Gülüşünü önce durduran Mercan oldu ona hayranlıkla bakmaya başladı, gülüşünü ezberlemeye çalışıyordu. Sessizliği fark ettiğinde Ilgaz da susup ona döndü ve saçını kulağının arkasına itti. Mercan'ın gözüne yine o  yara izi çarptı, doğrularak ona yaklaştı elini hafifçe izin üzerinde gezdiriyordu.

         "Bu nasıl oldu?"

   Yanlış bir şey yaptığını anlayan çocuklar gibi elini hemen oradan çekti ve çenesinin altına yerleştirdi. Masum gözlerle bir cevap bekliyordu. Elini çektiği yere Ilgaz'ın eli gitmişti şimdi de düşünceli olduğu gözlerinden okunuyordu ama dudaklarından tek bir söz çıkmıyordu.
ama bu sessizlik çok uzun sürmedi bunu bozan Mercan'ın telefonuydu.

   Sadece ensesi ile koltuğun arkasından destek alarak belini oynattı, arka cebinde olan telefonu çıkardığında arayanın Egemen olduğunu gördü bunu gören yalnız o değildi. Kafasıyla müsaade istedi ve bardağını alıp ayaklandı. Salona doğru yürürken telefonu açtı

         "Efendim canım."

         "O keyifler çakır belli, rahatsız etmiyorum ya."

         "Yok etmiyorsun."

   Bunları derken salona ulaşmıştı şişenin kapağını da açmıştı telefonu kulağına sıkıştırıp eline şişe ve kadehi aldı.

         "Ne demek etmiyorsun? Oğlum kızı evine yolladım daha ne yapayım senin için."

  Mercan doldurma işlemini yarıda keserek sitem edercesine dolu olan ellerini ileriye doğru oynattı ve arkasını yoklayarak sessizce konuşmaya başladı konu ciddiyken sarhoşluğu uçuveriyordu

         "Ulan kızın sevgilisi var sevgilisi! Bu durumda neyi rahatsız edebilirsin tam olarak."

         "Bir şey mi dedi? Sevgilisi mi varmış?"

         "Hayır, gerekte yok zaten. Akın'ı görmedin mi odur işte kim olacak başka."

         "Mercan Akın benim çocukluk arkadaşım ve adam kendisini bildim bileli gey."

  
   Mercan duyduğu şeye karşı sessiz kaldı. Ama içi öyle değildi, İçinden; bağırmak, zıplamak hatta koşup Ilgaz'a sarılmak geliyordu. Çok sevinmek onun için iyi olmazdı Akın yoksa başkası olmayacak diye bir kural yoktu sonuçta. Egemene cevap vermiyordu hala çok şey demek istiyordu ama kelimelerini bir türlü toparlıyamıyordu. Sadece sesli sesli sırıtıyordu. Egemen onun bu haline kahkaha atarak gülmüştü konuşamadığını anladığında

          "O zaman ben şey yapayım, rahatsız etmeyeyim." dedi gülerken.

   Telefonun kapanması üzerine Mercan kulağına sıkıştırdığı telefonu alıp önündeki sehpaya bıraktı. Saçma sapan gülüyordu. Bu sefer Ilgaz'ın yanına giderken ki adımları isteksiz değil, adeta koşarcasınaydı. odaya girdiğinde suratında sevimli bir gülüş vardı. Ilgaz soru sorarcasına kafasını salladı. Ama Mercan cevap vermedi aynı gülüşle bakmaya devam ediyordu. bunun üstüne Ilgaz kahkaha atarak.

         "Ne oldu."

   Mercan ona yaklaştı ve elinden tutup kaldırdı, diğer elinde tuttuğu kadehi tek seferde içip kalktıkları koltuğa doğru attı. Kaçıncı bardağını içiyor bilmiyordu, umurunda da değildi. Koşar adım ona salona doğru sürükledi. Plakların olduğu raftan eğlenceli bir şeyler aradı ve özenle pikaba yerleştirdi. Ritim tutarak Ilgaz'a döndü, dans etmesi için ellerini tutup salladı biraz itiraz ettikten sonra kendisini kaptırmıştı. Kaç dakika belki saat boyunca dans ettiler bilmiyorlardı. Bu süre onlar için nasıl aktığını anlamayacak kadar fazla, yorgunluklarını tanımayacak kazar az bir süreydi.

   Mercan kendisini koltuğa attı, gözlerini kapamış derin derin nefesler alıyordu. Biraz sonra yanında bir hareketlik hissetti. Ilgaz da aynısını yapmıştı birbirlerine baktıklarında kahkaha attılar. Uzun süren, büyük kahkahalar.

   Diğer seferlerin aksine ilk duran Ilgaz oldu kafasını sağına çevirip Mercan'ın gülüşünün bitmesini bekledi. Hafiften hissedilen sarhoşluğun verdiği boş bulunma hali ile yapıyordu her ne yapıyorsa. Az önce sadece kafasının dönük olduğu tarafa tüm vücudu ile döndü. Mercan'ın gülüşleri bölük pörçük çıkmaya başlamıştı. Üzerindeki bakışları  fark edince o da Ilgaz'a doğru döndü ve elini kafasının altına yerleştirdi. Bir süre sadece bakıştılar, Ilgaz'ın bakışlarına küçük tebessümleri eşlik ederken istem dışı dudaklarından sözcükler döküldü.

         "Sarhoşken çok tatlı oluyorsun." Bunu söyledikten sonra da bir pişmanlık hissetmedi, hatta dediği şeyin üstüne gülmüştü. Mercan düşünüyormuş gibi bir surat ifadesi takındı. 

         "Sen bir de aşıkken gör."  diyerek güldü. Ilgaz'ın gülüşü silinirken kafasını tavana çevirdi neden böyle davrandığına kendisi de anlam veremiyordu.

         "Görüyoruz zaten." dedi burun kıvırarak. Bu sefer suratı değişen Mercan oldu. Ama onunki üzüntü hali değildi, korkuydu. Bir şeyler çaktırmamaya çalışıyordu ama mimikleri onu ele veriyordu, kekelemesi de cabası.

         "N-nasıl, sen n-nereden biliyorsun?" dedi. Ilgaz  kinayeli şekilde kaşlarını çatarak ona baktı, ilişkisini saklamaya çalıştığını bilmiyordu, zaten pek başarılı olmuşta sayılmazdı.

         "Ne demek nereden biliyorsun? Ayan beyan ortada kızım, hem neden saklıyorsunuz ki iyi bir çiftsiniz yakışıyorsunuz yani." Diyerek, ardı sıra inanmadığı cümleler dizdi. Mercan derin bir nefes alarak doğruldu. Ilgaz'ın dediği şeyin farkına vardıktan sonra kafasını ona doğru çeviri biraz tiksinmiş bir surat ile ona bakıyordu. Ilgaz ne var anlamında kafasını sallarken şarabından yudum almayı da ihmal etmedi.

         "Egemen benim sevgilim değil."


Sanat Aşk İçindirWhere stories live. Discover now