'2

24 7 2
                                    

İyi okumalar♥

Bilgenin odamdaki perdeleri açıp odama güneşin girmesine izin vermesiyle uyandım.Uyandığımı farkedince yanıma oturup
"kuzum çok korkuttun bizi bir an öyle kalkıp gidince ne yapacağımı bilemedim bende yasemin hanım'a haber verdim.Yanına geldiğimizde kapıda bir çocuk vardı....ımm...metenin dediğine göre yeni gelen çocukmuş yani dediğine göre sen kapıyı açmayınca o açmış"
demekki su yeşili gözlü yeni gelen çocuk
"adı neymiş mete öğrenmiş mi"
niye merak ediyosun ki sanane kızım kaptırma kendini bir çift su yeşili göze "Bilmiyorum aşağı inince meteye sorarız" "Tamam ben hazırlanim sonra ineriz" her sabah ki rutin işlerimi yaptım.Dolabımın önüne geçip altıma siyah taytımı üstümede yeşil sweatshirtimü giyip saçımı dağınık topuz yaptım.Bilgeyle birlikte aşağı indik,kahvaltı tabaklarımızı alıp metenin yanına herzaman ki masamıza geçtik
"Günayddınnn kızlarr!" evet arkadaşımız yine enerji doluydu benim anlamadığım ilaçları içtiği hâlde nasıl bu kadar enerjik olduğuki burdaki ilaçlar insanı salak gibi yapıyor.
"Sanada günaydın mete" dedim.Bilge bu sabah sorduğum soruyu aklına takmış olacak ki
"Şu yeni gelenin adını öğrenebildin mi" diye sordu.Mete "Evet yektanın odasından çıktıktan sonra tanıştık hikayesini anlatmadı ama adı şeydi ım...Onurdu...Onur Türker."
Onlar kendi aralarında muhabbete dalarken bende düşüncelere daldım
krizlerim birgün biter mi acaba?
Dışarıda güzel günlerim olabilir mi?
Her şeyi geride bırakıp bir yuva kurabilir miyim? Aşık olabilir miyim? Umut...
Umut belki de gelecek sayfadadır.

Adımın seslenilmesiyle düşüncelerimi bir kenara bıraktım adımı söyleyen, elini gözümün önünde sallayan bilgeye döndüm eliyle yemekhanenin girişini gösteriyordu.

Sen dedi; intihar gibisin.Hem herkes tarafından bir kez düşünülen hem cesaret edilemeyen...

Oydu,o su yeşili gözlerin sahibiydi.Kendine has sert suratıyla bu tarafa doğru geliyordu,hemen yaptığım saçmalığın farkına vararak önüme döndüm.Bildiğin gözümü kırpmadan çocuğu kestim.Çok aptalım.Yanımda bir sandalye çekildi, bakmadım çünkü gelen kişi hiç şüphesiz oydu.

Onur "İyi misin" diye sordu kafamı kaldırdım suratına baktım, bitmiş gibi gözüküyordu kim bilir ne yaşamıştı ki gözlerini çevreleyen morluklar uykusuz olduğunu gösteriyordu.Hemen toparlanıp "iyiyim sorduğun için teşekkür ederim ve dün ki yardımların için de" utanmıştım yanaklarımın kızardığına bahse bile girebilirim.Dediklerime karşı kafasını salladı ben de "Bu arada ben yekta" dedim elimi uzatarak o da sadece "Onur" dedi.Tam kalkmaya yeltendiği sırada mete "oturabilirsin hem bizimle arkadaş da olabilirsin yoksa burası hiç çekilmez" onur itiraz edicek gibi olunca söze atladım hemen  "Hepimizin burda olmasının bir sebebi var yani biz bir nevi dertdaşızdır.Hepimiz ilk geldiğimizde senin gibi yalnızdık ama sonra arkadaşlar edindik ki hayatta her şeye rağmen mutlu olabilelim diye" dedim fakat o hiçbir şey demeden kalkıp gitti.Kendi bilirdi çokta tındı sanki hıh.Kahvaltılarımız bitince dışarı soğuk olduğu için kütüphaneye gitmeye karar verdik.Ben herhangi bir kitabı yanıma alıp dışarıda okumak istediğimi söyleyip kütüphaneden çıktım odama girip bir hırka kapıp bahçeye çıktım. Çimlerin üstüne yatıp kitabımı okudum.Kitabımı okumaya öyle dalmışım ki yanıma birinin oturduğunu görmemiştim.Kitabımı indirip baktığımda daha önce tanımadığım biri olduğunu farkettim.Yaklaşık benle aynı yaşlarda gibi duruyordu ya da birkaç yaş fazla daha önce hiç burda görmemiştim. "Oturmana izin verdiğini hatırlamıyorum" dedim sinirlenmiştim kitap okurken rahatsız edilmemden hoşlanmazdım.Elini uzattı "Merhaba ben Fırat psikoloji okuyorum da buraya da tezimi hazırlamaya geldim seni yalnız görünce geldim" boş bir ifadeyle suratına baktım elini tutmadım ama başka bir el tuttu.

Kim demiş aşk uğruna ölmek zor?
Uğruna ölünücek aşk bulmak zor...
                                               Cemal Süreya

'ALACAGÖKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin