başını öpüp onun yanından çıktım.

Arabaya binip İzmir'e geri döndüm. Ben gittiğimde her şey çoktan içinden çıkılamaz bir hale gelmişti.

Babam ölmüştü, abim ortalıkta yoktu, hiç kimse onunla iletişime geçmiyordu. Ayarlasak bu kadar denk gelmezdi. Olayı fetret dönemine çevirmek istesem de yıllardır beni bu işler için yetiştiren babam sayesinde, işlerin bir anda üstüme kalmasına mani olamadım.

Günler içinde her şey üzerime geçti, annem sanki abim yokmuş gibi davranmaya başladı. Toplantılar arası koşuşturmalardan başımı kaldırdığımda, Yeliz'in öylece bırakmamın üstünden yaklaşık bir ay geçmişti. Hızlıca şirketin bir ayağını İstanbul'a taşıma kararı aldım. O olmadan boğuluyor gibi hissediyordum.

İstanbul'a adım atmamız o kadar hızlı oldu ki neredeyse bir hafta içinde inşaata başlayacak duruma geldik. İşle ilgilenen adamın Yeliz'le görüşmeye başlamasını sakince izliyordum.

Aynı dönemde, birçok şey değişmeye başladı.

İstanbul bizim çöplüğümüz değildi, tehtit edilmeye başlandık. Açıkçası bunu hiç önemsemedim çünkü daima tehtit ediliyordum. Neredeyse nefes aldığım için bile tehtit ediliyordum, dikkate almak yerine Yeliz ile görüşme çabalarımı hızlandırdım.

Yeliz'in hamile olduğunu öğrendiğimde o kadar mutlu oldum ki bu durumun onu ne kadar hırpalayacağını düşünmeyi reddettim. İkimiz arasındaki şey değerli ve hatta kutsaldı. Bundan kurtulmak isteyeceğini fark etmek istemedim.

Onunla evlenmeye karar verdim tam olarak o anda. Çocuğumun bensiz büyümesini istemiyordum. Zaten kim böyle bir şey isterdi ki.

Yeliz'in sevdiği deniz gibi mavi bir yüzükle ona evlenme teklifi etmek için evine gittiğimde, olmadık zamanlarda beni rahatsız eden telefonum çakmaya başladı yine.

Beni tehtit etmeyi hobi haline getirmiş sevgili rakibim İzmir'deki evimizi tarattığını haber verdi. Ardından evi aradım, haber doğruydu. Kimse yaralanmamıştı fakat bu bir uyarıydı.

Bu da Yeliz'le evlenmekten vaz geçtiğim an oldu.

Benden uzakta ve nefret ederek hayatını geçirmesi, benim yüzümden ölmesinden daha iyiydi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 04, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Tek Bölümlük HikayelerWhere stories live. Discover now