• Ön Deyiş

828 38 6
                                    

"Ben yüreğimdeki taşın ağırlığından göremedim. Gözüm hiçbir şeyi göremedi." Sağ elinin, işaret ve orta parmağının arasına sıkıştırdığı sigarasını dudaklarına götürüp derin bir nefes çekti Ali.

"Beni lan beni." Diye gösterdi kendini, karşısında oturan en yakın dostuna. "Bir kere lan bir kere, eskisi gibi baksın diye canımı yoluna sermeye hazırdım." Dostunun ilk yakarışları değildi bu. Sonda değildi biliyordu Emre. Öyle bir şeydi ki bu ne ileri gidebiliyordu en yakın dostu ne de geri.

"Sıçmık bir durumun içine batmış gidiyorum olum." Masanın üzerindeki içki şişesine uzanıp kafasına dikti. Ne ağzından çıkan kelimelerden haberi vardı ne de yaptıklarından.

"Olum dur lan." En yakın dostunu bu halde görmek kahrediyordu Emre'yi. Ali'nin elindeki şişeye uzanıp kendine çekti.

Elinden alınan şişe ile kaşlarını çattı Ali. Ağzının kenarını sildi hiçte hoş olmayan bir şekilde.

"Duyun beni. Bokluğun içine battım. Deli gibi seviyorum deli gibi!" Diye haykırdı karşısındaki denize. Oturduğu sandalyeden kalkmadı ama boğazı yırtılırcasına bağırmaya devam etti çarşaf gibi denize.

"Geç kaldım olum! Yüreğimdeki taşları temizlerken onun yüreğine geç kaldım." Duraksadı bir süre. Kelimeleri dile getirmekte zorlandı. "O da bir daha bana şans vermedi." Sonlara doğru fısıldayarak konuştu Ali. Ne o kendindeydi, ne de aklı başında.

Ali seviyordu deliler gibi hemde, fütursuzca. Ama o da biliyordu ki bu sevginin karşılığını, sevdiği kadını kendi elleriyle yok etmişti.

VelehzedeWhere stories live. Discover now