2.Bölüm: "MERAK"

2.3K 1.1K 1.6K
                                    

Merhaba arkadaşlar! Diğer bölüme göre daha uzun bir bölüm oldu ve karakterleri biraz daha yakından tanıdık. Keyifli okumalar ♡♡♡

-----------------------------------------------------------
--------- --------- -------- ------ -------- -------- -------

-------------------------------------------------------------------- --------- -------- ------ -------- -------- -------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yazmıştı.

Hep tam 00.00'da yazıyordu.

Kim olduğunu bilmiyordum. Tek bildiğim bizim okuldan biriydi. Her gece penceremin karşısındaki kaldırımdan bana bakar , dinlediğim şarkılarla ilgili vaatler sunardı. 3 aydır hep bu böyle süre gelmişti ve ben sanırım ona alışmıştım. Yüzünü göstermiyor sweetinin kapşonuyla saçlarını gizliyordu. Yolda görsem korkacağım biri gibiyken kalbi çok temizdi bunu farketmiştim. Ona cevap vermedim daha doğrusu vermeye cesaret edememiştim. Ve bence artık bir şeyler öğrenmeliydim. Pencereye koştum ve ona baktım. Ordaydı. Tüm asaletiyle karşımdaydı. Yüzünde kar maskesi, kafasında kapşonu. Asi birkaç saç tutamı alnına düşmüştü. Burdan biraz incelediğimde saçları siyah ve kara gözlü olduğunu farkettim. Ilk defa onu inceliyordum. Onu incelediğimi anlamış gibi biraz daha gölgelik bölgece geçti. Telefonunu çıkardığını farkettim ve kendi telefonumu elime aldım. Bu heyecan da neyin nesiydi!

053******67: Neden bana bakıyorsun? Geç içeri ve uyu.

Odun! Gerçekten odundu hemde yontulmamış olanından. Sinirle klavyenin tuşlarına basarak yazmaya başladım.

Ece: 3 aydır yazıyorsun ve kim olduğuna dair bir fikrim yok bu yüzden seni merak ediyorum.

053******67: Merak etme Ece Göksun. Uyumayı dene olur mu?

Ece: Bari ismini söyleseydin bunu hakettiğimi düşünüyorum.

053*****67: Bora. Bora Ateş.

Bora... Ismi güzeldi. Ve biraz incelediğim kadarıyla kaslı vücudu vardı. Yakışıklı duruyordu. Tuhaf. Neden yazdı acaba? Rehbere girip numarasını kaydettim. Bir umut profilinde fotoğraf olur sanmıştım. Yoktu. Bunu da düşünmüş izbandut!

Ece: Neden yazdın peki? Yani ne ilgin var? Benimle uğraşıcak tiplere benzemiyorsun.

Bora: Artık uyu. Iyi geceler.

Benden kaçıyordu. Neden? Niye cevap vermiyordu ki? Sinirleniyordum. O benim hakkımda elbette birçok şeyi biliyordu. Benim bildiğim ise okuldan olduğu ve isminin Bora Ateş olduğuydu.

Ece: Iyi geceler.

Pencereden ona bakmayı kesip yatağıma geçtim.Instagrama girdim ve arattım. Ancak sonuç başarısızdı. Bu devirde kim instagram kullanmazdı ki? Ah! Peki. Twitter'a bakalım. Orda da sonuç aynı. Facebook kullanmıyordum ve onun tumblr kullanan tiplerden olduğunu zannetmiyordum. Niye bu kadar uğraştıysam. Yat uyu sanane ilgilenme! Iç sese hak verip uyumaya çalıştım.

"Ece kalk artık! Okula geç kalıcaksın! Kaç defa dedim sana geç yatma diye! Bak şuna hala kalkmıyor! Kızım kalksana!!"

Ne kadar güzel uyandırılıyordum ama. Saate baktım 07.15. E hani geç kalıyordum daha evden çıkmama yarım saat vardı. Her neyse. Yataktan kalkıp lavaboya gidip rutin işlerimi hallettim ve okul formamı giydim. Saçlarıma gelişigüzel bir fön çektim. Aşağı indiğimde annem kahvaltıyı hazırlıyordu. Babam masaya oturmuş gazetisini okuyordu. Ne kadar huzur vericiydi dostlarım!

"Anne mavi tişörtüm nerde!" Mert yine tüm sesiyle evi inletiyordu. Huzur verici mi demiştim? Unutun gitsin. Böyle bir kardeşiniz varsa evde huzurlu değil katil olursunuz.

"Nerde çıkardıysan ordadır ufaklık" dedim ve yüzünün sinirden kızarmasını zevkle izledim. Biliyorum kavga edecektik ama Mert'e bulaşmayı çok seviyordum.

"Sen gitsene be okuluna geç kalıcak sonra yarım gün yok yazıldın diye doktora gidip rapor için yalvarcaksın." Ama ben bunu döverim! Tamam dakik olmayabilirim tamam dediklerini yapıyor olabilirim ama napabilirim yani? Hocalar da girer girmez yoklama alıyor. Bir durun hâl hatır sorun değil mi ama?

"Uğraşmıyorum senle gelince görüşcez gidiyorum ben" diyip dil çıkardım ve apartmandan çıktım. Kulaklığı takıp 'Bilal Sonses- Seda Tripkolik: Sonu gelmez' açtım ve okula doğru yürümeye başladım. Bir yandan da şarkıyı mırıldanıyordum.

"Geceler şahidim
sonu gelmez biliyorum ben bu hasretin
istediklerim önüme hep bi engeldi beklediklerim
kalamazdı gözlerim senden uzağa gitmeliyim
bilmelisin güneşin bana hiç doğmadığı gibi sende beni silmelisin"

Ve şimdi en beğendiğim yere geliyordu.

"gelmedi o bekledim bak
günlerim geçti o dönmedi o
gelmez bekleme görmez gözleri
sevmez o
bana kalan gönlüydü ezdi geçti o
sensin sana gerek bırak ellere gitsin o..."

Çok duygusal bir yapım vardı. Yolda ağlayan birini görsem ya da olur ya nefret ettiğim birisi ağlasa bende ağlardım. Ne derler buna?Saf. Tam benlik bu kelime. Saftım ve insanları kullananlardan olmamıştım. Bu şarkı nedensizce duygulandırmıştı işte. Telefonum titreşince bildirim panelinden mesaja baktım. O yazmıştı. Bora. Bora Ateş...

Bora: "satır satır yazardım
elimde yok bi anlamı
acımla başbaşaydım
yokuşlar hep banaydı
dur dedim gitme
özledim de bende
gözlerimde yok bi bende
çaresizde bende...

Bora: Sensiz geçen her akşamda yorgun bu bedenim Ece.

Şaka mıydı?

_______

Diğer bölümde görüşmek üzere! Beğendiyseniz vote ve yorum atmayı unutmayınız.♡♡♡

Okyanus Karası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin