Düğüm-9

636 34 0
                                    

Sabah uyandığında gözleriyle odada uçan küçük sineği takip etti. Komodinin üzerindeki saate konmuştu. Burada ne işi var diye düşündü. Acaba nereden gelmişti?
Mehmet erkenden büroya gitmişti. Bugün hiçbir işi yoktu. Ama her zamanki gibi sıkıcı kadın programlarını izlemek de istemiyordu. Zaten bu tür programlar psikolojisini alt üst ediyordu, yaşanan kan donduran olaylara dayanamıyordu.
Dünkü gördüğü olaylar hala hafızasındaydı. Bir yandan da verdiği kararı düşünüyor, çocuk meselesine mutlu oluyordu. Diğer taraftan aklına sarışın kadın geliyor, hala o konuda ne yapacağını bilemiyordu. Kadın bugün de gelir mi acaba diye düşünmeden edemedi. Yarın birgün bütün bunları Hülya'ya açıklamak istese ne diyecekti. Nasıl kanıtlayacaktı. Ama görmüştü. Daha bir hafta önce Zafer bey kadını öpmüştü. Tekrar çaktırmadan oradan geçsem diye düşündü. Belki denk getirebilirsem ikisini fotoğraflarım ve Hülya gibi iyi niyetli bir kadını bu azgın heriften kurtarırım diyordu içinden. Bir anlık cesaretle kalkıp hazırlanmaya başladı. Kimseye görünmemek için hızlıca arabasına bindi. Sahil şeridinden giderken ofisin önünden geçiyordu ki yavaşladı. Kimseler yoktu. Ofisin önü boştu. Kapalıydı. Saate baktı. On iki buçuğa geliyordu. Öğle yemeğine gitmiş olabilir diye düşündü. Biraz daha beklemeye karar verdi. Tam da o esnada ofisin önüne doğru, sarışın, uzun boylu, manken gibi bir kadın yaklaştı. Fark edilmemek için arabayı biraz uzağa park etmişti. Buna rağmen kadın tarife uyuyordu . O kadındı. Afet-i devran bu sarışın içeriye baktı. Sonra telefonunu çıkardı. Birini aradığı belliydi ama dudakları kıpırdamıyordu. Demek ki aradığı numara açmamıştı. Efsun kadının kendisini fark etmesinin imkansız olduğunu bildiğinden rahat rahat arabada oturuyordu. Telefonunu çıkarıp fotoğraf çekmek istedi ama bu kareler neyi kanıtlayabilirdi ki. Zafer Bey çok kolay bir şekilde müşteri yaftası vurarak olayı kapatabilirdi. Biraz daha bekleyeyim diye düşündü. Zafer Bey er ya da geç gelecekti.
Kadın da ofisin önüme oturmuş bekliyordu. "Yine de birkaç fotoğraf çekmek iyi olabilir" Diye düşündü ve bir iki kare çekti. Sonra da düşünmeye başladı. Böylesine güzel bir kadın Zafer gibi kısa, kel, göbekli bir adamda ne buluyordu ki? Para... Başka ne olabilirdi ki?
Kadın ayağa kalktı. Gözleriyle sağa sola bakınırken bir anda uzakta ki Efsun'u fark etti. Arada neredeyse yüz metre vardı ki kadın hızla Efsun'un arabasına doğru yürümeye başladı. Efsun panikle arabasını çalıştırdı ve gaza bastı. Evinin hemen yanında ki kafeye gelene kadar da durmadı. Hızlı davranmıştı. Takip edilmemişti. Heyecandan elleri titriyordu. Korkması gereken kendisi değildi ama yine de korkmuştu. Bir çuval inciri berbat ettim diye düşündü. Filtre kahvesini sipariş edip bir masaya oturdu. Heyecandan dizleri titriyordu. Bu kısa macera Efsun'u epey sarsmıştı. Ne olabilirdi ki? Efsun normal bir kadındı. Farklı özellikleri yoktu. Ona benzeyen bir sürü kadın vardı. Tarif etse bile anlaşılmazdı. Arabası ise herkes de olabilecek bir arabaydı. Her şey normal dedi içinden. Kendini rahatlattı. Sonra bütün bu düşüncelerinin saçmalığını fark etti. Kendisine tekrar tekrar dedi. Neden ben korkuyorum ki?
Dış kapısından içeri girmek için kapıyı açtığında karşısında Zafer Bey'i gördü. Neredeyse çığlık atacaktı. Zafer Bey onun bu tuhaf haline bir anlam veremedi. Bir an bakıştılar. Efsun kendini açıklama yapmak zorunda hissetti.
"Ben, yani siz, bir anda öyle karşıma çıkınca."
"Korkuttuysam kusura bakmayın." Dedi Zafer.
"Önemli değil."
"İyi günler."
Efsun içeri girdi. Kapıyı kapatacakken bir el belirdi. 
"Ben size bir şey diyecektim."
Efsun bir an için kalbinin gümbür gümbür attığını hissetti.
"Karım bahsetti de."
"Evet." Dedi Efsun. "Çocuk almaya karar verdik."
"Çok sevindim tabi. Ama ben..."
"Ocakta yemeğim var daha sonra konuşuruz." Dedi ve kapıyı bırakıp hızlıca asansöre yürüdü. Kapı Zafer'in yüzüne kapandı.
Efsun bu kısa konuşmadan yaşananaların da etkisiyle ürpermişti. Bütün bu sıkıntıları daha fazla yaşamak istemedi. Üzerinde ki bu yükü artık atmak, Hülya'ya her şeyi anlatmak istiyordu. Kendi kimliği açığa çıksa bile.
Yine yedinci katın düğmesine bastı. Asansör ağır ağır çıktıkça içindeki yük daha da artıyordu.
Hülya'nın kapısının önüne geldi. Az sonra belki de bir yuva yıkacaktı. Ama belki de böylesi daha iyidir dedi içinden. Kararı kesindi. Her şeyi açıklayacaktı. Derin bir nefes aldı. Zili çaldı.

Beğendiğiniz bölümleri hemen aşağıdan oylayabilir, değerlendirmelerinizi yazabilirsiniz. Yazdığım diğer eserlere de göz atabilir, yazdıklarımdan haberdar olmak için takip edebilirsiniz.

GÜVEN OYUNU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now