☆ 1.4 ☆

543 75 152
                                    

1.4

Babamın durumu daha iyi olunca taburcu edilmiş ve tekrar eve dönmüştük. Doktor düzenli olarak kullanması için birkaç ilaç vermişti ve stresten uzak kalması gerektiğinden bahsetmişti. Fakat bu pek mümkün gibi durmuyordu. Anne ve babam hep böyleydi. Düşünceleri hiç uyuşmuyor ve sürekli kavga ediyorlardı.

Okula bahçesine adım attığımda hızla içeriye girdim. Boş koridorlarla karşılaşırken geç kaldığımı anlamıştım.

Gönderen: Çağlar

İlk dersi kaçırdın zaten. Kütüphanedeyim, sende gel.

Telefonuma gelen mesajla yüzümde ufak bir tebessüm oluşurken yönümü değiştirerek adımlarımı kütüphaneye doğru ilerlettim. Tam koridorun solundan dönmek üzereyken gözlerim tanıdık bir simâyla karşılaştı.

"Sen?" diyerek kaşlarımı çattım. "Burada mı okuyorsun?"

Hastanede yanıma gelen çocuk başını sallayarak gülümsedi. "Seni hiç görmedim, yeni misin?" Sorumla birlikte yüzü düştü fakat kendini hemen toparladı.

"Birkaç kez karşılaşmıştık aslında." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. "Öyle mi, hiç hatırlamıyorum..."

Elini ensesine götürdü ve hafifçe gülümsedi. "Bir keresinde elinde kahveyle hızlı hızlı yürürken bana çarpmış ve kahveyi üzerime dökmüştün. Geçen seferde koşarken elindeki çikolatayı beyaz tişörtüme bulaştırmıştın."

"Ya," Alt dudağımı ısırdım ve mahçup bir şekilde gülümsedim. "Özür dilerim, çok sakarımdır."

Onunla karşılaştığımız günü hâlâ hatırlayamamıştım ama bunu ona söylememin bir önemi yoktu. Söylediğim şeye karşı, "Biliyorum," diye yanıt verdiğinde sertçe yutkundum. Ardından başımı sallayarak gülümsedim. "Ben gideyim."

Yanından geçip gitmek üzereyken arkasını dönerek bana seslendi. "İsmimi sormuştun," dediğinde ben de ona döndüm. "Giray, ismim Giray."

"Ben de Nehir, tanıştığıma memnun oldum." dedim ve tekrar arkamı dönerek hızla oradan uzaklaştım. Dün yanıma gelip benimle konuşmuş ve destek olmuştu fakat bu çocukta anlam veremediğim bir şeyler var gibi hissediyordum. İçimden bir ses ise bana bu çocuktan uzak durmam gerektiğini fısıldıyordu.

Düşüncelerimi kovalayarak kütüphanenin kapısını açtım ve içeriye geçtim. Gözlerim hızlıca etrafı tararken yerde oturan Çağlar'ı görünce adımlarımı oraya doğru ilerlettim. Beni görünce ayağa kalktı.

Alnıma dudaklarını bastırıp geri çekildiğinde başımı kaldırıp ona baktım. "Baban nasıl, daha iyi oldu mu?" diye sorduğunda ise başımı salladım. "İyi, birkaç güne daha iyi olacaktır."

Çağlar yüzünü raflara çevirdiğinde bende onu izledim. Sıralı kitapların arasından birini eline aldı ve tekrar yere oturup sırtını kitaplığa yasladı. Bende yanına oturduğumda beni kolunun altına çekti. Gülümseyerek ona sokuldum.

Kitabın rastgele bir sayfasını açtı ve dudaklarını aralayarak okumaya başladı. "Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin," dedi çenesini başıma yaslarken. "Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin."

Sesi gerçekten çok güzeldi ve şiir okumaya çok yakışıyordu. "Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür; sen hem bir hastalıksın hem de sağlık gibi."

Kitabı kapattığında başımı kaldırıp ona baktım. "Hâlâ şiir yazıyorsun değil mi?"

Başını sallayıp onay verdiğinde gülümsedim ve bir çocuk gibi heyecanla ona baktım. "Eski günlerdeki gibi, yazdığın şiirleri yine bana oku olur mu? En çok senin şiirlerini seviyorum."

Erkeksi gülüşü kulaklarımı doldurduğunda saçlarımı karıştırdı. "Okurum," dedi. "Zaten sen seviyorsun diye yazmaya devam ediyorum."

Engelleyemediğim büyük bir gülümsemeyle ona baktığımda "Salak," dedi ve kollarını sıkılaştırıp bana sarıldı. Bende yanağımı göğsüne yaslayarak beline sarıldım. Şu an öyle huzur doluydum ki... Zamanı durdurup tam bu anda kalmak ve mutluluğumuzun hiçbir zaman bozulmamasını istiyordum.

Beni Kendinden Kurtar ღ 𝔱𝔢𝔵𝔱𝔦𝔫𝔤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin