Bölüm 68 - Baskın

Start from the beginning
                                    

Işıkla kamaşan gözlerimi sımsıkı kapatıp bir kez daha açtığımda başımda ilk gördüğüm surat Ashley'in suratı olmuştu. Gülümsemek, ona sarılmak istedim. Hemen arkasından ayak ucumdaki Aral'ı gördüğümdeki rahatlama iyice artmıştı.

Göğsümü yeni bir nefesle doldururken karnımdaki gerginlik hissiyle birlikte saplanan ağrılar bedenimin acıyla topaklanıp kıvrılmasına sebep olmuştu "İyi misin?" diye sordu Ashley. Hiç bitmesini istemediğim bir dünyaydı karanlığım, vazgeçemeyeceğim kadar güzeldi.

Başımı aşağı yukarı sallayarak "İyiyim," dedim pütürlü sesimle.

Aral "Doktoru çağırmaya gidiyorum," dediğinde ancak ensesini görebilmiştim. 

Bana endişeyle bakan Ashley'e döndüm "Su," diye mırıldandım.

Ashley bir bardak su doldurup başımı suyu içebileceğim kadar kaldırmama izin verirken bana suyu yavaş yavaş içirdi. İkinci bardağı bardağı istediğim sırada doktor ve Aral odaya girmişti. Doktorum kır saçlı, yüzünde yeni yeni beliriyor gibi duran kırışıklarıyla kısa boylu ancak yüz olarak karizmatik bir adamdı. 

Bana gülümseyerek odanın içinde adımlarken "Bayan Lutz, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu ve ayakucumdaki dosyayı aldı.

"İyiyim," 

Dosyaya göz atarken "Ağrınız var mı?" diye sordu.

"Biraz,"

"Ameliyat sırasında spiralinizi de çıkardık, zarar görmüştü. Eğer yeniden tedavi almak isterseniz sizi yönlendirebilirim,"

"Hayır,"

"Peki yara izleriniz için tedavi almak ister misiniz?" diye sorduğunda doktora sadece bakarak başımı iki yana sallamıştım. Uyanır uyanmaz doktorumun bana tıbbı pazarlıyor olması hoşuma gitmemişti. Dosyayı aldığı yere bırakırken "Güzel bir iyileşme dönemi geçiriyorsunuz. Şanslısınız," dediğinde güldüm. Daha durgun bir ses tonuyla "Ah... Geçmiş olsun. Tekrar muayene etmek için geleceğim," dedi ve odadan çıktı.

Doktor çıktıktan sonra arka arkaya tahliller yapılmaya başlanmıştı. Kan alma, ultrason, tansiyon, EKG... Daha takip edemediğim birbir türlü muayenenin ardından yeniden odama geldiğimde beni sıcak yemekler karşılamıştı. Açlık hissi öylesine yoğundu ki dikişlerim patlayana kadar Ashley ile birlikte yemek yemiştik. Yemekten sonra serum ya da ağrı kesiciden kaynaklanan ağırlık ile tekrar uyuyakalmıştım. Onlara kaç gündür hastanede olduğumu, nasıl kurtulduğumu ya da nerede olduğumuzu sormamıştım çünkü bir an için de olsa bunları bilmek istemiyordum. Black'i düşünmek istemiyordum. Aşağı yukarı kestirebiliyordum ne kadar zaman geçtiğini, boynumdaki yara izi ve kırık baş parmağım iyileşmişti.

Tam olarak yıllardır aradığım boşluğu yaşama fırsatı sunulmuş gibiydi. Daha önce kürtaj sonrası da uykum oldukça yoğundu ancak bu kez, hiçbir şey düşünmeden ya da kimseyi duymadan geçirdiğim uzun saatlerin sonunda beynimdeki boşluk ve ferahlık hissi bana iyi gelmişti. Black'i, Aral'ı ve Ashley'i öylesine çok düşünüyordum ki her an kafam patlayabilecek gibi hissediyordum. 

Uyandığımda Ashley camın önündeki koltuğa oturmuş telefonunu kurcalıyordu. Ağrım olup olmadığını sorduktan sonra hemşire bana sabah kahvaltısı ile birlikte ilaçlarımı getirdi. Kahvaltımı ağır ağır yaparken Ashley beni yüzündeki hafif tebessüm ile izliyordu. Suyumdan bir yudum alıp alt dudağımdaki ıslaklığı dilimle temizledim ve onun gülümsemesine karşılık gülümseyerek kahvaltımı yapmaya devam ettim. 

Siyahın Vedası | KüllerWhere stories live. Discover now