Bölüm 69 - "Sebebim"

3K 187 107
                                    

ARAL

Hayatım dışarıdan bakan insanlar için daima kolay görünürdü. Bir insanın sahip olmak isteyeceği ne vardı? Akıl? Sağlık? Para? Güzellik? Tüm bunlar bana altın bir tepside sunulmuş gibi doğduğum andan itibaren benimleydi. Çocukken çabucak yürümeyi öğrenmiş, konuşmayı çabuk kavramıştım. En verimli dönemlerimde okumaya, yazmaya, yeni dillere eğitilmiştim. Şanslıydım çünkü yerinde saymayı sevmeyen iki dedem ve hırslı bir annem vardı. Bir şeyler başarmak benim için yapbozla oynamak gibiydi. Her bitirdiğim yapboz oyununda yeni bir tanesi önüme sunulurdu. Hangi kitabı okumak istesem uzanır, nereyi merak etsem oraya giderdim. Beklemez, tereddüt etmez, sınır tanımazdım. Şımarık bir çocuktum dışarıdan bakıldığında. 

Her şeyim tam görünse de tüm bu varlıkların içinde yıllar boyu tek bir şeyi aramıştım. İnsanlardan kaçarken... İnsanlara koşarken... Gece... Gündüz... Elimi göğsüme koyduğumda parmaklarımın altında soğuk bir kalp ve ritmik atışlar istemezdim. Gördüğümde heyecanlanacağım, seveceğim birini isterdim. Beni sevebilecek birini isterdim.

Nasıl elde edileceğini bilmeden sevgiyi arzulardım. 

Karşıma çıktığında berduştum. Yolunu kaybetmiş, aramayı bırakmış bir halde oradan oraya savrulurken hiçbir şey hissetmiyordum. Omuzlarımdaki töre baskısına sırtımı dönmek sandığımdan da daha zordu. Kaçmak, kurtulmak isterken git gide kaçabileceğim bütün yollar tıkanıyor, sebeplerim azalıyordu.

Ve onu gördüm. Yolumu, izimi, sebebimi... Melek'i.

Hayatım boyunca mantıkla büyütülmüş, eğitilmiş olsam da içimdeki sevgi yokluğu bana bir gün bir mucizenin olacağını düşündürüyordu. Babam gibi saçımı okşayacak, beni koşulsuz şartsız sevebilecek birini ararken onu görmüştüm. Canlı kanlı bir kez bile görmediğim babamı, onun arkasında bana gülümserken görmüştüm. Elbette bu hap yüzünden gördüğüm hayallerden sadece birisiydi ancak ben ilk defa, sebebi uyuşturucu da olsa babamı onun sayesinde görmüş, beni sevebileceğine inanmıştım.

Önüme atılan fotoğraflarla  başımı kaldırdığımda kafam içtiğim esrarlı sigaradan dolayı bulutluydu. Önce hem amcam hem de üvey babam olan Hakan'a baktım. Babam öldükten sonra dedem, annemi onunla evlendirmişti. O zamanlar yeni evlendiği eşi Yaren buna dayanamamış, kahrından ölmüş derlerdi ancak aslında kadın bulduğu bütün ilaçları içerek intihar etmişti.  Lakin Hakan bundan gram üzüntü duymamış gibi annemle yatmış, iki tane de çocuk yapmıştı. İki tane kan bağıyla hem kuzenim hem de kardeşim vardı. 

Önümdeki fotoğraflara baktım. Hangisi olduğunu hatırlamadığım bir barda kokain çekerken yakalanmış fotoğraflarımı bana gösteriyordu. Sigaramdan bir yudum daha alıp suratına doğru üfleyerek başımı kaldırdım. Tek kaşımı kaldırırken "Yani?" diye sordum.

"Yani mi?" diye sordu ellerini iki yana açarken "İt oğlu it," dediğinde daha lafını bitirmeden önümdeki viski bardağını kafasına fırlattım. Refleksleri sayesinde başını ıska geçip duvarda parçalandı bardak "Dalga mı geçiyorsun lan benimle? Sen oku, diye yıllarca burada ter döktük. Mükafatı böyle mi olacaktı?" diye bağırarak ellerini çalışma masama vurdu "Kafama bardak fırlatarak mı teşekkür ediyorsun?" diye bağırdı.

Sigaramdan bir kez daha içime çekip kalanını tablada söndürürken "Niye teşekkür edeceğim? Yengenden iki çocuk peydahladın diye mi?" Ciğerlerimde sıkışan dumanı usulca yine suratına üfleyip ayağa kalktım. 

Askılıktaki ceketime doğru yürürken "Anlaşılan sana matematik öğrettikleri kadar saygı öğretememişler," dedi.

Ceketimi "Senden öğrenseydim yengelerimi sikerdim, haklısın," dediğimde iyice sinirlenmişti. 

Siyahın Vedası | KüllerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin