"Siz ne zaman geldiniz?"

Gözleri yarı açık Jungkook ve üzerindeki battaniyeyi geri itip Jungkook'un kollarından sıyrılan Jieun bakışlarını üzerimizde gezdirirken Hoseok yanıt verdi:

"Henüz geldik. Senin okulda olduğunu düşünerek kapıyı anahtarla açtık."

Jungkook ağzında bir şeyler gevelerken "koltukta uyumak çok güzel görünüyor," diyerek kocaman gülümsedim. Koskoca yatağın neden yapıldığını anlamıyordum. Bazen Taehyung ona sımsıkı sarıldığımda çok yakın olduğumuzu ve bu durumun sonunu getirebileceğini söyleyip benden uzaklaşıyordu. En iyisi onu koltukta uyumaya ikna etmekti. Böylece aramıza mesafe koyamazdı. "Taehyung'a söyleyeyim de koltuk alsın gelirken."

"Ella, gelir gelmez yapmasana şunu," diyerek gülen Jungkook nihayet iki gözünü birden açabilmişti. Uyandıktan sonra en az yarım saat yatakta tek gözü açık bir şekilde bekliyordu. Bazen de fırsatını bulduğu an geri uyuyordu.

"Biraz beklemem mi gerekiyor?" diye sordum. Koltuk almak öyle kolay olmuyordu sanırım.

"Yani beklesen iyi olur. Daha kendime gelemedim bile."

Usulca başımı salladım ve Yeontan'ın tüyleri arasında parmaklarımı gezdirirken bakışlarımı mutfağa doğru yönelttim.

"Şey, yiyecek bir şeyler var mı?"

"Biz Jieun ile kahvaltı hazırlayalım. Siz de odalarınıza çıkıp üzerinizi falan değişirin isterseniz."

"Gel Ella! Bavulunu odana bırakayım. Sen bir duş alıp, üzerini değiştir."

Hoseok'un peşine takılmadan önce Yeontan'a son kez minik bir öpücük verdim ve mamasını yemesi için onu Jungkook'un kollarına bıraktım.

.....

Duş almış, üzerimi giyinmiş, Jieun'un hazırladığı nefis pankekleri yemiş, So Ra'ya defalarca mesaj atmış ve en sonunda Taehyung'tan gelen arama ile birlikte strese girmiştim.

"Jieun, ne yapmalıyım?"

Jieun ne olduğunu bile bilmeden sağa sola gidip geliyor olmama karşılık beni durdurup ellerimi tuttu.

"Ne oldu? Neden böyle telaş yaptın?"

Kaşlarımı çatıp alt dudağımı dişlerimin arasında sıkıştırdım.

"Taehyung'un annesi beni öldürür mü?"

Bu kez kaşlarını çatan Jieun olurken ellerimi Jieun'un elleri arasından kurtardım ve Jieun'un tam tersi istikamette yürümeye başladım. "Kesin öldürür. Bugün öleceğim."

"Neden seni öldürsün?"

Biraz ilerleyip yeniden Jieun'a doğru döndüm ve telaşlı adımlarımı ona doğru attım bu kez.

"Taehyung birlikte yemek yiyeceğimizi söyledi. Galiba yemek ben olacağım."

Jieun kahkaha atarken adımlarım duraksadı. Omuzlarını düşürüp "Ben ciddiyim," diye mırıldandım. "Köpek balığı gibi biri. Sen bilmiyorsun tabii."

"Kadına köpek balığı gibisin dersen cidden bu akşam öleceksin Ella."

"Ne yapmam lazım o zaman? Ne diyeyim ona?" diye telaşla sorduğumda Jieun kafasını iki yana salladı.

"Gel, ben sana yardımcı olacağım."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten."

Jieun'un elimden tutup beni tezgaha doğru yöneltmesine izin verdim.

"Ona birkaç jest yapmalısın ki seni sevsin," diyen Jieun buzdolabından malzemeler çıkarmaya başladı. "Mesela yanında güzel bir kek ve çiçek ile gidebilirsin."

"Ben kek yapamam ki. Çilek alıp götürsem olur mu?"

"Olmaz Ella. Emek verdiğin bir şey götürmelisin. Ben kek yapmana yardım edeceğim."

Jieun'u sessizce onayladım. Zaten başka seçeneğim olduğunu sanmiyordum.

"Onu gördüğünde kıyafeti, saçı, makyajı hakkında güzel yorumlar yap."

Pekâlâ, bu çok kolaydı ama ona "kaçık" olduğunu söylediğimde kızmıştı. Güzel yorumlardan pek hoşlanmıyor gibiydi.

"Söylediklerini dikkatle dinle, gülümsemeye özen göster."

Bence çok iyi bir dinleyiciydim. Beni korkutmadığı sürece gülümseyebilirdim.

"Gerisini Taehyung halledecektir zaten. Hadi biz kekimizi yapıp seni hazırlayalım."

Bu durumda Jieun'a güvenmekten başka şansım yoktu.

Umarım her şey yolunda giderdi.

Merhabalar 🌸

Uykum geldiği için bölümü burada bırakıyorum. Diğer bölümü erken yazacağım ama 💙

Bölümler geç gelse bile sabırla bekleyip, destek veren herkese çok teşekkür ederim ♡

Yeni bölüm için;

Oy sınırı:400
Yorum sınırı:500

Blue Side ❧ VWhere stories live. Discover now