Bölüm 10: Aşkın Cezası

8.3K 455 67
                                    

Yeniden merhaba :)

Bölüm başına şunu eklemek istedim. Eleştiriye açık bir insanımdır, bunu diğer hikayelerimin yorumlarından da anlayabilirsiniz. Yerinde ve iyi niyetli eleştirilere, gözümden kaçan hataları düzgün bir şekilde dile getiren herkese kapım daima açık. Ama her bölüme yalnızca olumsuz yorum atan, sadece eleştiren birinin iyi niyetli yaklaştığını düşünemiyorum. Böyle insanların yalnızca eleştiri avında olduğunu düşünüyorum. Mantığınız kabul etmeyebilir çok normal, hoşunuza da gitmeyebilir bu da çok normal. Ama bu kötü niyetli yorumlar atarak hevesim üzerine toprak atmanıza neden olmamalı.

Rica ediyorum, hikayeyi sevmiyorsanız okumaya devam etmeyin.

Kötü bir dönemden geçiyoruz, zaten fazlasıyla negatifliğe maruz kalıyoruz. Daha fazlasını istediğimi hiç sanmıyorum. Anlayışla karşılayacağınıza inanıyorum.

Biraz asabi bir giriş oldu (ki hiç sevmem) kusura bakmayınız, umuyorum ki bir sonraki bölümde neşemi geri kazanmış olarak burada olurum 🖤

Bölüm parçası: Tuğkan - Aşkın Kanunu (Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut)

+ Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım

Keyifli okumalar...

"Arsa için ederinin çok üstünde bir rakam belirlemiş. Karşılayabileceğimiz bir meblağ olsa da, gereksiz bir harcama olur. İlyas Bey ile yüz yüze konuşursak fikrini değiştirebileceğimizi düşünüyorum."

Feyyaz amcamın da benim gibi düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Babamınkine benzeyen yüz hatları onu analiz etmemi kolaylaştırıyordu.

"Fatih'e ilgilenmesini söyleyeceğim."

Bir de o vardı. Anladığım kadarıyla Fatih uzun bir süre İngiltere'ye dönmeyi düşünmüyordu.

"Çalışmaya burada devam edeceğine göre bundan sonra toplantılara da katılması gerekiyor-"

Konuşmaya devam edeceğim sırada odamın kapısını çalma gereği duymadan içeriye giren Fatih ile birlikte sessizliğimi korumuştum.

Karizmatik bir adam olmasına rağmen sinir bozucu özellikleri gözümdeki yakışıklılığını yok ediyordu. Harun'un haylazlığı Fatih'de çapkınlık olarak yer alıyordu. Fatih'i kendi hâline bırakan amcam Harun ile uğraşmaya devam ediyordu. Bir sonuç alabilir miydi? Kesinlikle inanmıyordum.

"Kulağımı çınlatıyorsun Nehir. Beni düşünmeye ara vermen gerekiyor ama tersini yapmanı tercih ederim."

Fatih'in bana karşı tutumunu bilen amcam başını sallamakla yetinmişti. Yirmi dokuz yaşına gelmiş bir adama nerede ne konuşması gerektiğini öğretmeye çalışmak yalnızca zaman kaybı olurdu. Bunun farkında olduğumuz için de çabalamıyorduk.

"İyi insan lafının üstüne gelir değil de, iti an çomağı hazırla gibi oldu. Ama yerinde oldu. Bundan sonra toplantılara katılmanı istiyoruz."

Ah, hiç de istemiyorum.

"Seve seve."

Üzerimde tuttuğu bakışlarını oğluna çevirdiğinde yüzünü buruşturan amcam ile birlikte keyfim yerine gelmişti.

"Kurnaz tarafını İlyas Bey ile olan konuşmana saklamanı öneririm. Kendisi arsa için teklif ettiğimiz paranın üç katını istiyor. İnsanları zarara sokmayı sevmediğimi bilirsin ama uyanıklığa karşı da kör kalmam."

Son cümlesini söylerken kullandığı ses tonu fazlasıyla imalıydı. Bu imayı hisseden yalnızca ben olmamıştım. Fatih'in yüzüne de arsız bir gülümseme yayılmıştı. Babası tarafından uyarıldığının farkındaydı ama umurunda olduğu söylenemezdi.

Sarı DevaWhere stories live. Discover now