Asya' nın ona gösterdiği yüce gönüllülük karşısında kendini aciz hissediyordu.

Asya iki bardağa çayı doldurup birini onun önüne koyarken güldü. "Olur." dedi birden.

Züleyha bunu da beklemiyordu ama karşı da çıkmayacaktı. "Peki, vur hadi." diyerek başını biraz çevirdi. Hak ettiğini düşünüyordu.

Asya bir kez daha gülüp şeker attığı çayını karıştırdı. "Şimdi değil. Borcum olsun, bir gün beni kızdıracak olursan kullanırım. Sonra neden vurdun deme ama."diyerek anlaşmaya girişti.

Züleyha Asya' nın bulaşıcı olan gülüşüne eşlik ederken içindeki pişmanlık biraz olsun dinmişti. " Buraya bir daha ne zaman gelirim bilmem, eniştem beni bir süre görmese iyi olur. Sana çok değer veriyor."

Asya' nın gülüşü olduğu gibi yüzünde kalırken kaşları havalanmıştı. Yaman konusuna girmek istemiyordu, evliliklerinde olmayan şey karşılıklı sevgiydi. Olan şey ise sadece saygıydı. Aklına getirmemeye, düşünmemeye gayret etse de onun kalbinin başka birine ait olduğunu unutmuyordu.

"Gitmek istiyor musun?" diye sorarken tek amacı konuyu değiştirmekti.

Züleyha' nın bakışları gölgelenirken ağzını açıp konuşacak ister gibi göründü ama sanki ne diyeceğini bilemez bir hali vardı. Asya gözünü ayırmadan onu izlerken, Züleyha dudaklarına minik bir gülümseme kondurdu.

"Evet, çok kaldım zaten. Gelmem bile hataydı aslında. Senin de huzurunu kaçırdım kusura bakma ne olur."

Asya' da ona gülümsedi ama içi hiç rahat değildi, Züleyha' da bir şey vardı ama çözemiyordu. "Öyle düşünme, rahatsız olmadım ki."

Züleyha bu sefer gerçekten gülümseyip masanın üzerinden onun eline uzanıp tuttu. "Olsun, yine de kocanın eski karısının kardeşi ile aynı evde kalmak pek hoş durmuyor. O yüzden gitmem en doğrusu."

"Züleyha, istediğin zaman gel olur mu? Hem benim de bir arkadaşa ihtiyacım var."

Asya hiçbir zaman Züleyha' dan rahatsız olmamıştı. Onda kötü bir şeyler sezmiş olsaydı bu kadar rahatsız olmazdı ama onun iyi biri olduğunu biliyordu. Biliyordu ama yine de onu düşünürken içindeki sıkıntıya engel olamıyordu.

Züleyha sesindeki tereddütü gizlemek için bir iki öksürdü. "Sağol, gelirim yine."

Biten çayların ardından her ikisi de sessizce oturmaya devam etti. İki yaralı kalbin attığı bu iki bedenin sessiz haykırışı vardı ruhlarında.

"Hadi sen odana çık, ben toplarım bunları." diye sessizce konuştu Züleyha. Asya ağzını açacak gibi olunca yine konuştu. "Hadi, dediğimi yap."

Asya mecburen susup yerinden kalktı mutfaktan çıktı. Oysa söylemek istediği başkaydı. Neden Züleyha' nın gözlerinde yalvaran bakışlar vardı, ne içindi bu yakarışı, neydi derdi... Belki de hiçbirini öğrenemeyecekti.

Asya gittikten sonra Züleyha daha fazla kendini tutamamış gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Gitmek istemiyordu. O eve dönmemek için yalvarabilirdi belki ama elinden bir şey gelmiyordu. Hata yapmıştı ve bedeli cehennemine geri dönmekti.

Bardakları ve çayını döktüğü demliği yıkarken bu mutfakta ablası ile yaptıkları canlandı gözünde. Keşke dedi, keşke hayatta olsaydı da ona ayakta durabilmesi için destek olsaydı. Olmasa da olurdu, varlığı yetiyordu Züleyha' ya. Onun ölümünden sonra tek sağlam kanadıda kırılmış, tutunacak dalı ondan kalan küçük Devran olmuştu.

Yıkadığı bardakları ters çevirip yerine koyarken acı bir gülümseme kondu dudaklarına. Daha kendini bile koruyamıyordu ki, Devran' ı mı koruyacaktı.

GELİNCİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now