Sadece doğruluk

161 8 8
                                    

"Tüm muhteşem hikayeler şöyle başlar :ya bir insan yolculuğa çıkar, yada şehre bir yabancı gelir." demiş ünlü yazar Tolstoy o sözü kendime göre çevirerek şunu da ekleyerek söylemek istiyorum

"yada biranda bir adam düşer ve yere kapaklandıktan sonra hayatınızın merkezine konar. " Tolstoy gibi havalı ilahi sözler söyleyemem ama benim hikayem böyle başladı. Ve iyikide başladı.

Alp'in o gün kaldırımdan baygınlık geçirmesinin üstünden bir ay geçmişti. Ve tam bir aydır Alp 'le ayrılmaz ikili olmuştuk. Sanki herşey bizi birleştirmek için yapılmıştı. İki haftadır işe girmiştim. Ben tam umutu keserken beni arayıp işe alındığımı söylediler. Ve tam iki haftadır hergün Alp iş çıkışı beni alıp eve bırakıyordu. Bana işe götürmeyi de teklif etmişti ama kabul etmedim. Zaten beni iş çıkışı alması bile büyük incelikti. Yani Alp'le sevgili desem değildik yada arkadaş desem hiç değildik. Ama bayıldığı günden beri birlikteydik. Sanırım kendini bana borçlu hissediyordu. Sonuçta hayatını kurtardım yani sayılır. Tam olarak neden yanımda olduğunu bilmesemde halimden memnumdum. Yanlız Asya 'ya her an bağlaya bilirdim.

Şirketten çıkınca Alp 'in arabasını gördüm. Alp arabasının içinde telefonla konuşuyordu. Genelde beni dışarda onu gördüğüm çiçekli bankta otururken bekliyordu. Heyecanla arabasının kapısını açıp bindim. Alp bana bakıp hafif bir tebessüm ederek konuşmasına geri döndü , canı sıkın bir şekilde.

" ya neden benim seçtiğim kadını beğenmiyorsunuz? Hayır madem bu kadar sorun çıkaracaksanız bana bırakmayın" kadın lafını duyduğum için kulaklarım dikili bir şekilde onu dinliyordum. Alp bir reklam ajansında çalışıyordu. Cast seçimlerini genelde o seçermiş. Alp derin bir nefes verip.

" ya kadın çamaşır makinesi kullanmayı bile bilmiyordur, kaldı ki bide deterjan mı tanıtacak? Hayır madem çok biliyorsun patronuna göster o seçsin. Beni mesai dışında bir daha sakin arama İsmail" deyip gergin bir şekilde telefonu kapattı. Bana bakıp

" patronumdan nefret ediyorum" dedi. Gülümseyip

"ben patronumu seviyorum "dedim ondan gelecek tepkiden korkarak.

"Sen yeni işe girdin o yüzden... sonra zamanla sadece maaş günleri patronunu seveceksin "deyip güldü. İçimde sıcakcık bir şey aktı. Kısılmış gözleriyle çok tatlı olmuştu . Bana ışıldayan gözleriyle bakıp iyice yaklaşıp elini yanağıma koyup okşadı. Nefesim kesilirken sanki beni yeni görmüş gibi

"hoş geldin meltem'im" deyip yanağımı öpüp gözlerimde takılı kaldı. Etraf sıcaklarken yutkunarak bakışlarımı kaçırdım.

"Umarım patronuna küfür etmiyorsundur arada "dedim, Olayı 360 derece döndürerek. önce konuşmamı anlamadı. Sonra neyden bahsettiğimi anlayıp . Tekrar gülümseyip yüzümü okşayıp geri çekildi. Arabayı çalıştırarak.

" küfür edemiyorum çünkü ucu banada dokunuyor "dedi. Şaşırmış ve anlamamış bir şekilde yüzüne baktım. Tekrar bana bakıp sıcacık gülümsedi. Bu adamın benimle ne zoru vardı... bana bakınca gülümseden duramıyordu. Ve bu kalbime zarardı..

"Nasıl yani? " dedim toparlanarak

"Şöyleki patronum benim babam. Ve adaletli olacağım derken adaletsiz davranıyor. Benim yaptığım bütün işleri bazen 4 ,5 kere tekrar kontrol ediyor. Çalışanlarına çok büyük sorun yoksa sesini yükseltmeyen adam. Konu ben olunca bütün şirket sesi yüzünden yankılanır. " dedi burukca gülümsedi.

"İşte bu yüzden bütün çalışanlar bana asalak gözüyle bakıyor. " anlattıklarıyla yüzüm asılırken. Arabayı başka bir yere sürüp yüzüme mutlulukla baktı. Anlattıklarını unutmuş gibi yaparak ve bana unutturmak ister gibi.. radyoyu açtı. Eğlenceli olan şarkının sesini yükseldip bana baktı.

Oyun Bozan (Tamamlandı)Where stories live. Discover now