Affetmek istiyordum onu. Tek düşündüğüm buydu. Artık değişmiştik. Ve olabilirdik. Onu affetmeye karar verdim.

Karol: annecim?
Roma:efendim anne
Karol: babanla ben birlikte değiliz ya hani.
Roma:evet
Karol: birlikte onu affetmeye gidelim mi?

Roma bir anda boynuma atladı. Sımsıkı sarıldık birbirimize. Sonra yerlerimizden kalkıp yukarıya gittik. İkimizde üstümüzü değiştirip geri aşağıya indik. Kenardan arabanın ve evin anahtarını alıp romayla beraber dışarı çıktım. Arabaya bindik ve sürmeye başladım. Roma arkada oturuyordu. Şirketin yönünü bilmediğim için telefonumu alıp internetten baktım. Yolda giderken little do you know şarkısını da açtık.

İki yanında Orman olan yolda giderken Bir şey fark ettim. Duramıyordum. Ve hızlıydım. Direksiyonu durmak için haraket ettirirken sert bir ağaca hızlıca çarptım.

Ruggero

Evimde üstümü değiştirip şirkete gittim. Orda birkaç dosyayı imzalayıp baktım. Bir sürü dosya inceledikten sonra ayağa kalktım ama kalbime ve kafama sancı girdi. Nefes nefese bir şekilde konuştum.

Ruggero: karol ve roma

Sonra direk telefona koştum. O an telefon çaldı ve arayan karoldu. Direk açtım telefonu.

Karol

Kafamı direksiyondan kaldırdığımda minik bir baygınlık geçirdiğimi anladım. Başım kanıyordu. Hemde fazlasıyla. Arkamı dönüp romaya baktığımda ona bir şey olmadığını fark ettim. Bu yüzden rahatlamıştım. Hemen zar zor elime telefonu alıp önce hastaneyi aradım ve ambulans çağırdım. Sonra ruggeroyu aradım. O da direk telefonu açtı.

(Telefon konuşması)

Ruggero: karol iyisiniz değil mi?

Başım döndüğü için zar zor konuştum.

Karol: r-ruggero
Ruggero: k-karol, iyi misiniz!?
Karol: arabayla ağaca çarptık, roma iyi.

Başım döndüğü için biraz sustum.

Karol: ama ben kafamı çarptım.
Ruggero: n-ne? Sizin dışarda ne işiniz vardı. Karol nolursun gözlerini kapama lütfen.
Karol: sana geliyorduk, affettim seni rugge
Ruggero: KAROL, SAKIN. NOLURSUN YAPMA NOLURSUN. BENİ, KIZIMIZI BIRAKMA NOLURSUN YAPMA BİZE BUNU

O bana telefondan bağırırken ben kafamı arkama yaslamış gözlerimi kapatmış hayatta kalmaya çalışıyordum.

Ruggero: karol, yapma yapma. Ses ver karol.
Karol: s-seni seviyorum, sizi seviyorum.
Ruggero: karol, dayan, dayan güzelim nolursun dayan. Hangi hastaneye alıcaklar seni
Karol: ...... Hastanesi
Ruggero: tamam, gelicem karolum. Güzelim, herşeyim, kızımızın annesi. Seni seviyorum. Ve gelicem oraya sadece dayan
Karol: denerim

(Telefon konuşması sona erdi)

Roma: anne

Romaya döndüğümde ağladığını fark ettim.

Karol: y-yapma be annem, l-lütfen
Roma: beni bırakma

Gözümü kapattığımda tekrar yaş geldi gözümden. Gözümü açıp son gücümle elimi romanın yanağına koydum. Yavaşçana okşayıp göz yaşını sildim. Sonra gözlerim kapandı. Gördüğüm tek şey karanlıktı. Sadece karanlık.

