The Weight - 1.Bölüm

614 42 14
                                    

Kanada'nın dondurucu havasında ben kalın -ama yinede beni ısıtmayan- montuma sarılmış sadece birazn ısınabileceğim bir yer arıyordum. Şehir merkezinden uzak olduğum için bu biraz zordu. Bu tekin yerde tek bi dükkan, bir tane bile geçen araba yoktu. Sadece uçsuz bucaksız uzayıp giden yol,yolu çevreleyen çam ağaçları.Ve çaresiz BEN.

Evden babamla annemin kavgalarından dolayı kaçmıştım. Ikisinide pek sevdiğim söylenemezdi. Her gece kavga ederler ben o kavgalar sonucunda birşey yapamazdım sadece odamın bir köşesine siner onları duymamak için kulaklıklarımı takar bana tekrar hayat veren müzikleri dinlerdim.

Bu her akşam böyle sürüp giderdi. Bugün dayanamayıp onlara var gücümle bağırmıştım. Bi an duraksayıp ikiside bana baktı. Onlara ne kadar göt gibi davrandıklarını söyleyip evden kaçtım ve burdayım işte. Sanki sonsuzluğa yürüyormuşum gibi hissediyordum. Bitmeyen yol sürecinde ben yürürken annemin gitmem için yalvarması kafamda çınlıyordu.

Soğuktan donmuş ellerimle kotumun cebinden telefonum ve kulaklığımı çıkartıp müziğimi açtım.

Bu bir yeni başlangıçtı. Şimdi yapmam gereken sıcak bir yer bulmaktı. Ondan sonra ne yapacaklarımı düşünürüm.

Ellerim montumun cebinde ve ben huzur verici müziğime kulak vermişken yoldan geçen bir arabanın bana korna çaldığını biraz geç fark etmiştim. Hemen kulaklıklarımı çıkartıp arabanın camını yarıya indirmiş adama baktım. Aslında o kadarda yaşlı görünmüyordu. Tahmin etmem gerekirse benden sadece bir kaç yaş büyük olduğunu düşünüyordum.

"Hey atlasana güzelim.Bu soğukta yürümek zor olmalı. Ben seni gideceğin yere kadar bırakırım"

"Hayır teşekkür ederim. Yolum pek uzun değil" diye yalan söyledim. Bu tekin yerden geçenlere asla güvenebileceğimi sanmıyordum. Yakışıklı olabilir ama ne çıkacağını bilemezsin. "Tamam"

Camı kapattı ve gaza kökleyip gitti.

Artık yürümekten ayaklarım uyuşmuş ve donuyordum. Biraz pişman olmuştum onun arabasına binseydim beni şehir merkezine bırakırdı ve bu zorlukları çekmezdim. Ya da hiç evden kaçmamalıydım. Her zaman yaptığım gibi bütün gün sıcak odamda müzik dinleyebilirdim.

Bide iyi yandan düşünecek olursam artık lanet olası ailemin yüzünü görmeyecektim. Beni arayacaklarını sanmıyordum. Annem bana değer veriyordu o aramaya çıkabilirdi. Ama kalpsiz götün teki olan babamın bunu engelleyeceğini biliyorum. Benden ölesiye nefret ediyor. Bunun nedenini hala tam olarak bilmiyorum sadece teyzem bir işine engel olduğumu söylemişti. Ama ben ortada başka şeylerin olduğunu düşünüyorum.

Neyse artık umrumda değildiler onlarsız hayatım daha güzel.

Ağrıyan bacaklarımın dinlenmesi için bir ağaç kütüğüne oturdum.

Bir saattir oturuyordum ve her yanımın uyuştuğunu hissetmeye başlamıştım. Tanrım burada donarak ölecektim kurtlar cesedimi alıp götürecekti ve kimse öldüğümün farkına varmayacaktı bile.

Artık gitmem gerekti. Yürüyerek azda olsa olsa ısınabilirdim. Arkamdaki ağacın dalına tutunup kendimi çektim. Biraz tökezlesem kalkmayı başarabilmiştim. Üzerimdeki ağaçın kopan küçük dal parçalarını sirkeledim.

Başımı kaldırıp etrafa bakındığımda uzaktan görünen binaları gördüm.

Ağzımdan küçük bir sevinç çığlığı kaçtı. Sonunda şehir merkezine yaklaşıyordum. Telefonumun saati 17:00 ı gösteriyordu. Bir saat sonra akşam oluyordu. Ben oraya bir saatten az bir sürede varmalıydım. Daha fazla buralarda vakit kaybetmemek için adımlarımı hızlandırdım.

The Weight #WATTYS2016Where stories live. Discover now