two

552 19 25
                                    

Sağlık odasına geldiğimde Cemil Abi'nin soru sorar bakışlarına maruz kaldığımda açıklama yapmam gerektiğini düşünerek istemsizce,

-"Yolda karşılaştık,yürüyordum geç kalmamam için bırakmayı teklif etti hepsi bu." dedim uğraşmak istemediğimi belli ederek. 

Cemil Abi burada babam gibiydi ve bana güvendiği için buraya almıştı beni dolayısıyla onu dinlemek zorundaydım,bir şey hissedecek olsam bile duygularımı bastırmak ve engellemek zorundaydım.

Antrenmana kulübün bize özel,üzerinde ismimizin baş harflerinin yazdığı eşofmanlarla çıkıyorduk fakat benim eşofman üstüm daha hazır değildi dolayısıyla altımı giyip inecektim sahaya. 

Soyunma odasına geldiğimde kimsenin olmadığını fark etmek güzeldi. Her ne kadar hayatım boyunca erkeklerle çok yakın arkadaş olmuş olsam da soyunma odasında erkeklerle karşılaşmak ya da beraber giyinmek tabii ki de istemezdim arada perdeler olsa dahi.

Eşofman altımı giyip dışarıya çıkmaya hazırlanırken cama küçük bir damlanın çarptığını gördüm.

Şiddetli olmasa da yağmur yağmaya başlayacak gibiydi. 

Soyunma odasından çıkarken Dorukhan'la karşılaştım. 

-"Eşofman üstünü giysene,yağmur başlayacak gibi." dediğinde tam da bulmaya sağlık odasına gidiyordum aslında.

-"Ben de bulmaya sağlık odasına gidiyordum."

-"Eşofman üzerinin nerede olduğunu bilmiyor musun?" dedi gülerek ve şaşırmış gibiydi.

-"Hayır yani yeni geldiğimden dolayı daha hazır değil o yüzden fazla üst vardır belki diye bakmak için gidecektim." dedim çok fazla açıklama yapmak zorundaymışım gibi hissederek.

-"Bir dakika beklesene." dedi ve dolabının oraya doğru gitti.

Antrenman başlıyordu ve Cemil Abi'nin beni beklediğine emindim. Aslında şu an pek bana gerek yoktu ama göz önünde olmam hem tanınmam açısından hem de iş yapıyormuş gibi görünmem açısından önemliydi.

Dorukhan çantasını hızlı bir şekilde karıştırıyordu ve sanırım bir şey arıyordu.

-"Heh işte buldum." dedi elindeki eşofman üstünü göstererek. Aynı zamanda dolabında ona ait olan antrenman üstünü de almıştı eline.

-"Fazla var bende. Hem merak etme anlamazlar benim olduğunu düz siyah işte." dedi gülerek.

Çok güzel gülüyordu. Temiz havanın o güzel kokusunun hissettirdiği mutluluğu,duruluğu hissediyordum onu gülerken görünce.

-"T-teşekkür ederim." dedim. Kekelemiştim çünkü ne diyeceğimi bilemeyecek kadar şaşkındım. Bu kadar iyi olmasına gerek yoktu. 

-"Yine borçlandım galiba sana." diye ekledim gülerek aynı zamanda eşofman üstünü giyiyordum. 

-"İki kahve içeriz o zaman,dert etme bu kadar." dedi,kıkırdıyordu. 

Kıkırdaması hayatta dinleyebileceğiniz en güzel şarkıdan çok daha güzeldi. 

Fakat şu an bunun için zamanım yoktu. 

Ne onu dinleyebilirdim ne de sevebilirdim...

-"Geç kalıyoruz umarım farkındasındır." dedim gülerek aynı zamanda eşofmanın üzerini çekmeye çalışıyorum.

Ama bir türlü çekemiyordum çünkü takılmıştı ve şu an rezil olmanın zamanı değildi. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da Dorukhan anlamış olacaktı ki bana doğru yürüyerek fermuarı eline aldı.

-"Bu ara sıra böyle takılıyor,dilinden yalnızca ben anlıyorum." 

Kokusunun eşofman üstünden geldiği yetmiyormuş gibi bir de kendisinden geliyordu.

Tam fermuarı çektiği sırada arkadan gelen bir öksürük sesiyle ikimiz de gayriihtiyari sesin olduğu yere doğru baktık. 

Seslenen Oğuzhan'dı.

-"Doruk,oğlum hadi gelsene antrenman başlıyor."

Yanlış bir şey yapıyormuşuz gibi bir an da uzaklaştık birbirimizden.

-"T-Tamam abi geliyorum." dediğinde Dorukhan'ın da gerildiğini anlamıştım.

-"Görüşürüz dışarıda." diyip yanımdan ayrıldığında bana kalan tek şey eşofman üstü ve üzerime sinen kokusuydu. Sanki tüm duygular orada saklanıyor gibiydi, yanlışlardan, kargaşadan, gürültüden saklandığım iç dünyamın kapısının anahtarı gibiydi kokusu.

-"Görüşürüz."



•serendipity•|dorukhan toközWhere stories live. Discover now