Ruggero

En hızlı halimle söylediği hastaneye geldim. Beni, bizi bırakmamalıydı. Geldiğimde karolu sorduğumda geldiğini söylediler ve yerini söylediler. Koşarak oraya gittim. Doktor kapıdan çıkıyordu. İki hemşirenin yanındada roma vardı. Roma ağlayarak bana doğru koştu ve sarıldı. Bende sımsıkı sarıldım ona. Doktora yaklaştım.

Ruggero: ya-yaşıyor değil mi?
Doktor: maalesef hastayı kaybettik, başınız sağolsun

Hastayı kaybettik dediği andan itibaren duymaz olmuştum. Küçüğüm, aşkım, herşeyim, gözlerinde kaybolduğum. Beni ve kızımızı bırakıp girmişti. Ağlamamız dahada şiddetlenirken Romayı birkaç dakika hemşireye bırakıp içeri girdim. Bir meleğin tekrar melek oluşuna şahit olmuştum. Zorlana zorlana yattığı yatağın kenarına oturdum. Elimi yüzünde gezdirdim. Ağlamanın dahada şiddetlenmesini takmadım.

Ruggero: sevgilim. Neden bıraktın bizi?

Biraz durup bekledim. Söylemesi çok zordu.

Ruggero: daha biz seninle tekrar evlenicektik, romanın kardeşi olucaktı. Birlikte olucaktık. Masallardaki prens ve prenses gibi. Mutlu sona ulaşacaktık.

Ona yaklaşıp dudağına son öpücüğü kondurdum. Yanaklarını, alnını, çenesini, yüzünün her yerini öptüm. Göz yaşlarım yüzüne düşüyordu. Ellerini tuttum. Kafamı eğip karnına koyduğumda alinide elimle üstüme koydum. Bana sarılmasına, gülümsemesine, sesine, kalbine, kokusuna. Her şeyine ihtiyacım vardı. Kafamı kaldırıp başını öptüm. Saçlarını kokladım. Sonra ne kadar istemesemde çıkmak zorunda kaldım. Çıktığımda polisleri gördüm, yanıma yaklaşıp konuşmaya başladılar.

Polis: başınız sağolsun

Artık konuşamadığım için sadece başımı salladım.

Polis: karol sevillanın arasını inceledik ve frenlerle oynandığını tespit ettik. Kamera kayıtlarına baktığımızdaysa bunu dove isimli birinin yaptığını bulduk. Merak etmeyin bu yanına kalmayacak.

Dedi ve yanımızdan ayrıldılar.

Dünya bir kez daha durmuştu benim için. Onun ölümüne sebep olan bendim. Her şekilde ben. Ama kızımız için güçlü durmalıydım. Başka biriyle kesinlikle evlenmezdim, başkasını sevemezdim. Bizimkilere bir şekilde haber verip roma daha fazla etkilenmesin diye ordan çıktım. Gördüğüm her yer bana onu hatırlatıcaktı, gerçi acı çeksemde unutmak istemiyordum onu.

Yazardan

Genç kız uçurumdan düştüğü gün 2.bir şansı olmuştu. Her şey dejavu gibiydi. Genç adamın yalvarışları, genç kızın gözünü kapamama çabası. Ama değişen şey bu sefer kurtulamamasıydı. Hayatın verdiği 2.şansın sonu burasıydı. Genç kız, genç adamın ve güzel kızının yalvarışlarına rağmen gitmişti. Ama eğer ona yalvarışlarını ölmeden duysaydı, genç kızda dönerdi geri. Ama artık her şey için çok geçti. Bu hikayenin sonu mutsuzdu. Ve üç kalptede koca bir boşluk oluşturdu, koca bir boşluk.

Son...

Mutsuz sonları bende sevmem, ama hayatın gerçekleri çoğu zaman mutsuz sonlardır.

Sanırım dayanamayıp birde iyi son yapıcam ama bilmiyorum.

Sizi seviyorum

Ciao bella🌌🌌

Little Do you Know (Finish)Where stories live. Discover now